yaklaşımlarAlpay DurduranSeçim geldi siyasiler sınava buyursun - Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Seçim geldi siyasiler sınava buyursun – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye’nin değeri sürekli düşen parasını kullanmak durumunda kalmasının sorunlarına ezdirmemek için ne yapılacağını anlatmak aday ve partilerin başlıca görevi olacaktır.

Ancak halkı korumak gerek, esnafa eziliyor üretici perişan gibi boş laflar karın doyurmuyor.

Stabl para birimine geçmeliyiz demek de işe yaramıyor çünkü hazinenin parasını ele alıp karşılığında ne kadar o stabl paradan elde edileceğini anlatıp bankalardaki hesapların karşılığını ödemenin mümkün olacağını ve sistemi sürdürmek için örneğin EURO seçilmişse onun faizinin şu kadar olacağını ve iç ve dış ticaretin finanse edilebileceğini kanıtlamalıdırlar. Ancak bunu yapmaya kalkan yoktur.

Yalnız böyle bir para operasyonu için yapılması gereken işleri yapacak olanlara havale ve onların işin sonunda zengin olup ortadan kaybolmayacaklarına emin olmak için önlemler alınmalıdır.

Böyle bir operasyon için Türkiye’den onay almak ve TC yardımlarını TL olarak değil EURO olarak istememeye ve onun vereceği borç veya hibeleri hemen EURO’ya çevirmeye izin almak gerekecek olacak iş mi?

Kaç sektör varsa tek tek statistiklerini ele alıp EURO cinsinden desteklenecek olanlara para vermek ve üretimi artırıp yabancıları bilmeden sübvansiye etmeden pahalılık da yaratmadan ekonomiyi rayına koymak gerekecektir. Bunun hesaplarını düşünüp de halka ipuçlarını vermek gerekirken dua eder gibi ve amatörler gibi yalnızca dile getirip halkı ikna etmek, seçmenden oy devşirmek olacak iş değil.

Sadece tepki çekip bu solcular palvra atıyorlar diyenler olacak ve Türkiye buna izin vermez ve yardımlarını da almazsak daha da batarız diyeceklerdir.

Hiç değilse bol vaatlerini yaparken şimdiki adaylar arasında hükümette yer almış adayların hükümette iken yaptıklarını anımsatmak palavraları azaltacaktır. Eleştirilerde devlet desteklerinden bahsedecek koalisyon partilerinin söyleyecek lafları olamaz ama diğerleri de çok güçsüz olup TC’li seçmenlerin parti seçmesi gibi sümen altından iş gören adayların yaptıklarını izlemekten başka siyasi iş yapacak değillerdir.

Durup düşünürsek meclis yeni milletvekili seçilecekler oluyor diye bir hazırlık içinde değildir. Şimdiye kadar hiç bir milletvekiline yeni seçildi diye bilgi verme eğitim yaptırma diye bir program uygulanmamıştır. Gene de yapılmayacaktır. Amma bir İngiliz parlamentoya seçilince birkaç günlük ve saatler süren bir program uygulanır ve onun acemiliğini giderirler.

İNGİLİZ NEREDEN BİLSİN BİZ TÜRKLERİN ANADAN DOĞMA MİLLETVEKİLİ OLDUKLARINI… DEĞİL Mİ?

Çağdaş bir ülkede devletin yönetiminin öğretilmiş, eğitilmiş ve sürekli denetlenerek yetenek kazandırılmış profesyoneller eline verildiğini ve onun için her aksamanın hesabının ülkeyi zarar soktuğu için ölçülebilir miktar olduğu hemen belirlenebilir ve savcılık dava açıp en azından o zararın karşılığı verenden alınır, suç ve cezaya gireni de hemen karara bağlanır.

Ancak bizde gazeteler verişen zararon haberleriyle dolay ama dava açıldığı duyulmaz. Sayıştay’ın haberinin bile sonucu görülmez. Bir memur görevini yapmazsa mutlaka zarar olur ama ceremesi havada kalır.

Havadan atamalar, sorumsuz terfiler ve artan emekliler ordusu önümüzde ama yıllık raporlar memurların işlerinin kaydını tutacak diye yasa emridir de o raporlar güncel değil, sonuçları da kimseyi ilgilendirmez.  Halk da siyasilere veryansın eder de esas işin başındakilere işaret etmezler.

Halbuki her atanmış bir maaş alır da yapmadığı her görev için ortaya zarar ortaya çıkar ama siyasi birine laf edilir görevli ise ceza görmez. Siyasi kadroların görevi onları verimli şekilde çalıştırmaktır. Ancak kayıtlarımızda görevini ihmal eden görevliyi çalıştırmak üst kademenin yükümlülüğüdür.

Bu görevler yapılırsa olacak olanların kaydını tutturmak, ölçtürmek ve tartmak da üst kademenin görevidir.

İngiliz’den öğrendik ki bir görev bölgesinde asayişte değişiklik kaydı izlenip polislerin işleri ihmal edip etmedikleri hemen kayda alınır ve ödenekleri kısılır, devam ederse önlemler alınırdı.

Bu örnek diğer konular için de geçerlidir ve denetleme esastır ve taltif de tamamlayıcısıdır. Kamu yönetiminde performans denetimi, taltif ve tecyiz olmadan olmazdır ama bizde keyfi takdirler yüzünden artık işleyen mekanizma kalmamıştır.

Bu seçim öncesinde siyasilerin lafazanlıkları arasında bu en aşikar ve önemli eksiği ele alıp değerlendirecek çıkacak mı göreceğiz.

Büyüklerimiz bize bazı öğütler yapardı. Örneğin ayağını yorganına göre at yavrum derlerdi. Şimdi Lira eriyor ve zararını azaltmak için ne yapmalıyız diye ekonomistlerin denklemlerini tarıyoruz ama dikkat edersek hep yorgana göre uzanmayan ayakların temsi ettiği  mali açıklar nedeniyle paramız değer yitirir. Siyasiler de bu açık nerede diye meraklanırlar. Baksalar görecekler. İçimizden birileri işe yaramaz bin veya tesislere para atmışlar veya tüketime gidecek yolsuzların harcamalarına para kaptırmışlardır. Yoksa liranın değeri durduğu yerde düşmemiştir. Birileri harcamış diğerleri doğru dürüst kayıt bile tutmamıştır.

Yani cesaret kırmak için demiyorum ama aradaki açık bizim gözümüzün önündedir. Türkiye’de çok da masrafını çıkaramayan savunma sanayii, şaşaalı köprüler, borç harç ve dövizle ödenecek garantili gelirlerle bağlanan inşaatlar gib yapalım da nasıl olursa ödenir denilenler sebeptir.

Şimdi paranın dalgalanmaması için açığı kapatacaksan da yapacağın o açıkları masrafları kısarak yapacaksın. Başka çaren olmaz.

Devleti ölçülebilir izlenebilir ve gerçekten izlenen bir mekanizmaya benzetecek ve her çalışan başarısına göre muamele edeceksin. Başka çare yok. Seçim öncesi kulağımızı gözümüzü açtık.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin