yaklaşımlarÖzkan YıkıcıMemleket havasından tınılar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Memleket havasından tınılar – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Basit girişle başlayalım. Buradaki havalar çok karışık. Ama, karışık havanın önemli kısmı mikrofonsuz olduğu için duyulamıyor. Duyulmayınca da resmen çaldıklarının da ne olduğu anlaşılmıyor. Duyulanla birlikte kulak işitip beyin yorumlamaktadır. Haberler de öyle. Koşullar ise ta baştan ötelenme ve yasaklara takılıyor. Üstüne kocaman yalanlar da eklenme devamı gerçekleştirilmektedir. Banbaşka durumlar konuşulur veya hiç sayılır. Son dönemin kabine dansı da bunlardan sadece  basit birisidir.. Herkes bilir ki Tahsin dayatması Türkiyeden geldi. Sokakta size bunu söyleyecek çok insan var. Habere taşımak ise riskli olduğu için özellikle ana amiral  denen medya olayın istenileni kor. Buna krevatlı meclis muhalefeti de eklenir. Hemen yönetimi suçlar ve tüm suçu ona yükler. Normal ülke muhalefetiyle hareket eder. Koltuk gücüyle partiszanlık yaparak işleri yürüten kesim neden makam değişikliği yaptığını dahi konuşamayacak derecede sınırlara çekildi. Ama, şu petrol gaz duyulunca da fasülye gazı atmaya hazır saray topçuları harekete geçer. Böylesi havalarla duyulan darbuka sesiyle keman sanıp yorum yapan siyasi tiplerle gerçeklerden uzak, sömürge koşullarının devamı için çabalar sürmeğe devam ediyor.

Basit gelecek bir başka esrumana dönelim: Doksanlar başında sarrayda yapılan toplantıda, TC Yetkililerine Denktaşcı danışmanlar şu öneriyi getirir: Bize  bol bol öğrenci gönderin. Ünüversite açmamıza yardımcı olun. Gelen öğrenciyle bizlerin ekonomisi de büyüyecektir, denildi.. Örneği tamamlayalım: KKTC ilanından sonra ret edilen Kıbrıs Cumhuriyeti ticari mühürler dahi olunca, bunun etkileri de yavaş yavaş görülmeğe başlandıydı. Çare belli: klasik yanlışa bir başkası eklendi. Önce nifus doldurtularak kalan topraklara yerleştirerek artacak nifusla Rumların geri dönüşü engelenmek istenirken; şimdi de iş öğrenime gelip sektörleşme, rantlaşmayla yığılacak öğrencilerden kazançlarla K. Kıbrıs büyüyecekti. Nifus yığılması elbet olacak, sayı artacaktı. Sektör olunca da öğretimden çok ranta dayalı olacak. Kiradan öteki tüketim araçlarına bağlı yeni rant sektörü de oluşacak. Mütahitlerden öteki kesimlere de para akacaktır inancı vardı. Öyle de oldu. Sınır yoktu. Sgandallar para ve siyasal güçle örtülürken, durmadan öğrenci yığılıyordu. Öğrenci deyip de geçmeyin; ucuz emekten öteki kirli işlerde hep bu kesim kulanılmaya aday haline de sokuldu.

Örnek mi, hapisane önünde iki sendikanın yaptığı eylemde, hapisanede 113 öğrencinin bulunduğu de söylendi. Bu öğrencilerin uyuşturucudan insan kaçakçılığına dek ya sanık veya ceza alan yabancı kökenli öğrenciler olduğu açıklandı. Yine son operasyonlarda bolca uyuşturucu haberlerinden öğrenciler çıkmaya devam ediyor. İsteyen bazı bahçelere veya inşaatlarda da öğrenci yerine ucuz çalışan insan bulacaktır. Olmadı, benim dahi fazla ilgim olmasa da bazı yerlerde hem de kanıdın kulanım oluştuğu kurumlarda buraya öğrenci olduğuna da tanık oldum. Bunlar da pek konuşulmuyor. Hele buradaki ünüversitelerin paralı ve döi-vizli olduğu,oldukça bizim genç nifusun çok üstünde nerede ise iki katı öğrenci taşırsanız, yüksek fiyatlarla ucuz emek kullanımları da birer başka gerçeklik olunca, gelen ülke gençliğinin ne hayatları, ne siyasal yönetim şekli bilinmek istenmiyorsa, bu sorunları da yok saydırtarak hesaba koymayınca, sorunlar dağ olup büyümeye devam edecektir. Hele şu iki yüzlü kendini beyenmeye ne dersiniz: ta Afrikadan taşınan, paralarına el koyup öğrenim verilmiş gibi yapılan, evleri asronomik rakamla kiralarken iyi olurken, bunların davranış şekilerini eleştirip yermek de resmen kendini bilmez iki yüzlülüğün itirafıdır.

Bunlar günlük hayatımızın bir parçası, sokakta tanıklaşma, apartmanda komşu olma, araada eğer biniliorsa vasıtalarda karşılanan gerçeklerle normal iki şekilde hem şikayet hem de gelsin de para braksınla bakarken, başka benzer gelişmeleri de görmemeğe hazır halde oluyorsunuz. Geçenlerde KTÖS genelsekreteri Elcil, hem de serbes limanda şirketi olan yapının nasıl parayla dergilerde makale yayınladığını açıkladı. Daha acıtışı, bu şirketin sahibi YDÖK girince yerine oğlunu kor. Öylesi önemli konuda “tıs” gelmedi. Ama, durmadan “ddaha fazla öğrenci gelsin ki piyasa canlansın ezberi özellikle başta ana amiral medyada reklamlarla dolduruluyor. Hele de TKP başkanı Çakıcının ünüversitelerden vergi alınacak sözleri üzerinden kovulduğu öğretim üyeliği üzerine de pek deyinen olmadı. En başta kendi bunu duyurmaya çalışmadı. Ama, Ortam tamam. Herkes bildiğini okumaya devam ediyor…..

Tabi ki yasadışılık kurallarının getirdiği başka mafyatik işler de var. Burada mafyacı demek de resmi alanda riskli. Falyalı cinayeti bundan dolayı oalcak ki K. Kıbrısta kendi gerçeği ile pek konuşulmadı. Hele de üyesi olduğu, oldukça yardım yaptığı UBP hesapta hükümetde olmasına rağmen pek de açıklama yapmadı. Anavatanlarının gazeteleri ve televizyonları konuyla alakalı epey yayın yaparken, yine bizede başta Ana Amiral kesim bu duruma sağırlar diyaloğu ile yanıt veriyordu. Popilist kokular ve takkecinin cııyak cıyak sesleri bu alana pek ulaşamıyordu. Zaten ahali öylesine yasal ve kirlilik ikilemine alaıştı, hat ta yasadışılıklara saydamlaşma oldu ki ya tersinden veya konuşmamayı gayet güzel becermektedir.

Tam da bunlar olurken, Ukrayna kriziyle birlikte Rusyaya konulan sert önlemler sonucu, gaz sorunu da yeniden konuşulur oldu. Daha konuyu anlamadan bizim şaheser saraylı yine atışa girişti. Kendince kalan ezberi tekrarladı: Kuzey Kıbrıs üzerinden Türkiyeden geçecek boru hatları hayalinin gerçekle buluşmasına girişti. Sanki onu dikate alacak varmış gibi…. Bunlar memleketin resmen aynasıdır. Hatırlatalım Doğu AKdenizdeki doğal gaz konusunda Türkiye taki boru hatları ondan geçecek planı olduğu dönem ce pek ses çıkarmıyordu. Stratejik önem ile alınacak payın söylemini yapıyordu. Bir başka hatırlatma da sayın baylar. Türkiye ikibinler başında Mısıra münhasır alan önerirken, Kıbrısın dışarda brakılmasını istiyordu. Mısır ret ediyordu. Anlayacağınız, Mısır kabulense Kınbrıs hakları yokmuşçasına olacak. Ozaman da Kıbrıs Türkünün hakları da bir kalemde sıfırlanacaktı. Böylesi garip tarihi dönemlerimiz de vardır.

Kısaca: memleket havaları bnbir başkadır. Fasülye sarımsak atışlarıyla ritim saz görevi yapılan orkesra gibidir. Krevat takıp uzayda bire içer gibi konuşmak da san piyano çalar sanısına takılmışcasınadır. Hayırlısı olsun. Memeleket gibi yazmaya başlarsak da makamımız da hazırdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin