yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiye'de yeniden ateşlenen Suriyeliler konusu - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiye’de yeniden ateşlenen Suriyeliler konusu – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Özellikle CHP çevrelerin yükselen sesle yeniden Suriyeliler konusunu gündeme taşıtığı izleniyor. Aslında yaklaşık on yılı geçen Türkiyedeki Sürilyeliler gerçeği, birçok alana sıçrayıp yeniden susulma süreçlerini hep yaşamaktadır. Öyle ki son tırmandırılan yeniden Suriyeliler konusu, CHP biraz da kamuoyunun ırkçılık düşüncelerini kucaklamak, AKP yönetiminin gelişen zamaan nedeniyle vatandaşlık vermeğe hız verişiyle oluşan oy kaygısı sonucu, konu yeniden ateşlendirildi. Kılıçtaroğlu herkesin gönlüne oynayacam deyipp, Suriyelileri memleketlerine “davul zurnayla” göndreceğini haykırırcasına söylüyor. Yine en başta Hatay belediye başkanının il düzeyindeki artış sonucu, Suriyelilerin yerel seçimleri alma tehlikesini belirtiyordu. Bir zamanlar Bolu belediye başkanının ırkçı uygulaması hala akılarda dolaşıyor. Belli ki Kılıçtaroğlu net Suriye politikasının olmaması, devletçi bakış açısı ile vatandaşlıktaki korku oy durumu onu yeniden konuyu kaşımasına neden oluyor.

Tam da Türkiyede Suriyeliler konusu gündemleştirilip yeni devletçi reflekslerle kulanılırken, Güney kIbrıstan gelen ve Avrupaya dek uzanan seslerde, Türkiyeden K. Kıbrısa getirilip Güneye kaçak gönderilen genel mülteci ve ağğırlıkla Suriyeliler konusundan şikayet ediyorlardı. Gerçi bu bölüm bizim medyaların pek de hoşlanacakları konu olmadığı için, duymazlık iyi bir savunma kuralı olarak baş vurulmaya devam edilmektedir….

Türkiyede Suriyeleriler konuşuluyor. Hem  de yükselen seslerle. CHP çevreleri yeniden seslerini yükseltiyorlar. Tam da Türkiyenin  Suriye ve Irakta yeni planları uluslarası kesimlerde yazılıp çizildiği bir durumdayken. Elbet, konuya devletçi bakılırken, biraz ırkçılık, biraz başka korkularla da olay iyice karmakarşık oluşturuluyor. Aslında, Suriyeliler şimdi Türkiyenin belirli politkalarında kulanılan ne yazık kirli siyasal oyuna doğru getirilip yerleştirildi. AB ile pazarlık kartına çevrilip, para alınıp Suriyeliler tutulmaya doğru çektirildi. İkincisi, iç olaylarda krizlerin peşpeşe sıralandığı dönemde hem sermaye adına ucuz emek sömürüsü hem de göçmenler gibi yanlış isimlendirme ile emek cepesindeki kimliksel farklılıkla olayların örtülmesi de sağlanılıyor. Bunlar belirli çevrelerce en azından tahlili yapılıyor. Buda devletçi partiler veya faşist eylimler değil yine sol sosyalist kesimce yapılası da tesadüf değildir.

Suriyeliler aslında gerçekleştirilme nedenleriyle aslında birçok gerçeği de yansıtır. Bunları görmezden gelindikçe, salt devletsel ve ırksal sermaye gözüyle bakarsanız da kolayca içinizdeki faşisliği dışa vurmanıza dek sizi taşır. Bir yandan Suriyelileri tartışan merkezi politik çevreler, nedense Türkiyenin Suriyenin Kuzeybatısındaki kontrolunu ve doğu Fırata yönelik tacizlerini hiç birlikte düşünmüyor. Türkiyenin Suriye savaş koşullarına girişindeki Türkiye rolü hiç birlikte konuşturulmaz. Halbuki daha Suriye iç krizleri başlamadan ve dış müdahaleler yerin almadan Hatay ilinde bazı yanbancı yetkililerin kamplar kurmaya başladığını Bir Gün gazetesinde Doğan Tıllıç yazdıydı. Yine Suriyede karışıklıklar başladığı zaman, daha Kuzey Suriyeye gelmeden, Türkiye yetkililerinin Yüzbin rakamlı kırmızı çizgi siyaseti seslendiriliyordu. Türkiyeye gelmek için beşyüz dolar para verildiği idiyaları dahi yanıtsız kalındı. Yine, Türkiye destekli idlipe girildiği, izin alınarak Türkiyenin Kuzey Suriyeye saldırıp kontrol altına aldığı süreçler gerçekleştirildi. Mülteci sayısı artarken de onlara mülteci hakı dahi verilmediği de akılda herhalde vardır. Bu gelişmelerle birlikte, neden türkiyedeki Suriyeliler tartışılırken, birçok olgu söylenirken, ayni zamanda Türkiyenin de Suriyedeki kontrol etiği topraklar nedeniyle de mültecilerin oluştuğu eklenmiyor. Örneğin, Afrin gibi. Hat ta Suriyeliler memleketlPeki şunları da söylese: Türkiye Suriye topraklarından çekilmeli. Daha doğrusu, Türkiye Suriyeyi  kontool etmeğe uğaşırken karşı çıkmalıydılar. Herkes bilir ki savaşın bir gerçeği de mültecilerdir. Üstelik Türkiye Kuzey SUriyede uyguladığı politikalarla da oradan yeni mülteciler yaratıydı. Suriyelinin kaçı olduğu idlipi de koruyarak dıştan gelen cihatçıların orada kökleşmesine de yardımcı olundu. Bunlar hiç birlikte düşünülmez. Sadece işine geleni görürler. Öyle olunca da Suriyelilerle birlikte bir fırsatçılık, ırkçılık gibi deyerler de epey mesafe alır. Onca zamanda Türkiyede yaşayan mülteciye mülteci hakını vermeyecen, vatandaş olma hakı yok diyecen, ülkesinin bir kısmını kontrol edip oradan da başka yerlere mülteci yaratacan, AB ile pazarlık yapan merkezi politikalarla tartışmalar olacak. Doğrusu bu kadar yanlıştan da doğru çıkmaz.

Önümüzdeki bir yazıyı da daha somut Hatayla sürdürmeği umuyorum. Hani bizim sokaklarımızda da bol bol Hataylı olduğunu da düşünün. Tıpkı Türkiyenin K. kIbrıs politikası gibi. Herşey birbirine karıştı. Ama, bu karışıklıkta da savaşa karşı çıkamayan, mecliste onay veren CHP ise şimdi kendi yetiştirdiği  ürüne bağırıyor.erine gönderilecek derken, idlipteki Türkiyenin koruduğu cihatçı olgusuna da dokunulmaz? Öyle ki idlipdeki cihatçıların önemli bazı kesimelrinin Suriyeli değil Orta Asyalı veya Uygur olduğu da biliniyor. Bunların Türkiye üzerinden bölgeye taşındığı da imkar edilemeyecek derecededir.

Bu koşullarla birlikte yaklaşık on yıldır Suriyeliler Türkiyede bulunuyor. Onların çocukları da oldu. Yani, Türkiyede doğdu. Başlangıçtaki Suriyeli mültecilerle alakalı gelen haberleri  de hatırlayın. Neleri yaşadılar ki: giderek bunlar da Türkiyeleştikçe yaşamla bağlarını da geliştirdiler. Uğradıkları saldırı ve haksızlıklar sonucu da örgütlenme dönemine geçiyorlar. Kolayca Türkiye medyası “Suriyelilerle olan olaylar” haberini geçmektedir. Sorun değişik çıkar yönüyle kulanıldı. Emek, insani olmayan kirli işlerde, şimdi de vatandaşlıkla birlikte oy verme noktasına  gelindi. Biz bu süreçlerin ne olduğunu K. KIbrısta yaşayarak bilmemiz gereken gelişmelerdir. Fakat, başka gözle bakıp sonra kolayca kabulendik. Oysa, Suriyeliler konusu en başta ilgili devletlrin hem de genel Emperyalist Ortadoğu projesinin bir örneğidir. Sıkılmadan Suriyeye saldıran cihatçıları da bize demokratik ve özgür kesimler olarak yutturularak, Suriyeye demokrasi getirecekelrinin de probagandasını yaptılar. Türkiyedeki rejim de Şamda namaz kılıp Emevi hayalini haykırıyordu. Bunlar zaten gül bahçesi değil çirkefte sivri sinek üretmesi de normaldı.

Şimdi seçime doğru giden Türkiyede Kılıçtaroğlu haykırıyor: Suriyelileri davul zurnayla ülkelerine gönderecem. Belli ki her zamanki siyasal kıtlık ile devletçi şahnalışın eserini yaşamaktayız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin