yazılaryaklaşımlarTek yol boykot - Özgür Gençalp
yazarın tüm yazıları:

Tek yol boykot – Özgür Gençalp

Yeniçağ podcastını dinleyin

ozgurBilindiği üzere, Kıbrıs’ın kuzeyi 1974 yılından itibaren TC’nin fiili işgali altında, çeşitli baskı ve asimilasyon politikalarının etkisinde, dayatma paketlerle yönetilmektedir. Kıbrıs’ın kuzeyinde, geçmiş yıllarda bunları marjinal fikirlere sahip olduğu öne sürülen birkaç yürekli insan ve örgütten başkası söyleyemezken, TC’nin Kıbrıs’taki işgali gerçeği özellikle AKP hükümetinin direkt olarak uygulattığı paketlerden sonra, bugünlerde çoğunluğun dilinde dolaşan bir söyleme dönüşmüştür. Bu fikre sahip bazı kişilerin bile, bu gerçeği dillendirmeye koltuk sevdasından dolayı çekinen veya üzerini farklı söylemlerle örtmeye çalışan siyasi partilerde veya sivil toplum kuruluşlarında örgütlenmesi ve işgal rejiminden kurtuluşun sistemin içinde kavrulma olduğu yanılgısını da doğurmuştur. Bu yanılgı halkı özgürlük ve çözüm arayışında sistemin çarklarını kırabilecek, sokaktan başlayan bir hareketin parçası olması yerine, güya halkın demokratik hakları yerindeymiş, seçimler adil bir düzlemde gerçekleşiyormuş ve kendi sözü bu sistemin içinde yer alıyormuş gibi sandıklara gömülmesinin önünü açmıştır. Demokratik, özgürlükçü, eşitliklere dayalı bir çözümü ve bağımsız, TC Yardım Heyeti’nin dayatmalarına karşı durabilecek bir yönetimi gerçekleştirebilmenin yolunun sandıktan geçtiğini öne sürenler 28 Temmuz’da yine sahneye çıkacaklarını duyurdular. Önümüzdeki erken genel seçimlerden bir şey beklememek kimi örgütlerin ve kişilerin kalplerini kırabilir, fakat TC’nin direkt olarak oy kullanma hakkına sahip kişilere ve seçimlerde boy gösterecek partilere müdahalesi olduğu gerçeği ve “seçilen” milletvekillerinin, bakanların bağımsız birer güç olmadıklarını görmezden gelmek, sistemin bize sunduğu bu yanılgının içinde yüzmek demektir. Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanan asimilasyonu ve vilayetleştirmeyi, bizlere “demokratik hak” tanıyarak güya meşrulaştırmaya çalışanların, yani işgalci ordunun oyununu bozmanın yolu, onların kurduğu ve doğrudan müdahale ederek bizlerin siyasi kararlarını hiçe saydığı bu seçimlerde hem aday olmamak hem de ayaklı oy olmayı reddetmekten geçer. Halk, iradesini sandıkta gösteremiyorsa, seçim zamanı ideoloji çarpışmaları yerine oylar alınıp satılan birer meta haline dönüşüyorsa, sırf oy şişirmek için vatandaşlıklar dağıtılıp demografik yapı bilinçli bir şekilde bozuluyorsa, buraya yerleştirilen halk AKP hükümetinin stratejisine göre hareket etmeye zorlanıyorsa, kimi zaman asker, kimi zamansa TC Elçiliği ve yeri geldiğinde hemşeri dernekleri kullanılarak oy toplanılıyorsa, hatta ve hatta Ankara’daki mecliste Kıbrıs adına parti bile kuruluyorsa, bizim yapabileceğimiz bu düzeni deşifre etmek ve siyasi bir şekilde örgütlenip sandığa gitmeyi reddetmektir. Bu oyunun bir parçası olmamak ve bunun sorumlularına karşı sokakta birbirimize kenetlenerek güçlerimiz birleştirmektir, Kıbrıs’ın kuzeyinde oynan bu oyunları bütün dünyaya duyurmak ve bu düzene karşı haklı kavgamızı alın terimizle vermektir. Çözüm ve bağımsızlık mücadelemizin hedefi çok iyi seçilmelidir. Gücü elinde tutan, siyasi irademizi yıllardır kendi çıkarları doğrultusunda ayakları altında ezen, bu uğurda kendi halkını bile kullanan işgalci devlete karşı, Kıbrıs’ta nefes alan her bireyin mücadelesini sandıkta değil sokakta sürdürmesi artık bir farz olmuştur. Dediğim gibi hedef çok iyi seçilmeli; ipleri elinde tutan otoriteye karşı mücadele vermek, o iplerin diğer ucundaki kukla olmak veya onları seçmeye çalışmak için mücadele vermekten çok daha mantıklı ve kurtuluşa çok daha yakın olacaktır.

kaynak

http://www.turkishindependent.com/news/view/340#sthash.cYX30X0R.dpuf

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin