yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDöndük dolaştık ve yeniden Yunanistan’a takıldık! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Döndük dolaştık ve yeniden Yunanistan’a takıldık! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Senebaşında Yunanistanla ilgili epey yazı yazdık. Ekonomik kriz ve Yunanistanı boğacasına sarmalaması; doğan tepkilerle de yapılan seçimi tüm engeleme ve baskılara karşın Syrizanın kazanması bilgileri arka arkaya yazılıp yorumlandı. Dendi ki: Syriza hareketi yaşanan Kapitalist krizle birlikte, oluşan halk tepkileri sonucu, kazanan sol hareket olarak, yapacakları çok önemlidir. Yine ayni yazılarda Syrizanın çok zor ortamda karar alması gerektiğini ve bunun yalnızca Yunanistanla yeterli olamaycağını da uyardık. Özelikle AB içindeki sınıfsal hareketlerin ve sosyal muhalefetin vereceği desteğin, yeni Yunanistan hükümetinin Neoliberal yıkıma karşı göstereceği dirençlerde çok önemli katgısı olacağını da belirtmiştim. Nitekim öyle uzun zaman değil; kısa zaman içinde Syrizanın Ab, Troyka ve İMF karşısındaki direnç ekseni başka yerlerden destek direk önemli biçimde gelmemesi; sıkışılan Yunanistan yapısındaki iflas noktası, Neoliebral baskılarla tehditlerin Yunanistanda ikilem yaratması sonucu, Syriza geri adım atmaya ve bu adımlar atılırken de aB sermayedarlarının daha baskılarla tehditler yaparak korkutma probagandasına giriştiğine tanık olduk. Özelikle; Yunanistan kamuoyunun Syriza desteğini URO da kalma ve AB dışına düşmeme kırılması ile biranlamda sınırlaması sonucu; Syriza kartlarını baştan daraltarak, mahkum şekilde oynanmasına neden oldu. Kimse Yunanistan krizi ile Ab birlikteliğini veya yaşanan krizde Neoliebralizmin bir sonucu olduğu ve krizin fırsatsal hamlesi ile Yunanistana ödetildiği hep belekten sildirtilerek konu tartışılıp uzlaşma aranmaya devam ediliyor.

Senebaşında Neoliberal anlayışın Yunanistanda kırılan zayıf halka olmasından sonra; hükümete gelen Syriza ile birleşik Avrupa dünya sermaye merkezle ri arasında önce probaganda algısı, sonra karşılıklı kartların probaganda ile oynanmasına başlandı. Sorun borç ödemeye gelince de, yine tüm dünya ülkelerinin emekçilerini, ezilenleri teslim alan reçeteyi yeniden Yunanistana dayatıldı! Syriza yukarda belirtğim gibi; baştan kendini bağlayan temel ilkelerle adeta karşıtlarına geniş saldırı algı öperrasyonu esrümanlar vrdiler. Sermaye kesimi Yunanistanın zaten URO para biriminin dışına çıkmayacağını; AB karşıtı politika uygulayamacağını görünce de; onlara sistem içinde boğma adına ayni reçeteyi daha baskıcı probaganda ile dayatılar. Israrla Yunanistana çöken ve yoksulaşan yapısına rağmen, emekli maaşların kesilmesi, kDV oranlarının Y.5 üzerinde artırılması, vergi dalgasının tırmandırılması ve eldeki mülkiyetlerin kamusaldan özele devri adına, yok pahasına başta Alman sermayesine peşkeş çekilmesini dayatı.

Yunanistan siyasal alanını sınırlayınca ve para birimi akışı yani “likilite ihdiycı” AB merkez bankasına bağlı olunca; mali sıkıntılar korkusu hep yaşandı. Syrizanın talebi olmadığı halde; yaratılan korku probaganda piskolojisi ile; ülkenin URO dan çıkma endişesi ile bankalardan paraların çekilip resmen finansman krizi tetiklendirildi. Yunanistanın İMF borcunu ödemesi için tıpkı öteki ülkelere yapılan baskı, buraya da yeniden yansıtıldı. Beklenen veya fayizleri ile alınması gereken borç verme kuralı olarak; emeklinin maaşı, aldığı sağlık hizmetini ve kulandığı gıdaya yüksek KDV konularak halka kestirilme seçkisi adeta sopa ile dayatıldı.

Gelinen noktada, Yunanistana kısıtlı zamanda bunlara “evet” denme baskısı yapılmaya başladı. Elbet algıalrla medya da egemen sermaye adına kulanılmaya başladı. İstenilen veya Yunanistan krizinin nedenleri değil; ülkenin batığı* istenilenler kabul edilmez ise Yunanistanın AB dışında kalıp yoksulaşacağı* Reforum yapmasının gerektiğini* hep bu tip probaganda piskolojik hareketli algılarla dünyaya duyruluyordu. Aslında konu sadece Yunanistan değildi: Yunanistanın sermaye karşısında kazanacağı bir başarı ve krizin temel nedenlerinin ortaya çıkması ile öteki ülkelerin ayni uygulmalardan kaçmaları için korkudan sıyrılma tehlikeleri olacaktı! Onun için Yunanistanı cezalandırarak ve sopayla yalanla suçlayarak istenileni uygulatılacak ki; yarın ayni sonuçlar karşısında sermayenin temel nedenli kriz başkası da sorgulamaya cesaret edemesin. Onun için ispanyada Pademosun kazanma fırsatı veya italyadan Portekize ayni yolun yolcularının bu konuda seslerinin çıkmasını daha fazla bekliyordum.

Syriza baştan bazı tavizler ve siyasal kartını daraltılken; geline son aşamada kendi içinde de sorunlar oluşmaya başladı. En çelişkili durum Yunan kamuoyunda görülüyor: Hem sokakta AB ve URO da kalmayı savunurken; kemer sıkma önlemlerine de karşı durulmasını istemektedir. Oysa AB bu ikilemi iyi okuyarak özelikle Yunanistanın bu kararları uygulamadığı taktirde, URO atılması ve üyelikten çıkma paranoyasını çok güzel kulanıyor. Bu durum oldukça çelişkili. Belli ki ilk raundu siz yazımı okurken belki Syrizanın nereye dek gerileyecek noktasını da öğreneceksiniz. Çünkü tıpkı güneye yapılan gibi, Avrrupa Merkez bankasının likilite göndermeyerek, oluşacak para sıkıntısı ile Terenüp ilan edilmesini de sağlama korkusu ile iyice kartları kozlarla süsleyecektir.

Yunanistan Syrizasının belki yanıldığı en önemli nokta: Fransa, İrlanda, ispanya, İtalya gibi ülkelerin benzer sorunlar nedeniyle kendine karşı enazından Almanya gibi ayni sertliği göseremeyeceklerini umut edrek yanılmasıdır. Hele de URO dışındaki İngiltere adeta AB içinde hiç başka seçeneği yokmuş gibi de konuya sanki başka tarafmışcasına yabancı durması da işin başka ironisidir. Oysa Yunanistanda Syriza kazanınca birçok umutlar oluştu. Birkısmı bunun dalga dalga yayılacağını ve bazı kazanımlar olacağına inanıyordu. İnanmak ancak güç nedeni ile örgütsel eşitsiz koşulda neyin nereye kadar gideceği öteki madalyonun yüzü de unutuldu. Şimdi bir Syriza deneğimi ile gelişen süreci iyi okumak gerekir. Tek Yunanistanla bu işin olmayacağını bilrek ve hele de ahalinin ayni sistemle kalarak sorunalrın çözümünü bekleme duruşu, adeta birçok soruyu yaratmaktadır.

Ben Syriza konusunu sosyal muhalefet kazanımı olarak yazarken; AB gibi yapıdaki kıvılcımın devamının gelmesinin de gerektiğini hep belirtim. Şimdi ispanyadaki Pademosun sonbahar seçimindeki kazanımı veya hala konularda sesizsedasız duran sendikaların canlanması gerektiği adımları beklemek de gerekir. Syriza bir deneğimdir; yaşanarak elbet geldgitlerle devam edecektir.Kırılan veya yükselen umutlarla kendi geleceğini de belirleyecektir. Ama unutmayalım: özelikle Kuzey Avrupada kriz ırkçı faşist partileri güçlendirir Sosyal demokratları liberal esirliğe taşırken; güney Avrupada sosyal muhalefet etkisi sol ile buluşma ekseninde bolcalıyor. Yunanistan Syriza, ispanya Pademosu yaratırken; son seçimlerle Danimarka gibi demokratik ülkede ırkçı parti eyer ijkinci sıraya yükseliyor ise; kriz ve fırsalar genelini doğru okumak çok önemlidir. Hele de kısgaçlar içinde olan Kıbrıs coğrafyasından.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin