yaklaşımlarYılmaz ParlanDerinya ve Akıncı! - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Derinya ve Akıncı! – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

yilmazparlan16 Mayıs’ta Derinya kapısının açılması için Kıbrıs’ın kuzeyinde takdire şayan bir eylem yapılmış bu eylemde birçok ilkler yaşanmıştı. Şöyle ki: Tüm sivil toplum örgütlerinin yanında soldan sağa siyasi partilerin tümü eylemde yer almış, Belediye desteklemiş, bir kapı eylemi için halktan binlerce insan katılmış, Suriçi Esnafının tümü kepenk kapatıp eylemde yer almış, güney ve kuzeyde ayni anda eylem yapılmış, hem Anastasiades ve Sn Akıncı eyleme destek vermişler, hatta sonrasında açılması için bir de ortak karar almışlardı. Bir başka dikkat çeken nokta ise KKTC’de ilk kez hükümet ve muhalefetin de ortak bir eylemde buluşması ve kapının açılmasına destek vermeleriydi ki sonrasında her ikisi de birlikte yeni hükümette yer almışlardı.

Pekâlâ, nasıl olur da herkes istemesine rağmen böyle bir kapı bugüne kadar açılmaz? Burada bir yanlışlık ve tuhaflık yok mu? Herkes açılmasını istiyorsa, engel olan kim?

 

Gizli bir cinin eli kapının açılmasını istemiyor ve olayı soğutmaya çalışıyor

Hükümette olan CTP ortalığı sakinleştirmek için ‘’Çalışma başlattıklarını’’ söylemiş, herkes de açılacağı için umutlanmış ama günler, aylar birbirini takip ettikçe sorular da sorulmaya başlanmıştır. Mağusa İnsiyatifi ısrarla tarih istemiş ve ortada hiçbir çalışma olmadığı görülmüştür. İşte o günlerde bir TV kanalı beni ziyaret etmiş ve açılacağına dair neden bir inancım olmadığını sormuştu. Demiştim ki bu kararda eksik olan bir şey var, bu kararın tarihi yok. Tarihi olmayan bir kararı ciddiye almam da mümkün değil. Nitekim gelişmeler de beni haklı çıkardı. Gizli bir cinin eli kapının açılmasını istemiyor ve olayı soğutmaya çalışıyor.

Önce bazı kurumların buna itiraz ettiği söylendi. Ardından CTP lideri Sn Talat ‘’Askere anlayış gösterilmesini’’ isteyip, yeni kapıların açılmasına açıkça karşı çıktı. Bir siyasi parti liderinin sivil toplumu anlamak yerine, halkını Askeri anlamaya davet etmesi siyaset literatürüne ters ama işte bizde oldu.

 

Çözümü savunan bir parti İTEM yasasını çıkarıp Rum mallarını kapişarı dağıtamazdı

Akabinde Talat’ın bu açıklamasına toplum ve medyadan büyük bir tepki gelince, CTP Dış ilişkiler komitesi hemen akabinde toplumu yatıştırma adına ‘’Kapının açılmasının Federal kültüre katkı yapacağını söyleyip’’ destek açıklaması yaptı. Ama tabii bu kararın da göstermelik olduğu hemen ortaya çıktı. Cumhuriyetçi Türk Partisi her zaman olduğu gibi siyaset sahnesinin iki ucunda da yer almış, hem ‘Barış’ isteyenlere hem de ‘Statükoyu’ savunanlara göz kırpmıştı. Bunu ilk kez değil uzun yıllardır yapıyor ama çoğu zaman kendisini maskelemeyi de başarıyordu. Tabii hükümet olması gerçek yüzünü saklamayı zorlaştırıyor, bu tavrı Barışa çomak sokmakla kalmıyor, samimiyetlerine de gölge düşürüyordu. İşin özüne baktığımızda zaten çözümü savunan bir parti İTEM yasasını çıkarıp Rum mallarını kapişarı dağıtamazdı.

Çözümü savunan bir parti muhaceret yasalarını değiştirip nüfus taşıyarak yüzbinlere bir anda vatandaşlık yolunu açmazdı.

Çözümü savunan bir parti AP’nin aldığı her karara itiraz etmezdi. Çözümü savunan bir parti Askere değil Sivil topluma anlayış gösterilmesini isterdi.

Çözümü savunan bir parti herkesin açılmasını istediği Derinya kapısının açılmasına karşı olmazdı.

En önemlisi Annan Planı döneminde Akel’in desteğe en çok ihtiyacı olan dönemde çıkıp da ‘’Garantiler ve Güvenlik konusunda sorun yaşarsak planın uygulanmasında frene basarız’’ demezdi. Aynen bugün ‘’Planı beğenmezsek referandumda hayır deriz’’ dediği gibi cin Ali’nin…

 

AB para vermezse kapıyı açmayacak mısınız yani? Hani sen ‘’Çözümün ve Emeğin’’ partisiydin?

Tepkilerin toplumda doruğa varması üzerine Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı New York’a yaptığı ziyarette BM nezdinde ve AB onayıyla kapının resmi olarak Aralık ayında açılacağını müjdelerken, toplumda sevinç çığlıkları tam başlamıştı ki Talat’ın Prenslerinden içişleri bakanı Asım Akansoy Derinya kapısının 8 aydan evvel açılamayacağını ‘’müjdeliyordu’’. Her şeyi AB’ye havale ediyor ve Talat’ın talimatlarını eksiksiz yerine getirirken onun Güzelyurt’ta söylediği ‘’Yeni kapıların açılmasına karşıyım’’ düşüncesini gözlerden kaçırıyordu. Bayılırım böyle emir eri siyasetçilere: Neymiş AB fonları serbest bırakmamış, para 2 ay sonra gelecekmiş, da da da… E soralım o zaman: 2003’de kapılar açılırken parayı AB’mi vermişti a babacık? Hem fon 2 ay içinde serbest bırakılacak diyorsun hem de 2.8 KM yol için 8 ay istiyorsun. Başka ülkelerde o sürede 8 ayda 3000 KM duble yol yapılırken sen var olan yolu niye açmayıp da bahane uyduruyor ve üzerinden de AB’ye saldırıyorsun? AB para vermezse kapıyı açmayacak mısınız yani? Hani sen ‘’Çözümün ve Emeğin’’ partisiydin? Yakışık alır mı barışın kapısını açmak için AB’den para beklemek ve 1 milyon 200 bin Euro için topluma bu ayıbı yaşatmak? Müşavire, Müsteşara, binlerce gereksiz istihdama para var da ona mı yok? Meclisteki siyasi partilere 6 trilyon katkı payı için para bulup veriyorsunuz da bir kapıcığa mı para bulamadınız?

 

Suçlama oyununun yeni bir versiyonunu devrede

Yani bu hesapla Mayıs’ta referandum olacağı söylenirken sen kapıyı Temmuzda da açmıyorsun ve bu kararla insanlarla resmen dalga geçip koca bir toplumu ahmak yerine koyuyorsun. Cin Ali’nin müzakere heyetinde bir de maşacığı var ki o da Derinya kapısının açılmasındaki gecikmeyi güya Rum tarafında istimlak edilecek alanlar var diyen Rum teknik komite başkanının üzerine yıkmaya çalışıyor ve suçlama oyununun yeni bir versiyonunu devreye koyuyordu. Yine de Mağusa’da Derinya’ya insaflı davranılıyor, Lefke Aplıç için 18 ay sonrası işaret ediliyordu. Yani Mayıs’ta çözüm olsa bile 2017’de açılacaktı. Ama meydanlarda ‘’Barış hemen şimdi’’ diyorlardı. 40 yıldır toplum sorunları ile ilgileniyorum toplumun böylesine ti’ye alındığına tanıklık etmedim. Asım Akansoy CTP’li ama ayni zamanda Mağusa İnsiyatifine sempati ile bakan bir arkadaşımız ama gelin görün ki bu arkadaşlar o sihirli koltuğa oturunca toplumun önünü açmak yerine Lider sultasına ve Devletin bekasına yenik düşüyorlar! Hâlbuki Çözüm ve Barış istiyorsan, iddiasındaysan bahane üretmeyecek, suçlama oyunu oynamayacaksın…

 

Evet, siyaset sorun çözme sanatı ama onlar bunu öteleme sanatına dönüştürmüşler

Asım Akansoy ve Sn Talat satır aralarında ‘’Kurumlar arası eşgüdümden’’ bahsetti. Türkçesini söyleyim: Kıbrıs konusunu sonsuza kadar çözmemenin formülünü üretmiş bizim refikler. Yani anlaşma olsa da Liderler anlaşsa da, eğer hükümete uymazsa yapılan anlaşma direkt karşı çıkmamakla birlikte yavaşlatılarak ve uyutularak ‘’evet yapacağız’’ denerek, ‘’kurumlar arası eşgüdüm lazım’’ masalı anlatılarak, çözümü de her şeyi öteledikleri gibi öteleyecekler. Evet, siyaset sorun çözme sanatı ama onlar bunu öteleme sanatına dönüştürmüşler zaten…

 

Asım Akansoy’un kapının 8 ay sonra açılacağını ‘’müjdelemesi’’ siyasi iradenin açıkça iflasıdır

Zaman çalmak için ne gerekiyorsa ellerinden ne geliyorsa yapacaklar, bu alenen işleri soğutma operasyonu. 8 ay sonraya tarih veren Sn Akansoy muhtemelen o koltukta oturuyor olmayacaktır, ya da koalisyon bozulacaktır veya liderler kavga edecektir. Ve sonunda size 8 ay sonrayı işaret edenlerden muhatap bulamayıp 41 yıllık bu orta oyun sürdürülerek devam edecektir.

Asım Akansoy’un kapının 8 ay sonra açılacağını ‘’müjdelemesi’’ siyasi iradenin açıkça iflasıdır…

 

‘’Biz gerekeni yaptık bundan sonrası hükümete aittir’’ demek pişmiş aşa su katmaktır. Bir Kapıyı vaktinde açamayanlar Kıbrıs meselesini nasıl çözecektir?

Cumhurbaşkanı Sn Akıncı’ya gelirsek Esnaflar olarak biz Sn Akıncı’nın sözünün hayat bulmasını istiyoruz. Kampanya döneminde Esnafa ve benim mağazama da bizzat gelerek Derinya kapısı için söz verdi, bizler de bu sözü bir senet olarak kabul ettik. Mağusa’da Derinya kapısı için yaptığımız eyleme toplumun tüm kesimlerince verilen destek hiçbir Lidere nasip olmamıştır. ‘’Biz gerekeni yaptık bundan sonrası hükümete aittir’’ demek pişmiş aşa su katmaktır. Sn Cumhurbaşkanı halkının desteğiyle bir adım öne çıkacak ve içişleri bakanının açıklamasına ve hükümetin tavrına itiraz edecektir. Derinya kapısının açılması için yolun yenilenmesini beklemeye de gerek yoktur. Kapı hemen açılmalıdır. Gerçekten Barış istediğimizi göstermek istiyorsak bunu yapmalıyız. Yolu genişletip güzelleştireceksek, nasıl ki 2003’de sabahtan akşama tüm kapıları açtık ve yolları sonra yaptık aynisi bu kapı açıkken de pekâlâ yapılabilir… Kapıyı hemen bugün aralamayanlar toplum katında çözüm ve barış yolculuğunda samimi bulunmayacaklar ve şu soru gündemde kalacaktır: Bir Kapıyı vaktinde açamayanlar Kıbrıs meselesini nasıl çözecektir?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin