yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAmerikan seçimlerini yorumlarken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Amerikan seçimlerini yorumlarken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İlk defa böylesine Amerikan seçimlerine tanık oluyoruz. Ülkenin süper güç olduğunu ve dünyaya örnek gösterildiğini bilmesek, veya tersinden hala Amerikan rüyasında takılı kalsak, bunları kolay kolay yorumlayamayız. Bilimseliğin önemi, bilgi birikiminin özenli dikatliliği, algısal deyil gerçeklerle buluşarak yorum ekleyerek ancak konuyu anlama şansımız olur. Oysa, tarfcılık ve algılarla donatılan nice kesim, mutlaka gerçekerden epey kopuk yorum yapması da kaçınılmazdır. Aslında ben, genelikle bilgilendiğim konularda öğrenirken, bir de gidip direk yerinde inceleme yapmayı hep istedim. Ama koşullarım nedeniyle de başaramadım. Örnek, son Amerikan başkanlık ve meclisler seçimini orada izleyip izlenimlerle yazmak, daha muhteşem makaleler de çıkarmam mümkündü. Fakat, birikimim ve ilgili yerde birebir olmamam çelişkisini, hep içimde eksiklik olarak yaşadım. Dikatli okuyucularım, benim gezi veya fesdivaler nedeniyle gidip de dönüşte yazdığım yazılardaki farkı da bilecekleri için, nedemek istediğimi de anladılar.

*****

Belirtiğim gibi, öyle bir Amerikan seçimi yaşadık ki ilkerle karşılaştık. Hele de Trumpun başkanlığında ve daha silik Baydın ikilisi ile sokaklardaki ısınma farklılıkları, sanki başka dünya gibi çoğuna geliyordu. Karmakarışık sokaklar ve sağlıktan tutun ekonomiye krizlerle boğuşulan devlet başkanlık seçimi sürecine tanıklaşırcasına geçiyordu. Öyle ki demokrasisiyle övülen ABD, direk başkanının, oylaarı kulanılmasın diye posta idaresinde deyişiklikelr yapıyor. Oyların sayımının kesilip de açıklanmasını istemesi tesadüf deyildi. Amerika böylesi kağoslu karışık seçim tanıklaşmadı. İkibbinde Algor oyların saydırtılmayarak Buşa teslim ederken ki seçimlerde dahi böyle olaylar yaşanmadı. Belli ki o  deneyim, bu seçimde Demokrat partiye dersler çıkartıp dikkatli olundu.***

Seçimleri anlamak için, daha doğru yorum yapma adına, bazı can alıcı gerçekleri mutlaka akılda bulundurmak şart. Örneğin Amerikanın sistemin süper gücü olduğunu, sistemin kapitalizim olup Emperyalist aşamasının merkez devleti halinde bulunuşunu akıldan çıkarmamak gerekir. Neolibaralizmin merkez politik odağı oluşu, dünya sermayeninmerkez  alıcı devlet gücünü gözden kaçırmamak önemlidir. Kapitalist sistemin krizlerle boğuştuğu, finans kapital krizi, teknolojik ve kültürel uçurumlaşma ile kültürel uygarlık aşmazı, korona salgınıyla sağlık sistem çöküşleri, hepsi Amerikada da önemli sarsıntılaar yaratıyor.

Üstelik, yönetememe ve seçenek sunamama sonucu, gericilik yükselirken, kimlikler üzerinden de politikalar yürütülme dönemine ağırlık verildi. Örneğin, üstün beyaz ırk Trump politikasında önemliydi. Yine Evangelistler de aynen karşılık buldu. Latinler, Afrikalılar veya Asyalıların da baydına daha ağırlık oy kulandığı da anlaşıldı. Aslında, ABD dünyaya doksanlarda uygulatığı Kültürler çatışmasını bizat kendi içinde kimlikler üzerinden kendisi de yaşamaktadır. Krizlerle oluşan boşluğu da bu düşünceler doldurmaya başladı. Hele de sınıfsal gerçeklik de eklenince, bu iyice karıştı.****

Yine de tek tip düşünmemek gerekir. Sermayedir veya devlet devamlılıkla sürer kuralları, hele de kriz döneminde geçerliliği net deyildir. Trump kazansaydı, devlet içi otoriterlikle tek lider dönüşümüne devam edecek. Yeni faşist dalgasıyla başta ırkçılık ve eko katliyyamlar yapacaktı. Zaten Korona sllgınında nasıl tutum aldığı ortadaydı. Yine uluslar arası alanda devletler düzeyindeki ilişkileri öne çıkaracaktı. Çin ilk hedefli olacaktı. Oysa, Baydın, örneğin Çin deyil ilk düşmanı Rusya olarak belirtiyor. Kisincır ve Brenziski düşünce kuruluş anlayışlarını akıla getirin. Yine Baydının daha kurumsal davraanma ve uluslarası kuruluşlara yüklenme ilk hedefli olacağı bekleniyor. Örneğin, Trumpun ayrıldığı iklim zirvesi ve sağlık kuruluşlarına dönme olasılığı var. Konulara ulusal güç ekseninde katılma eylimi vardır. Ülke içinde kurumlara kendince çeki düzen verme hedefleri de var. Görüldüğü gibi, sermaye eksenli, sömürme hevesli iki lider de özde sermaye eksenli olmalarına karşın deyişik bakışları da vardır.

Amerikada partiler öylesine silikleştirilip bireyselleştiler ki idolojik deyil duygusal ve kimliksel yaklaşımlarla taraftarlaştılar. Bu seçimin önemli özelliklerinden birisi de tanık olunnan önceki seçimlere önemli katılımsızlık varken, ilk defa Y.66 cıvarında oy veren oldu. Tartışma ve krizler böylesi sonucu doğurdu. Ayrıca, seçim sisteminin de demokratik olmadığı da konuşulmaya başlandı. Oluşan kırılmalar ise genel Amerikancılığı da konuşur hale getirdi. Kesin olan krizler sürüyor ve gericilik ile ırkçılık epey yol aldı. Bilinçli denilen Amerikan halkının aslında böyle olmadığı da kanıttlandı.

Tüm bu bilgilere ek olarak, öyle önemli deyişim olmayacak. Ancak, aynisi de sürmeyecek. Sadece ayarlar ve tercihlerde öncelik ile ikinci olmalar gerçekleşecek. Kurumsal yaklaşım bireysel telefonun önüne geçme olasılığı var. Tabi silik ama tecrübeli Baydının nereye kadar sorusu da var. Emperyalizim ne çöktü nede deyişti. Kriziyle devam ediyor. Derinleşeceği de bekleniyor. Türkiye ise Nato üyesidir. Baydın döneminde kurumsal devlet yaklaşım sıkıntıları görüldüğü zaman, bunu ne kriz nede düzelme olarak algılamımıyalım. Ancak, her sorunda öncelik ve müdahale şekilerindeki farklılığı da yanlış yorumlamıyalım. Suriye Libya krizleri Obama ve Baydın döneminde pimi çekildi. Şimdi aşmazda. Baaydın daha net görünmesi de muhtemel.

Kısaca. Bir Amerikan seçimi daha yaşadık. İlkleri bol. Rüyayı uynndırıp işte ABD diyen yaşananlarla gerçekleşti. Olmayacak tartışmalar oldu. Seçim sonucunun kabul edilip edilmemesi dahi tartışıldı. Ama dyeişmeyen gerçek, Amerika kapitalist yapının tüm gerilemelere rağmen süper güç merkezidir. Konuları buradan incelemeye başlanmalıdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin