yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYAŞADIKLARIMIZI UNUTUP RESMİ DURUŞLA ALGILARSAK? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

YAŞADIKLARIMIZI UNUTUP RESMİ DURUŞLA ALGILARSAK? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir anlık şu noktaya gelelim. Daha doğrusu algılanmaları günlük akışlarla yapıp yorum yaptığımızı kabulenelim. Önce sanki adamız normal ülke gibi konuşuruz. Son gelişmeleri aldığımız medya haberlerle deyerlendirme sonucu Suriye veya daha genel Orta doğuyu tartışalım. Olmadı günlük borsa düşüşlerle veya çıkışların yorumunu resmi ekonomislerle siaysal açıklamalarla dinleyelim. Dönüp sora yaşamla yüzleşelim. Hep bir yerde eksiklik buluruz. Dahası yaşanan ile anlatılan arasında hep uçurumla kaşlılaşırız. Yine ayni algıyla devam edelim; Suriye haberlerle ne kötü Esatı sorgulayalım. Hep biz yorum yaparken Kuzey Kıbrıs ve en çok Türkiye açılımıyla resmi eleştirisel noktada takılalım. Bunlar hep dönüp tekrar tekrar söyleyelim. Ama şöyle biraz düşününce de hep bir yerde yanılgıyla karşılaşacağız. Varsın bu eksenle çoğu gelişmeden kopalım. En iyisi öğrenmeden sadece dyarak veya ilgisizleşerek yeniden sorunları konuşur yazar gibi olalım. Bazı kelimelerden uzun uzun makalelerle kendimize moral bulma deşarjını yaşayalım. Yalaka veya eleştiri adıyla da dar çenberde dönüp duralım. Sora kriz vurması veya kaynayan bölgemize genel açılımla yaklaşmadığımız için Kuzey Kıbrıs merkezinden atıp tutalım veya ilgisizlikle geçiştirelim. Çok taktir ediklerimize ters düşme veya tam aksi eleştiri yağdırdığımızla ayni noktada buluşma garipliklerini de her zaman yaşayalım. Peki bunlar hangi önemli belek silinmeyle ilgili aşamaya ulaştık?

Artık konuya daha net girelim. Yaşadıklarımızı sistemle birlikte ele almadıkça net sonuca ulaşamayız. Bakın son günlerde bir yanda borçalrla kriz diyer tarafta da sanki gayet normal Orta doğu olayları gelişti. Dövizler patlayınca cebimiz bize krizi sinyaledi. Orta doğuda özelikle Suriyede garipliklerle çlümler oluyor. Bize tüm bunlar sanki normal olay ve tekil şekliyle sunuluyor. Kolayca kandırılma çizgisine geliriz. Bir çok genel sistem gerçeğinden kopar ve unutup belekten silersek, yaşadığımız günümüzü de göz ardı edrsek, istenilen resmi görüşlerde dolaşırız. Acımasız Suriye veya şanlı Türk fetihcilik çizgisinde dolanırız. Arada cebimiz yanınca da söylenen saçma görüşleri dinleriz. Oysa hepsinde ortak yanlışlar vardır. Şimdi bunları yeniden hatırlayalım: Çoğunuza basit gelsede yaşamda bunları hep yok sayarak tartışılır veya tam aksi ilgisizleşiriz.

Olayları kavramada en başta bilmemiz gereken Kapitalist sistemi ve onun üst aşaması Emperyalist gerçeğini hep göz ardı ederiz. Oysa yaşananlar sistemin işleyişinin sadece bazı sonuçları olmaktadır. Eşitsiz dağılım nedeniyle bir taraf azınlık mutlu gösterisindeyken Afrikada da sömürülmenin açlığını yaşıyor. Yine Kapitalist özde olan eşitsiz gelişim, Pazar sorunu ve sermaye rekabeti sonucu da krizler bir parça olarak hep yaşanıyor. Şimdi yaşanan da budur. Oysa hala konuşulur ve algılatılrken  her nedense diyer yandan aslında söylenen kavramlar deyil sistemin kriz içinde olmasının gelişmeleri olduğu hep gözden kaçıyor. Şimdi yaşananlar normal koşullarda deyil resmen sistemin krzi sürecinde oluyor. Döviz patlamasından kemer sıkmalara dek tüm olgular normal deyil kriz yaşamıyla ele alınmalıdır. Oysa hep sistemciler bize sanki normal koşullarda oluşan sonuçlar gibi yuturma yapıyorlar.

Diyer yandan yine krizdeki temel öznelerden en önemlisi tıkanan Neoliebralist yapının kendini yenileyememesi sonucu da kriz çözülme yerine daldan dala sıçradığı noktası da hiç konuşulmaz. Oysa Doksanalrdaki Asya Kaplanlarının iflas süreciyle Neoliberalist yapı sonuna geldi. Zaten o dönemden beri sık sık krizler oldu ve en son direk merkezleri vurdu. Oysa bize hem bu gerçek gizletiliyor hemde sanki çözüm gibi de öldürücü olan Neoliberalist reçetelerdeki ilaçlar içiriliyor. Daha vahimi şudur: Krizler sadece sermaye içi konumu deyil en yıkımlı vurgunu insanlara yapıyor. Oysa ekonomik her olguda bize  sermaye karını ve onun kurtulma arayışlarında tıkanıyoruz. Hiç duydunuzmu ki oluşan yoksuluk veya artan işsizlik sorunu da katılsın: Hatta daha acısı kemer sıkarak insanlar yoksulaştırılıp sermaye kazanınca refah geleceği söyleniyor.

Çok önemli belekten silinen başka Emperyalist özne de şudur: Emperyalistler krize girdikleri zaman bunu hafifletmek için bölgesel çatışmalara girişirler. Bunu hep unutuk. Oysa bir düşünün son krizden sora kaç bölgede olaylar tetiklendi? Daha somutu ise borçlar sıçramasıyla bir anda tırmandırılan Orta doğu projesi ve Sudi Arabistanın Amwerikadan 64 milyar dolarlık silah alımı, Alman yüzlerce tank ihalesi size bir ifade edip beleklerinizi zorluyormu? Belkide Emperyalist gerçek ve Kapitalist krizin en net genel aynası şudur: Avrupadan Amrikaya direk etkli ve çeşitlenen ekonomik kriz altüstler yaşatıyorken, Orta doğuda da Büyük Proje için bir anda Suriyeden Lipyaya olaylar hızla yayıldı. Bir silinen önemli staratejik hatırlatma da Avrasya stratejisinden: hani uzun vadeli Çini Rusyayı kuşatıp tavsiye etme pilanı var ya; Aslında burada şimdiden Çine göndermeler ve piyasalarda rekabetle hazırlıkları da yapılıyor. Boşuna dyeil Çin Hindistan Rusya ekseni de arada bir kafalara yavaş yavaş sokuluyor:

İlginç Orta doğudan garip örnekler vermeden olmaz: Son günlerin süksesi Suriye: Türkiye hemen fetihci ve fırsat bu fırsat diyerek baklayı ağzından kaçırma dyeil düşüncesini haykırdı. “Suriye bizim iç sorunumuz: sarpımızın sonu geldi” gibi siayseti ortaya serdi. Daha garipleri de oldu. Sanki çok demokratik ülke gibi Sudiler Suriyeye reforum yapma çağrısı yapmakla kalmayıp, elçilerini geri çağırdı. En komik olması gereken Basra Körfezi ülkelerinin çağrısı oldu. Örnek Bahreyn sanki reforum öylesine güzel yaptı ki olnlar da imza koyarak, “Suriyenin reforum yapmasını” imzalayıp yayınladılar. Halbuki Bahreyn daha dün reforum isteyenleri tanklarla hemde Suriyeye çağrı yapan Sudi tanklarının da gelmesiyle deyim yerindeyse ezdiler. Çünkü hepsi Amerikan ekseninde oluyor ve Amerikanın artık Suriye aşamalı taktikte Esatı devre dışı brakma anlayışına gelince, kendi yandaşlarını devreye koydu. Bir farkla arada güzense Arap birliyini dahi ortak müdahale etmeye teşvik edecektir. Zaten gerek Türkiye gerekse Sudiler bu role çoktan hazırdılar.

İsraile kaymadan olmaz. Çünkü orda haklı bir direniş oluyor. Artan hayat ve ekonomik sıkıntılar orda da halk hareketlerini geliştirdi. Petrol zammı ve gıda krizi yanına Ev kiralarının yüksek olmaları sonucu ortak paydaşlıklar haftalardır sokaklarda. Bir kız öğrencinin ev bulma sorunu ve yüksek fiyatları protesto çadırı sonucu patlayan fitil kitleleri buluşturdu. Bize güçlü sistemin askeri merkezlerinden israilde yaşamın öteki yüzünü de gösteriyor. Ancak sakın ola İngiltere ile karıştırmayın: Öyle ya bizde hepsini basit aynalaştırma olur. Çünkü ingilterede biriken sorunlar ve alınan son eğtimden sosyal harcamalara dek kararlar bir anda yine bir olayla patladı. Yalnız orda örgütsüzlük  siaysal boşluk sonucu yağmadan başka yerlere doğru kaydı. En acısı resmen sosyal sorunları ırkçılıştırma ve kitleleri ortak paydada sınıfsal buluşmadan kparma tehlikesi vardır.  Yalnız yine hatırlatalım: ister İsrail ister İngiltere isterse ispanya İtalya ve bizde yaşananların emperyalist çağın gerçekelrinden farklı olarak ele almamamız gerekir.

Sonuçt olarak: Yaşadıklarımız Emperyalist çağın genel anlayşının sonuçları oluyor. Bu gün karşımızda olan gerçekler normal deyil kriz döneminin acıları oluyor. Krizsiz deyerlendirme yanlış oluyor. Borçlar sorunu, Orta doğu “baharı”, Parasal piyasalardaki dalgalanmalar ve dieyrleri hepsi sistemin tıkandığı ve aşamazlardaki sonuçalrdır. Kemer sıkmalar, bölgesel sıcak çatışmalar sadece birkaç taktik arayış oluyor. Açlık işsizlik ve yoksulaşma ise insana sermaye adına ödetilen hesap olmaktadır. Bunlar hep sermaye kazancı için yapılan siaysetler oluyor. Bunları onutursak ve üstelik sunulan bazı kavramları sanki insanlık dorğrusu diye savunursak, daha gerçeye dahi gelmeden yanlış yolda yol aramaya döneriz. En azından kaptialist emperyalist kuramları zamanında bilen isnsanlar olarak bunları yok sayarak dünyayı anlayamayız. Yok belekten sildiysek, o zaman kandırılan ve zehirli şeker veya uyuşturucu içirilen çocukalra benzeriz. Kimsenin konuşmadığı kaptalist emperyalist uluslar arası sermaye egemenlik gerçekleri yaşanarak yeniden kendielrini ısbatladılar. Daha ne yazayım

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin