yaklaşımlarAlpay DurduranHesabı kitabı bilmek – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Hesabı kitabı bilmek – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

Başarısızlığımız ayan beyan ortada. 1975’te her ay maliyenin aylık raporları mebuslara dağıtılırdı. Yani mebus olan maliye bakanlığının gelir gider hesaplarını eline alıp paraların nereye harcandığını ve gelirlerin nerelerden toplandığını öğrenebilirdi.

Kendini bu hesapları bilmek ve izlemekle görevli görenler buna olanak bulurlardı.

Kim bakardı o ayrı mesele.

Bakan olsa ve kulak verilecek kadar etkili olabilecek sayıda mebus eleştirileriyle buna iştirak etseydi bunların ardı arkası kesilmez ve bugün mecliste üç aylık hesapları görmek isteyen Ferdi maliye bakanı tarafından sövgüye uğramazdı. Lakin gene de iyi oldu çünkü bu hesapların mebuslara verilmesinin şart olduğu halkın gündemine geldi. Halk bunu ciddiye alırsa bir adım atılmış olur.

Herkesin maaşlara dokunması nedeniyle sövdüğü pakette her üç ayda bir rapor verilmesi şart olarak hükümete dayatıldı. Ayrıca aylık raporların da TC yardım heyetine verilmesi istendi. Bunlara kızmak değil sevinmek gerek ama bu ucuz senime olur. Çünkü o raporlar verilecek ve mebuslar da bilgi edinecek ki bir sonucu olsun. Hükümet acentalığını iyi yapsın diye dayatılıyor ama yardım heyeti izleyecekse ve mebuslar incelemeyecekse fazla bir yararı olmaz. Hem izlenecek hem de bir bütçe ihlali söz konusu ise hesap sorulacak. Ancak o zaman yararı olur.

Bunun önemi çok büyük. İyi idare olmazsa ekonomik refah olmaz. Ekonomilerin önündeki en büyük engel her yerde ve zamanda kötü idaredir. Kötü idare ile geri kalmışlık ikiz kardeştir.

Mebusluk kolay iş değildir. Bizdeki mebusluk sadece hükümet kurarken sayıyı tamamlamak için önemlidir. Sonra meclis hükümetin emrine girer ve denetimsiz idare yozlaşır. Türkiye burada iyi bir idare kurulmasını isterse bunu paketlerle ve seçimleri kendi iradesini onaylatmak için istismar etmekle elde edemez. İstediklerini seçtire seçtire bugünler geldik ve ileri değil geri gittik.

TC’de durum bizden geri idi şimdi isterseniz 2011 yılı ilk üç aylık hesabı üç tıklatın elinizdedir!

Bundan yirmi yıl önce meclise uğradım ve mebuslara maliye bakanlığının artık aylık mali raporları dağıtmadığını söyledim. Muhalifler dahil sorduklarımın hiç biri bu raporların artık dağıtılmadığını farkında değildi. Tam tersine o da nedir dedilerdi. Şimdi Ferdi istemiş maliye bakanı da ona hakaret etmiş. Demek ki paket artık bütçe denkliğini bunlara hatırlatmış ve rapor aramaya başlamışlar. 1975’teki seviyeye gelmek için TC paketinin başlarına vurulması gerekmiş.

Nasıl olur halkımız bunu daha önceden dayatamamış! Mebus seçerken ne partili ne de partisiz kimse paralarımız nasıl kullanılıyor diye dert etmemiş mi? Etmemiş ki bu hale gelinmiş.

İzahı fazla gayret istemez. Başlarında TC denetimi var ya! Ay sonu geldi mi maaşları denkleştirmek için yardım heyeti izliyor, maaş alacakların sayısı denetim altında, her şey yatırım adı verilerek heyetin denetimine alınmış, merkez bankası biz zaman Ziraat bankası idi o sonra merkez bankası kuruldu başında TC’li var o bakar diye mebuslar da sorumluluk almamış bugünlere ulaştık. İktidar mebusları da mebus sayılmazlar çünkü denetimi onlara bırakmamışlar.

Günü kurtarmak tek gaye olmuş. Gün ola ekonomik gelişme şart olmuş diye pompalanınca maliyeye yetmez olmuş diye kriz çıktı diye TC abanmış. TC’nin isteği daha az paraya bu işi kıvırmak olunca bizimkilere de ya hükümet ya da TC himayesini ret ederek başka hükümet şıkkı kalmış. O zaman himayeyi reddedersen para bulmak ayni zamanda harcamaları kesmek zorundasın deyip hesaplara bakmak akıllarına gelmiş.

Eskiden iş kolaydı. Dünya siyasasından bir ideoloji etiketi seçersin ona göre bir edebiyat tutturursun yutturursan seçilirsin hesabı yapılırdı. Hesapsız kitapsız uygulamalara bir araba laf edersin ama elin güç geçiren hesap sormazdı. Seçimde söylenen meydanda kalır, devri sabık yaratmayacağız ukalalığı yapılırdı. Amma artık iş başa düştü. TC vesayetini reddedeceksen hesabını denkleştirecek ay sonu maaşları ödeyeceksin. Hatta, yetmez. Borçları da ödemeye başlayacaksın.

Maliye bakanı Ferdiye köpek demiş. Onun işiteceğini bilmeden demiş ama demiş işte.

Bir zamanlar şaire Tahir efendi kelp (köpek) demiş. Şair “Tahir efendi bana kelp demiş. Ben maliki mezhebindenim. İndimde kelp tahirdir (temizdir)” diye bir şiirle karşılık vermiş. Onlar gibi Ferdi ve Rüstem aralarında paslaşmışlar ama hesap soran hala yok. Bakalım halkımız maliyenin mali denetimine önem verip bundan sonra şeffaflığı savunacak mı?

2010 yılı geçeli dört ayı geçti. Hala yıllık harcama ve gelir hesabı meclise sunulmadı. On bir aylık bilgi verildi ama on ikinci ay kapatılmadığı için yılın hesabı verilmedi. Ne kadar ayıp. Halk mebusların oturup seyretmesine sessiz kalırsa çok dövünmesin. Kendi etti kendi buldu olacak.

Geçen yılı bilmeden, yıllık program yayımlanmadan yeni bütçe onaylandı ve dört aydır uygulanıyor sivil toplum örgütleri gık demedi. Bütçe konuşmalarında geçen yılın eleştirisi olmadı. Amma ona da ver buna da ver edebiyatı yapıldı. Mebuslar ne zaman geçen yılın raporunu alıp harcamaların bütçeye göre yapılıp yapılmadığını denetleyecekler. Hiç değil mi? Hatırlayan var mı yıllık raporu sayıştay raporuyla beraber mecliste didik ettiklerini? Hiç değil mi?

Kaç kez uyardım. Halk ve sivil toplum örgütleri ne zaman uyanacaklar? Siyasiler uyuttuklarından emin oldukları için reklamı olmayan eleştirilere önem vermezler, onlardan umut yok.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
215AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin