yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKuralsızlık, silikleşme ve fırsat kullanma – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kuralsızlık, silikleşme ve fırsat kullanma – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Genelden yerele doğru örneklerle gelelim. Korona salgını yeniden yükselişte. Yine, başta sektörleşen sağlık sistemini uygulayan ülkelerde epey can yakıyor. Kamusal sağlık sistemli ülkelerde durum yine daya iyi. Bir klasikleşen örnekle konuyu tamamlayalım: Hindistan tam da turunsol görevini yaptı. Hindistanda HKP elinde olan eylaletlerde Korona etkisi oldukça zayıf. Ölenlerin sayısı oldukça düşük. Neoliebral özel söktörleşne dönemi yaşayan öteki eyaletlerde dünyada yüksek düzeyde yaygınlık kısgacında. Bu bilgi dahi herşeyi anlatır. Amerikadaki nerede ise ölüm makinesine dönen Koronada Trumpun da tetikleyici davranışları, ingilterede resmen ayni hızla yükseliş ile Türkiyede rakamları dahi doğru olmadığı inancının yaygın olup kendine has kurallarla düşük gösterme tutumunun anlaşılması, Korona yoluyla genel kapitalist sağlık sistemi, ekolojik bakış ve en önemlilerinden birisi, insana verilen deyerl ile doğru söyleme kurallarının da sınnandığı dönem oldu…..

Yine kapitalizim ekonomik krize devam, bölgesel savaş politikalrına hız verme, giderek ekolojik yıkım ile uygarlık krizleri de derinleşiyor. Bu direk sistemin süper gücünde yaşanıyor. Tam bir paradoksal gerçeklerle de yansıyor. Sokaklarda yeni polis cinayeti ile artan gerilimler, korona başarısızlıktan öteki politik krizler peşpeşe gelirken, 3  Kasım seçimlerinde Trump ve Baydın gibi iki sermayeli şahin aday olarak da geleceği emanet edilecek durum paradoksu yaşanıyor. Daha yakında Avrupa koronayla yeniden sağlık salgınında yükselme yaşanırken, faşist dalga yükselip, beslenen cihatcılığı kucağında bulmaya başladı. Bu defa kafa kesme Fransada gerçekleşti. Bir idiyaya göre de idlipten gelen emirle yapıldı. Hani Türkiyenin Suriye kuvetlrinin girmesine izin vermemeye direnip, orada Cihadistanın kalıcılaşmasını istediği yöre…..

Bunları genel dünyada artırmak mümkün. Rusya Türkiye ile tekrar tekrar giriştiği politik ilişkileri sonucu, Kafkaslar boyutuyla kendi içinde de eleştiriler oluşmaya başladı. Unutmadan, BBolivyada Sosyalist hareket yeniden darbecilerin elinden yönetimi aldı. Şili halkı yeni anayasanın önünü açan referandumu kazandı. Bunlar iyi haber…. Kafkaslar ise kaynıyor. Karabağ sorunu giderek Azarbaycan Ermensistan, ordan Rusya, olmadı katılan İsrail Türkiye, aradan sızan Amerika ve iran Fransa katılımcı yeni bir yumağa doğru gidiyor. İki ülke arasındaki savaş ne olur bilinmez; Belli olan Azarbaycanın askeri gücü yüksek. Fakat, Rusyanın geleceği, buna bağlı olarak Amerika Türkiye ikilemiyle Kafkasyadan Orta Asyaya açılma siyasal hamleleri hepsi yeni bir bölgesel genel hegemonya mücadelesinin de fitili çekildi. Rusyanın tutumu dersem de Azarbaycan yanında İsrail ve Türkiye direk gerçeği ile Ermenistana sızma Fransız hareketi bunlar hepsi konuyu iyice geliştirme şansına sahiptir. Bu arada konu olan Karabağı pek de konuşan yok. Oradaki halk ne diyor veya sorun nasıl ele alınmalı güncesi şimdilik savaşın çok boyutlu probaganda ve silahlarına teslim altında brakıldı.

****

Gelelim bizim gerçeklerimize: Türkiye aslında net gelinen aşamayı Cumhuriyet bayramı kutlama tartışmasıyla ortaya serdi. AKP parti toplantıları yapılırken, Cumhuriyet kutlamaları korona pandemi nedeniyle yasaklandı. Dahası, diyanet gücü artık laiklik denilen kuralı da gölgeleştirip silikleştirdi. Anayasa kararırını uygulamayan alt mahkeme yasal yargı durumuna gelindi. Klasik Fransız kraliçesine Türkiye versyonu eklendi: “evine ekmek getiremiyorsan, keyif çayı iç”! Burada şunu iyice anlayalım: AKP yönetimi hem ülkesel hem de genel siyasal politikası netdir. Fırsata göre ve kazanılan mevzilere göre hamle yapıyor. Şimdi bulduğu dış politika prangasını da din ile milliyetçi sosu da güzelce kulanıyor. İçte saldırıp darmadağın yaptığı muhalefeti dış politikada sanki onları ezen o  deyilmiş gibi de arkasında sıralanırlar. Erdoğana dokundurtmayız sözleriyle devltci kesiliyorlar. Kafkas, krizinde Libya serüveninde  Suriye işkal hareketlerinde HDP dışında muhalefet mecliste onay verdi Kıbrısı saymak gereksiz.

****

Bize gelince; resmen kuralsızlık, silikleşen yetkiler adeta havada uçuşuyor. Artık yasalar veya başbakan kim veya başbakan yoksa ne olur soruları dahi silikleşti. Kuralsızlık ile teslimiyetle Türkiyeleşme sonucu bu boşluklar hissedilmiyor. Sorgulayan da yok. Uzayda yıldızlarda gezen Tufan ise bu boşlukla hukukçuluk yapmaya çalışıyor da karşılık dahi almıyor. Basit yasal kurallara dahi işbirlikleşen ve tarikatlardan camilere yönelen Tatar artık kimseyi takmıyor. Yanında Anavatan ve AKP vardır. Kimse tarikata veya Türkiyeye laf diyemez durumdadır. Hele de koltuk bekliyorsa. Onun için başbakan boşluğu veya Tatarın keyfiyeti deyil, UBP başkanı kim olacak yanıtından sonra hükümet konusu gündem olacaktır. Sorunları zaten kimse aldıran yok. Özellikle de müdahale ile teslimiyetin sarhoşluğu yetmezmiş gibi buradaki ilahiyat koleji camisinden Türkiye medyasında yayınlanacak mevlütle de köprüler iyice gelişleyecektir.

Bu arada hala Güvenlik Konsey kararı diyen bazı mırıltılara yeni bir hamleyle Türkiye çevre makamlarından gerçekleştirildi:Maraş veya Varosi ziyaret edildi. Malum ya piknik yapılması dahi basit tatil gezisi gibi ara sohpbet basınında kulanıldı!

  1. Kınrısta artık kuralsızlıklar aldı başını gidiyor. Koltukcu kesim en basit alanda dahi yetki kulanmayı unutuyor. Örnek, kendine eğitim makamcısı diyenn güzel top atan Çavuşoğlumuz okullardaki korona durumunu dyeil de geçici aldığı öretmenlere rüşvetini alma adına başkanlık için seçim destek istiyor. Başbakan mı iş lafa kaldı. Tatilde, Ersin bey parti başkanı olduktan sonrra karar verdirtecek. Oysa kurala göre yetkili vekaletli başbakan zaten vardır. Oda inzivada sıra beklemekten ve bbolca kulandığı hukuku ayzamıra teslim edip oturuyor!

Tekrar tekrar söyledim. Bahane bulmayı brakalım. Karşımızda ne istenen malum. Maraş girişimi veya buradan cami yayını boşuna dyeyil. İşbirlikçilik karşıtı da kesin. Erdoğan için de kolay başarı hikayesiyle Türkiyedeki nerede ise tüm çevrelerin damarına okuyacağı alandır. Boşuna dyeil onca ceza ödeyen Kılıçtaroğlu bile iş K. Kıbrıs olunca, şaha kalkıp Erdoğanın önüne dahi geçip kılıç salamaya hazırdır. Sahhi, onca oy verilip de desteklenen, önemli lider denilen akıncı nrelerde?

Bu planlar çoktan başlanıp bugüne gelindi. Hatırlarsınız. Çiller dönemiyle Kumarhanelerle başlanıp, CTP katgılı koçan vermelerle içeleşen süreç zaten zamanında benim net yazdığım gerçekti: artık federal deme yerine yeni ilhak veya Virjinya veya Sisgay tipi yasadışı bölgeye doğru hızla gidiyoruz dedim. Öyle ki sonradan hem de Mustafa bey döneminde Ecevit hükümetinde tüm bakanlık ve dayrelerle alakalı birokrat dahi görevlendirildi. Yetkiler silikleştirilmeye başlandı. Hat ta, o  dönem TKP KKTC savunmayı öne çıkardı. Çıkardı da başta Ecevit onların hükümetde kalmalarına izin vermedi. Yine klasik Denktaş seçkisi oldu.

Arada niye bunları serpiştiriyorum: çünkü dünden bugüne gelineceği konusunda anadir yazanlardan birisiydim. Şimdi de hala bir şey yapmama ve belki fırsat gelir diye “federasyon  tek seçenek” denip duruluyor. Halbyuki gidişat hep başka yolda gelişiyor. Maraş hamleleri de sürüyor. Unutmayın ilk hamle hukuksal yönden atılıp mahkeme kararı dendi. Bunları sırasıyla yaşadık. Öyle hamaset veya gündem belirleme deyil, resmen siaysal hedefe doğru gidilen yoldu. Daha anlamazsak, tıpkı KKTC ilanı gibi direnmeden teslim olup,sonra da sıkılmadan bunu savunmaya girişme iki yüzlülükle kalınacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
241AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin