yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİran’ın Süleymanisi – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İran’ın Süleymanisi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yıla oldukça sert politik askeri girişimlerle başladık. Sene sonu tırmandırılan ve sonunda krizi tırmandıran ABD ve mütefikleri, beraberinde karşıt Şiği kesimin de ABD elçiliğine yönelik saldırılarıyla yanıt aldılar. Artık, diplomatik manevra alanı daraltılıyordu. Özellikle Amerikanın başındaki Trump ve destekleyici sermaye kesimi ile askeri makine, beklendik, ama kendilerinin koydukları kuralları da yeniden ihlal ederek iranın hem de ırakta bulunduğu anda önemli politik askeri liderlerinden Kasım Süleymaniyi öldürdüler. Bu bir anlamda, klasik Amerikan siyasetinin kriz tırmandırma politikası kadar, kriz üretip çözememe sonrası krizi tırmandırarak istikrar paradoksunun da sonucuydu. Doğrusu, birçok ABD provakasyon ve katliyamlar yaşandı. Ancak, politik karyeri olan, diplomatik özellikleri önemli ve üstelik başka ülkede bulunurken vurulan politikacı pek olağan bir şey deyildir. Boşuna deyil, ta baştan, ABD Trumpu seçerken, bazı taşları oynatacağı ve Trump kişilikle siyaseti daha bir krizlerle donatacağı öngörüm de tutuyor.

Gözden kaçırılıp salt “iran ABD” eksenli basitleştirme algılarına kapılmama adına, tekrardan net şekilde uyarıyorum: bu cinayet klasik karşılıklı yapılan hamle deyildir. Cinayet, hem resmi diplomatik kimliği olan, üstelik ülkesinde de deyil, başka ülkede gerçekleşti. Daha yüzleştirici yönü; ırak yıllar önce buraya hem de ABD başta olmak üzere ülkeyi işkal ederek yaratılan koşulların altında buraya gelen misafiri işkalci ABD öldürüyor. Bu hafife alınacak olay deyildir. Salt, ABD iran kurgusu veya konunun küçümsendirilmesi adına “iki taraf” etiketiyle aynileştirme yapılamaz. Resmen, Kasım Süleymani, iranın önemli politikacısı ve askeri stratejisyenidir. Buna hem de ABD işkal altlı ülkede gerçekleştirilmesi, konunun diplomatik veya basit askeri misilemesi olarak geçiştirilemez. Bu nokta oldukça önemlidir. Genelikle dünya ülkeleri ilgili kurala uymaya çalışır. Resmi statülü ve devlet yetkililerine cinayet yapmak pek de tercih edilmez. Kasım Süleymaninin cinayeti hem de “demokrasi havarisi ABD” tarafından gerçekleştirilmesi, aşmazların geldiği boyut ile konulan uluslararsı kuralların nasıl şidet ve güçle zehirlenip tüketilmekte olduğunun da kanıtıdır.

İlgili noktayı gözden kaçırmamak gerekir. ABD daha önce aranan bazı kendilerince yasadışı örgüt liderlerini yakalamak adına deyil de katlederek onların konuşmasını veya yargı önünde söyleyeceklerini engeleme adına öldürüyordu. Binladinden Elbekire dek bu politikayı normaleştirdi. Başta bu yanlış eleştirildi. Yakalanıp yargılanma yerine, direk katledildiler. Çünkü, herkes bilir ki adına ne korsanız koyun, bu yapıların da kurulurken ki etkenleri ve kimin tarafından kurdurtulup kulanılma konuşulacakları, onları suçlayanların da miraslarını yansıtacaktı. Nitekim, çoğunuz unutunuz: Yugoslavya olaylarında yakalanan Sırp lider Miloseviç, önce hep suçlandı. Sonra sıra onun yapacağı savunmaya gelince ve konuşturtmak için istediği ABD tanıkları sonrasında, Miloseviç savunma yapamadan, ilacının verilmeyerek ölümüne tanık olduk. Rusya biraz konuyu deşse de Yelsin dönemin teslimiyeti sonucu Yugoslavya olayları yargı bitmeden ve sanık Miloseviçin ölüm kuşkularıyla birlikte tamamlatırıldı.

Son dönemde ise ısrarla bazı örgüt liderleri suikaslarla öldürülüp, yargıda konuşmaları hep engelendi. Belli ki söyleyecekleri oluşan ezberi bozacaktı. Buna özellikle ikibinlerde afkanistanla başlayan Ortadoğu projesinde alıştırıldık. Şimdi Kasım Süleymaninin cinayeti, bize başka kırılmanın tehlikesini haykırıyor. Üstelik de ziyaret de bulunduğu ülkede olayın gerçekleşmesi de başka üst tehlikesi de başlandı. Diplomatik dokunulmaz veya devlet kimliklilere dokunmama kuralı artık geçerli deyildir.*****

Bir başka gerçekten de kaçalım: klasik iran ABD ikilemli gözle olayı normaleştirmeyelim. İran Şeryatla yönetilme nedeniyle Şer eksenine konulmadı. Kural bu olsa, irandan çok daha gerici Sudi Arabistan ilk hedef olurdu. Dahası, irandan daha gerici Ortaçağ ülkeleri ABD ve Batıyla gayet her yönlü ilişki kurup bütünleşirken, nedense iranı ayni konumdan daha iyi olmasına rağmen şeryatcılık ve molalarla suçlama yanlışı neyazık tuturuldu. Oysa, iran zaman zaman sistemle gayet münasip ilişkiler de kurdu. İsterseniz Kasım Süleymaniyle olanlardan birini de ekleyelim:

İkibinlerde ABD ve mütefikleri eski dostları, sonradan terörist ilan etikleri Talabanı afkanistanda yıkmak için işkale hazırlanırken, iran da bu çenberin içindeydi. Nitekim, afkanistanın önemli üstlerini ABD generalerine İranlı Kasım verdi. Böylesi ilişkileri de mevcut. Tıpkı Saddamı canavarlaştırdıkları dönem gibi…. Aslında iran da sistemin bir parçası. Bölgenin de merkezi gücü. Dahası, Bazen aBD ve daha ileri giderek Güvenlik Konseyi ile anlaşmalar dahi yaptılar. Bunları bozan iran deyil hep ABD “tıpkı sonuncusundaki anlaşmadan çekilip anbargolar ilan etmesi gibi” ABD oluyordu. Çünkü, ABD çizdiği kültürler çatışmalı Ortadoğu projesinde yıkılıp parçalanacak ülkelerden birisi de irandı. Bunu da akılda tutarak yorum yapmak gerekir. Eğer, Suriye işleri ABD nin istediği gibi işleseydi, şu anda iran pimi çoktan çekilecekti. Hele İsrail oldukça işdahlıdır.****

Bir garip IŞİD ezberi de burada bozuluyor. Amerika ve yandaşlarına sorarsanız, zamanında kurup bölgeye bela saldıkları IŞİD ile mücadele şimdilerde temeldir denilmektedir. Bölgeyi biraz bilenler, Kasım Süleymani IŞİD karşı Suriyeden başlayan ve ıraktaki mücadelede ön saflarda yer aldı. Iraktaki desteklediği milislerle Musulu kurtardılar. Yine de ABD ezberde IŞİD karşıyken ve itifaklar kurduğunu, bölgedeki askeri güç kalıcılaşmasını savunurken, bu yapıya mücadele veren Süleymaniyi de öldürdü. Hem de “özgürlük getirecem diye işkal yaptığı” ırakta. Bazınız diyecek hep ABD karşıtlığı ile yazıyorsun: yazaıp söylüyorum, çünkü, cinayeti yapan ABD hem de kendi koyduğu kuralları da çiğneyerek, başka ülkede bunu gerçekleştiriyor. Oysa, ABD ve İsrail uçakları daha önce ıraktaki IŞİD karşı mücadele veren milisleri dahi bonbaladılar. Amerikayı Amerika ve Emperyalisliğini unutanlar, hep ikili karşıtla konuyu banbaşka alana çekme yöntemini hep kulanırlar. İran bölgesel sömürgeleştirme ile aBD diplomatını öldürmedi ki onları öne çıkaralım. İranın da ABD nin de ne olduğu malum. Hep bu yanlışa bizi düşürtüyorlar. Zamanında Saddam önce övdürtüldü, sonra canavrlaştırılıp ırak işkal edildi. Peki sonrası?

IŞİD yapısı, başlangıçta Suriyede “özgürlük ve demokrasi getirecek” diyerek algılatıldı. Kürtler karşısındaki yenilgileri sonrası birden IŞİD onu kurdurtup besleyenler terörist dediler. Şimdi ise istikrarsızlık ile başarısızlığı yeni krizler tırmandırarak bölgede kalma peşindedirler. Bunun da tavrı kontrolu savaşlar ve suikaslarle provakasyonlar yapıp, üstlerine yalan ile saptırmalar yaparak bölgede kalma politikası uygulanmaktadır. Daha dün ısrarla Suriyenin kulandığı deyip, füzeler yağdırılan probagandanın, hem de bölgede araştırma yapanların net bulgularıyla yalanlanırken; nedense olayın doğrusu haber dahi yaptırılmadı.

Yukardaki uyarıları yapmam önemliydi. Üstelik, şimdi yine tırmanışı her zaman olduğu gibi ABD yaptı. Öyle yaptı ki iranın önemli askeri ve siyasi liderlerinden birini “Kasım Süleymaniyi” öldürdü. Tekrar edeyim: başka ülkede bulunurken gerçekleşmesi de olayın vahimliğini artırıyor. Bu hamleyi salp ABD iran diyerek geçiştiremeyiz. İranın da ABd nin de ne olduğu belli. Fakat, yer Ortadoğu ve burada hamle yapan hem de konulan kuralları aşan Amerikadır. Belki de ilk defa Amerikanın da içinde deyişik sesler de duyuldu. ABD sermayesi ile liderliği şu kamuoyu farklılığını iyi kulanıyor. Tüm saldırıları ve anti demokratik uygulamaları uzakta, başka ülkelerde gerçekleştiriyor. Kendi halkı bu acıları direk yaşamıyor. Bugün Amerikan halkı ve kendi üst kurumları Ortadoğuda yaşanan acıların belki hiç farkında deyildirler. Brakın bilmeyi, hep yapılan kamuoylarında savaştıkları yerlerin nerede olduğunu bilmeyen Amerikalı oldukça kabarıktır. Bu önemli avantajı ABD hep kulanıp öteki ülkelere göre daha vahşetli olmayı da kolaylaştırıyor.

Süleymani nerde öldürüldü: ırakta. Ülkesi, iran. Her ikisi de Ortadoğuda. Yapan Amerika ve bir ölçüde İsrail. Amerikalıya bir kahramanlık hikayesi yapılıp bu yıl olacak başkanlık seçimlerine de mavzeme olmaya adaydır. Çünkü olaylardan uzak olmak ilgiyi azaltırken, güç zehirlenmesi de algıya kolayca hitap eder. İran ise olayı hem de dibinde yaşıyor. Konulan önemli kuralın maduru ve geleceğine yönelik de hamledir. Bu farklılık da önemlidir. Birileri hep iki tarafın da kriz tehlikelerini söylüyor. Söylüyor da nedense aBD demokrasiye iran ise mollalara kobndurtuluyor. Aslında, klasik Emperyalizmin bölgesel hegemonyası ile kriz ile savaş seçeneğini biraz bilen ABD politikası ile krizdeki kuraların hiçeleşme ikilemini de anımsayacaktır. Kasım Süleymaninin ölümü, bölgede yeni dalganın da habercisi. Denilenle Trump ise eğer seçimi bir daha alırsa, hele son defası olduğu için, seçim de düşünmeyeceğini de eklersek, ek olarak dünya krizinden de çıkamayıp, yönetilemediğini de bağlayınca, olayın nedenli tehlikeli olduğunu fark ederiz.

Bu yazımda, Kasım SÜleymaninin öldürülmesi üzerine, kaçırtılan birkaç cümle yazdım. Kasım Süleymanın kim olduğu, ABD iran eksenini zaten şimdielrde yazan çok. Ayni nakaratla aslında Trumpun yaptıkalrını da hafifletme oyunu da var. Olayı gerçekleştirip hamle yapanı ve uğrayanı aynılaştırma oldukça tehlikelidir. Bir de şu lafa kızmamak mümkün deyildir: “Soğuk kanlı olunsun ve diplomatik çözüme yönelinsin” sözleri, galiba hep yapanın kurtarılmasına da yarıyor. Sayın Guteres garip lafını dedi. Ama, kınama veya suçlu tarafı hiç işaret etmedi. Oyun kanlı şekilde bölgemizde oynuyor. İşkalelrin, ekonomik krizin ve teslimiyetin onursuzluklarında yol bulup yapılıyor. Hani derler ya: din falan, Müslümanların hem de en vahşi şekilde katliyamlar yaparken, dünyaya demokrasi getiren ABD kendi koyduğu kurala uymaz, anlaşmadan keyfi çekilirken, salt istediği iran safalanlıklarla olay geçiştirilme şansı varmı? Ama büyütmeyelim; iranın da yapabilecekleri de sınırlı. aAmerika ise gerilemesine rağmen sistemin süper gücü. Bölgede oldukça vahşi örgütler ve işbirlikci devletleri de var. Bunlar, gelecek oyundaki hamleleri ve öteki kesimin tutumlarıyla hangi yöne savrulacaklarını da iyi okumanmızı dayatıyor.

Kasım Süleymani, İranlı olup bölgede birçok ülkede Amerikan karşıtı tutumlarla ve israile yönelik hamleleriyle yükselen politik askerdi. Bu kimliği, onun öldürülmesi ile de sonuçlandı. Ama, IŞİD eğer günümüzde zayıfladıysa, bu etkenlerden birisi de Süleymaniydi.Nitekim, Amerikanın öldürme olayına bazı arap ve özellikle ıraktaki belli kesimler sevindiyse,bu mezjepcilik kadar, Amerikancılığın bölgemizdeki potansiyelini de göstermektedir. Bakalım, iranın hamlesi veya daha korkutucusu, Amerikanın yeni provakasyon hamlesinin hedefi ne oalocak kuşkularıyla makalemi de tamamlıyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin