yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİran seçimleri sonuçları alınırken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İran seçimleri sonuçları alınırken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Klasik sayısal sonuçlarla seçimlerin deyerlendirildiğinde, yetersizliklerin olacağı artık kanıtsanması gerekir. Hele ilgili ülkelerin yeri, yyönetim şekli ve dünyanın bakışı da katıllınca, bu gerçek daha acil hale gelir. Son iran seçimleri de bunun sadece bir örneğidir. İrandaki seçimler salt sayısal deyil, siyasal iç politik yönelişle de yetinilemez. İranın sistemin bakışıyla da alakalı tutumlarla, yapılan seçimlerin birlikte deyerlendirilmesi gerekmektedir. İran sistemin kendi ilk kulandığı dil ile “şeer eksenli” ülkedir. Başka bir yaklaşım da Ortaadoğu planıyla bölgenin karşıt eksenine konulan ve imkan buldukça parçalanıp dağıtılması düşünülen devletdir. Buna karşılık, iranda mollalar rejimi var. Fakat, öteki mollalar veya sultan tipi diktatörlüklerden farkı, kendi sistem çizgisinde bazı seçimler ve parlementosu da oluşturuldu. Ama, iranın ikili gerçeği, sistemin onu yıkılması gereken düşman algısı ile içteki dinsel oligarşik yönetim koşularıdır. Öyle ki Korona salgınında dahi başta ABD baskısıyla irana ilaç girmesi, aşı verilmesine dahi engeler konuldu. Böylesi karmaşalı iran devletiyle deyerlendirme yapılmaktadır.

İranda cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Son gelen sayısal sonuçlarla da eski yargı liderlerinden Reyisinin ilk turdan kazandığıdır. Bir başka nokta da seçime katılımın oldukça düşük olduğudur. Bunlar, klasik seçim taplosuyla karşımıza gelenlerdir. Salt bunlarla yetinirsek, iran seçimlerini muhavazakarlar kazandı. Katılım, oldukça düşük. Cumhurbaşkanılığını tutan reforumcu Ruhani sarayı muhavazakar Reyisiye devredecek. Bunlar ilk akla gelenler. Peki bu durumu siyasal açıdan da daha geniş şekilde yorumlarsak hangi noktaları dikate almalıyız?

Öncelikle, iranda her aday adaylık listesine giremez. Adayları eleyen bir mollalar konseyi vardır.. Sisteme uygunluk kriterleri uygulanıyor!  Nitekim,birçok siyasi görüşteki örgütlerin adayları aday olamıyor. Hat ta bazen olaylar dahi çıktığı görüldü. Demek ki yarışta olan adaylar, konsey tarafından belirlenen adaylarla seçim gerçekleştirildi. Bu kuralı akıldan silmeyelim.

Bunun bir yansıyışı da son seçimlerde adayları gösterilmeyen reforumculardan aydınlara varan bir kesim, seçimleri boykot etme eylimindeydi. Zaten başka çarelerinin olmadığını da belirtiyorlar. Bazı muhalif kesim ise seçime girip en “ılmlı” adayı seçi molaları denetmele gibi bir tutum sergilediler. Nitekim, seçimler öncesi yapılan kamuoyu araştırmalarında muhalif önemli kesimin boykot yerine katılım olsa ılımlı tercih edilen adayın kazanacağı inancı vardı. Ruhani de böyle kazandıydı. Sonuçta, beklenti olmadığı için önemli kesimin boykotuyla katılımın düşük olduğu seçimelr gerçekleştirildi.

Gelelim tuhaf batı tutumuna: batılı ülkeler özellikle iranı şer ekseninde görmeleri nedeniyle, temel noktaları bu develti dağıtma stratejisine dayanıyorlar. İrana baskılar ve anbargolar gerçekleştiriyorlar. İsrailin direk cinayetlerine veya ABD keyfi operasyonlarına da destek veriliyor. Bunlar ister istemez iranda tepki doğruruyor. Dahası, batıya karşı duyguların tetikliyor. Batılılara bakarsanız temelde iranı dağıtmak isterken, içte de muhavazakarların kazanmamasını da diliyor. Ama, uyguladıkları politikalarla da içteki mollalar rejiminin  kitlesel desteğinin devam etmesini de sağlama paradoksu yaşanmaktadır. Hat ta, anlaşmalar yapılmasına rağmen, bunları iran deyil başta ABD ve batı çiğnemekdtedir. Bir önemli nokta; iranla batı iyi anlaşıyordu. Hat ta Bosnaya İslamcı cihatçıların daha kolay girmesinde Türkiye ve iranın önemli rolü oldu. Konu, batının Ortadoğu projesiyle birlikte kurgulanan politikayla, iranın da tasfiye edilme kuralının olmasıdır.

Batılılar ayrıca irandaki zaman zaman sol ve demokratik çıkışları da kendileri destekleme tutumuyla, ilgili tepkilerin etkisizleşmesine de yardımcı olunuyor. Çünkü, ABD onca iran karşıtı tutum gerçekleştirdi ki Amerikan destekli olma sonucu hem devletin baskısının daha sert olmasına kamuoyu yaratırılırken, Amerikancı olmayan kesimlerin de kendi çizgielrinde endişelerle ikili anlatıma girmelerine yol açılmaktadır. Bu nedenle, aslında batı Emperyalist ülkeler, iran rejiminin ayakta kalması için, uyguladıkalrı baskıalrla yardımcı olmaktadırlar. Hele de insani konulardaki yardımları dahi engelemeleri işe tuzbiber ekiyor.

Yukarda özetlediğim iki önemli olguyu dikate aldığımızda, iran seçimlerine şu ek bilgileri eklememiz normaldir: irandaki seçimler sistemin dilediği sonucu kazandırtı. Muhalefetin hem içsel engelemeler hem de dış baskıyla gelen dinsel birleşme sonucu yine çaresizlikle boykot çizgisine yönlendirdi. Çünkü, bazı deneyimlerle “ılımlı” denilen seçilen kişilere rağmen, iranda resmi sistem ekseni daraltılamadı. Bu son seçimle tüm genel kappitalist yapının dyeişik aynaya yansıyan şekil oldu. İnsanlar sistemin deyiştirilememesi algısıyla artık sandıklardan uzaklaşıyor. Katılım azaldıkça da tutucu ve militan kitlelere sahip olan gerici partilerin de kazanması veya oy artırlmalarına da neden oluyor. İranda bu durum, en azından seçimin ikinci tura kalmamasıyla da kanıtlanıyordu. Bu tehlike devletlerdeki faşist ve gericiliğin daha kurumsal güç haline gelmesine de yarıyor. İran şimdilik bu kural ile şer eksenli ülke olarak erini koruyor. İranda şimdiden soru işaretleri ise belirleyici olan molllar konseyindeki ve dini liderlikteki kimin geleceği sorularıyla da beklentiler yeniden yoğunlaşacaktır. Bunlar ikili devlet şekli “mollalar yapısı ve seçilenler” kesimleri denkleminde şimdiye dek hep lider belirleyici oldu. Yani dini lider. Hameninin artık ayrılacağı sorusu ise yerine kimin geleceği yanıtıylan da iran yine tartışılacaktır. Şimdi merak edilen, en yakında beklentilerle merak çizgisinde yoğunlaşan, anlaşmadan çekilen ABD, şimdi geri dönecek mi? Bu tavır bize iranı nerelerde tartışacağımızın da önemli cevabını getirecek.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
211AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin