yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKıyaslama ile Türkiye Arjantin aynasından – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kıyaslama ile Türkiye Arjantin aynasından – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İlginç günlerden geçiyoruz. Tarihi öneme sahip tanıklıklara uğruyoruz. Elbet, farkında olup gerçeklerle dünyayı ve yereli bilip yorumluyorsak. Kapiaalist sistem resmen çürümüşlükler örüntülerini oluşturuyor. Ekonomik finansman, ekolojik, uygarlık ve en son Korona salgınıyla çok yönlü krizleri birlikte yaşıyoruz. Sistem yönetimleri, ne yönetme kabiliyetini gösteriyor, nede deyişik seçenekler oluşup krizleri faydaya dönüştürme örgütleri mevcut. Krizler beraberlerinde daha otoriter devletler, fırsatı kulanıp karına kar katan ufak azınlık ve artık imkar edilemeyecek eşitsizliklerle sorunların toplumsal öfkeye dönüştüğü günlerden geçiyoruz. Neyazık, K. Kıbrısta ne bunları anlamaya yakınlaşma düşüncesi var, nede tanık olunan sürecin önemini kavrama refleksi bulunmaktadır. Sorunlar yaşanıp, tek elden paket kayum Arma fırsatıyla gelecek hayali paradan pay alıp sörünları aşma döngüsünde savrulup durulmaktadır.

Dünya resmen krizlerle boğuşuyor. Fırsatı kulanıp istedikleri kararları alan veya kar kar üstüne ekleyen deyişik sınıflarda karanlık günlerin, kirli hanelerini oluşturmaktadır. Son Salgın ile çöken sistemi gerçeği dahi net olarak konuşturulmadı. Çaresiz, fakat resmen fırsatı kulanıp iktidar güçlendirilmesi ile kar sağlama fırsatcıl politikalar bu dönemi kendi lehlerine kulanmaya hız verdi. Krizler seçkisiyle ve salgın korkusunu birlikte deyerlendirip, resmen vurgunlar peşpeşe geldi. Rıza olan ve örgütsüzlük çizgisi, yanlış yapan güçlerin lehine gelişiyor. Faşizmin, krizin ve karın saydamlaştığı devlet yapılarıyla gelecek taşlanmaya çalışılınıyor. Örgütsüz ve siyasal hedefsiz, öfke patlamaların sosyal muhalefet çıkışları da son direk Amerika ile yayılmaya devam da etmektedir.

Sistemde yaşananları, yakın tarih benzerliklerini de düşünerek, iki ülke örneği ile kısaca yorumlamaya çalışacam. Bunlar, Türkiye ve Arjantin. İki ülke de yakın tarihte, özellikle yaşanan ekonomik krizleri ayni dönemde benzer şekilde yaşadılar. Şimdi, Korona salgınıyla da aynen yaşıyorlar. Bir farkla, izlenen bazı deyişik politikalar da vardır. K. Kıbrıs Türkiye gerçeği ile Arjantin modeleşme örneği, bu konuda aynadan izlenmeye deyer görüldü.******

Türkiye ve Arjantini, özellikle yetmişler sonrasında krizlerde hep yan yana yakalamaktayız. Tek fark, zaman zaman kitlesel muhalefet ivme nedeniyle farklı ufak dönemli deyişikler olmasıdır. Örneğin, hem Arjantin, hem de Türkiye, Neoliberaleşme dönemine darbelerle sıçrama yaptılar. Her ikisinde de direk ABD damgasının da olması tesadüf deyildir! Ancak, darbe sonrası Türkiye ayni politikayı devam derken; Arjantin, oluşan sosyal muhalefet nedeniyle merkezi sol parti Peroncu adayla kısa bir geçiş dönemi yaşadı. Sonra, meşur Menesin yeniden seçimi alarak, Özal ve Menes Neoliebral politikalar uygulanmaya devam edildi. Doksanlar sonu ve ikibinler başında yine Kapitalist sistem hem de Neoliberal süreç iflasıyla krizlere girdiler. Aynen aArjantin ve Türkiye de benzer şekilde bu krizlerden nasibini aldı. Sonuçta, Arjantin yine İMF tepkili Kişner dönemi başlarken, Türkiye Emperyalist BOP olayıla birlikte Neoliebral piyasacılıkla siyasal İslam yapılanışlı sisteme sıçrama devam dedi.

Buraada bir noktayı açıklayalım: gerek yetmişler gerek se ikibinlerde bazı ekonomisler Türkiye yapısına dokunmadan, Arjantin örneğini verip, gelecek mesajını veriyorlardı. Örneğin, Seksenlerde yasaklı dönemde sansürden yırtma tekniği olarak, Arjantin modeli yazıldı. Biraz bilgisi olan da aynen gelecek Türkiye adımlarını kolayca anlıyordu….

Son krizlere girerken, aArjantin ve Türkiyede Neoliebral piyasacı anlayış devleti yöntiyordu. Krizlere girecekleri bağıra bağıra haykırıyordu. Her iki iktidar da ısrarla ayni politikaları izliyordu. Türkiyede Devlet dönüşümü rejimle birlikte gidrek hakim oldu. Arjantinde ise gelen krizle birlikte yeniden sağ yönetime hayır deyip merkezi sol aday Frankı seçtiler. Tam da Korona salgını hemen öncesinde bu deyişim oldu. Üstelik, Arjantin yeni yönetimi İMF reçetelerine karşı olduğunu da resmen vurguladı. Zaten, Arjantin Türkiye yakın tarihinde en önemli fark; Türkiyede sonralar hep ayni çizginin gericileşerek seçim kazanması ve otoriteleşerek devam ederken, Arjantin, kriz sürecinde seçimle sağa elveda deyip merkezi sol adayları seçerek kısa zaman kamusal tutuma doğru kayma eylimi gösteriyordu.

Korona krizi hem Türkiyede hem de Arjantinde, tam da finans kapital krizlerinin yeniden derinleşmesinde geldi. Yönetim farkı, seçkilerde de sırıtıyordu. Arjantin yeni devlet başkanı Fernandes önceliği Kuvet19 salgınına verdi. Tetbirler aldı. Bilim kesiminden muhalefete varan komitelerle salgını en iyi yöneten ülkelerden birisi oldu. Ancak, kriz dönemli ekonomi bu duruma uyum sağlayamadı. Fernandes, önce insan dedi. Türkiye ise hep geç kalma ile ikilemlerle idare edip son tahlilde hep fırsatı kulanma ilkesini kulandı. Salgınla ilgili karantina kararlarını direk almadı. Üstelik, Arjantin gibi Türkiyede de kasa tamtakırdı. Arjantin destek paketleri ile halka yönelirken, Türkiye örneğin halktan kaynak toplama kuralını dahi uyguladı.

Sonuçta, Arjantin, salgında başarılı, ekonomide ise daha derin sorunlarla krizlere devam ediyor. Türkiyede ise iki alanda da sorularla dolu yarına bakmaya devam ediyor.Sadece, Türkiye kriz koşullarını da kendi fırsat terkisine takıp kulandı. Kayumlar ilan edildi, vekilerin dokunulmazlıkları kaldırılıp hapse gönderildi, tek adam idaresi iyice “şahsımla” hayata konuldu. Salgında iş yerleri çalıştırılırken, yaşlılar da evlere kapıtıldı.Gerçekleşen, devletin yetkilerinin artığı dır. Türkiye Korona öncesine göre daha eşitsiz ve baskıcı dönemle normaleşmeye girdi. Kararlarda dahi sorular çok. Üstelik, yayınlanan istatisdik bilgielri de hep şüpeyle karşılaşıyor. Buna yardımcı olan uygulama ise, keyfi şekilde istatisdik bölüm yöneticileri veya Merkez bankası idarecilerini deyiştirilme tutumudur.*****

Kısaca, Arjantin, salgını başarıyla idare ediyordu. En öenmli anlayışı, Arjantinin sağlık sisteminin normal koşullarda bu süreci kaldıramıyacağıdır. Neolierbaleşme ile sağlık 3 ayaklı oldu. Bu kamusal zayıflığı da içeriyordu. Sektörel sigortalı piyasa sağlığı gerçeği vardı. Fernandes zaten seçim süresince sağlıkta kamusal önemi hep vurgulayıp hedefine koydu. Fakat, gelir gelmez salgınla karşılaştı. Sağlık yapısının zayıflığını da bildiği için, öncelik de insan dediğinden dolayı, sıkı önlemlerle ve bilim kurularıyla birlikte politika geliştirdi. Türkiye ise eski sistemin kalıntılarıyla birlikte, muhalif çizginin de etkisizliği sonucu, salgını kulanıp fırsata çevirdi. Birçok yasa sancısızca geçti. Fakat, Katarın Slop milyar dolar gerçeği de irşat etmektedir ki ekonomi de pek iyi deyil. Deyişkenlik, Arjantin ve Türkiye muhalefet çizgisinin örgütleniş gücü ile toplumsal hak bakışındaki farklılık yatmaktadır.

Genel doğruyu hala anlamayan Kıbrıslılara şu özet cümleleri yazacam: Korona salgınıyla sağlıktaki kamusal öncelik, insana bakış noktasının önemi yeniden yaşamla kanıtlandı. İkincisi, yaşanan ekonomik krizler sağlıkla daha da çözülemeyecek hale geldi. Beraberinde birçok ülkede öfke patlamalar getirdi. Ayni şekilde, önemli ülkelerde de faşizim otoriterlik ve rızacılıkla da devlet biçimlerine epey mesafe aldı. Bunalrın tüm yansıyışlarını da burada yaşarken, daralan ufkumuzla gelen ve hala ne oalcağı belli olmayan paranın paylaşım kavgalrı, burada çoktan başladı. Bundandır ki size gerçekleri yazarken, burada kurgulanıp rantiye alan kesime de anlatmak, başka bir gerçek zorluk oluşturmaktadır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin