yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGün çarşamba – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gün çarşamba – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Eylül ayının bitmesine yaklaşık 1  gün kaldı. Haftanın ortasındaki Çarşanba gününde geceyi bulduk. Türkiye ekranları ve bazı dünyadaki benzer kuruluşlarrdsa Erdoğanın Putinle yaptığı görüşme konuşuluyor. Fazla açıklama gelmese de iikili ilişkiler ve bazı sorunlar tahminler üzerinden değerlendirilmektedir. Erdoğanın ABD ziyaretinde fiyasgoyla sonlanması ve ardından Putine yönelmesi, kimi çevrelerin kurgulara varan tahminleri de artırdı. Sonuçta, Erdoğan Putin görüşmesi gerçekleşti. Bir çok ülkede karşıkarşıya olan bazı sorunlarda da resmen çelişkili durumların yaşandığı ikili eksen, elbet beraberinde tahminler ve beklentiler de getirecektir. Üstelik kısa zaman önce Erdoğanın çabasına rağmen ABD başkanı Baydınla görüşülemedi. Bu durum Türkiyedeki siyasal durum kadar, Erdoğan için aranan dış politik mavzemenin iç eksene aktarılma ihdiyacı da oldukça kaçınılmaz halde beklemekteydi. Putinle yapılan her görüşme sonrası yapılan açıklamalar ve buna uyum sağlamakta zorlanan gelişme paradoksu da sadece açıklamalarla yetinilmeme ihdiyacını da doğuruyor.

Türkiye rusya başkanlar görüşmesi yapıldı. Şimdilik, çoğu çevre yapılan açıklamalardan not almalar ve ihtiyaçlara göre yorum yapmakla uğraşıyorlalr. Zaten, görüşmenin ABD fiyasgosu sonrası olması, Türkiye kamuoyuna yine de önemli beklentiler yaratan açıklamalar olması, deneyimli görüşme birikiminin olması, konuyu çok yönlü ele almayı zorluyor. Hele de birçok konunun olması da olayın ateşini ateşlendirmektedir. Birçok yorum yapılıyor va yapılacaktır. Bazı görüşülenlerin de şimdiden ortaya çıkmayacağı da belli. Ben ayni tekrarlar yerine, yorum yapan bazı kesimlere pek de hatırlatılma fırsatı bulunmayan bazı etkenleri yeniden yazacam. Böylelikle makaleyi okuyan ayni zamanda biriken bilgielrle daha göz ardılar yapmadan yorum yapma şansına da ulaşmasını istiyorum.

Konunun şu önemli özellikleri var: Türkiye AKP projesiyle bir Amerikan olayıdır. Ayrıca, hiç unutulmaması gereken, türkiye NATo üyesi, ekonomik olarak batı emperyalist eksene bağlıdır. Örgütsel ve ekonomik bağları vardır. Hemen Amerikadan kopacak algısına da kapılmamak gerekir. Ancak, son dönemde özellikle ortadoğuda önceleri belirleyici hamle yapan ABD iken, Suriye kriziyle birlikte Rusyada bu karşıtlığa kondu. Türkiyedeki rejim bu ikili durumu, fırsata çevirmeyi de başardı. Hem ABD ile mümnkün oldukça ters düşmeme, hem de Rusyaya da yaklaşıp kendi çıkarlarına göre oynamayı yeyledi. Bu arada Obama dönemiyle bölgesel güçlere alan açma politikası da Türkiyenin işine yaradı. ANTi Kürt tutumuyla ve yeni Osmanlı hesapları bileşkesinde fırsatları da kulandı. Nitekim, en çok tartışılan ve ısıtılıp durdurulan Kuzey Suriye durumu Türkiyenin kulandığı fırsatla K. Suriyeye girmesiyle görülmektedir. Gün geldi Rusya ve genelde ABD onaylı Kuzey Suriyeye girildi. Bukadarlıkla kalınmayarak, oranın defaktosunu deyiştirme ve kendine bağımlı kurumsallaşma oluşturmaya girişti. Hem Rusya hem de ABD onaylı olunca, artan genel kriz Türkiyenin de tutumunu etkilemektedir.

Bu durum son günlerde deyişimler gösterdi. Türkiye Amerika için bölgesel güç Rusyaa için ABD den uzaklaştırma ttaktiksel ikilem kaydı. ABD ile olan flört durumu ikilemli. Rusya ise Suriye politikası nedeniyle artık ortaklaşma olguları daraldı. İhdiyaç duyulan ve bunu fırsata çeviren Türkiye Yeni Osmanlıcı tavır yerine şimdi iki gücün çıkarları nedeniyle Türkiye özellikle ayni acil ihdiyacın ekseninde dyeildir. Hat ta planların hem Rusya hem de ABD için Türkiyenin lehlerine hamle yapma zorunlulukta olduğu bölgeler de oluştu. İdlip, bunun en net örneği. Bölgeye girmesinde sorun görmeyen ve Türkiyenin Amerikadan uzaklaştırılma taktiği ile bakan Rusya, şimdi idlipin Türkiyenin elinden sahibi olan Suriyeye verilme politik noktasındadır. Ancak, direk Türkiye ile karşı karşıya gelmeme adına da diplomatik erteleme ile epey oyalandığı da kesin. Türkiye ise gidrek başta idlipte yeni bir cihatçı emirliğin resmen kökleşmesine çanak tutu. Bu denklemin dyeişmesi gerekiyor. İdlipteki cihatçı gerçeği, öteki Suriye kontrol topraklarındaki gerçekleştirilenler artık Suriye gerçeği ile Türkiye hesaplarının artık giderek gündeme gelmesine neden oldu. Bu aanlamda, Rusya Türkiye görüşmelerinde özellikle idlipin, daha bir ayni denkleme devam mı yoksa Suriyeye kendi toprağına sahip çıkmasına mı yönelinecek ikilemi vardır. Bu yeniden ertelenerek Türkiye kalıcılığına zaman mı yaratılacağı da başka bir soru işareti. Nednense Türkiye muhalif kanallar, özellikle Kemalist kesimler hala net olarak K. Suriye gerçeğine dokunmak istememekte direniyorlar. Anti Kürt tutumuyla da bazı topraklar talebi veya idlipte kalıcılaşma cenderesinde yorum yapmaktadır. Zaten >Erdoğan Suriyeye girerken, sadece Rusya ve Amerikadan dyeil, mecliste CHP gibi partilerden de onay aldı. Yaapılan çatışmaları milli ruhla değerlendirerek, sadece başarısız Erdoğan üzerinden politika geliştirmekle meşkul oldular.

Görüldüğü gibi Putin Erdoğan görüşmesine yaklaşırken, Türkiye ihtiyaç konumdan günümüz denklem çözüm noktasına geriledi. Üstelik, artık resmen Kuzey Suriyede işkalci gibi davranıp cihatçı emirlikler oluşturuyor. Rusya artık Türkiyenin girip Kürtlere karşı kulanmaktan çıkıp şimdi idlip gibi yerlerin Suriye hükümetine verilmesi aşamasına geldi. İşler deyişti ve ortaklaşma olan başlangıçlar Amerika hariç oldukça sarsıldı. ABD Türkiyenin hem cihatçıları koruması, hem de Kuzey Suriyede bulunmasından şimdilik memnun. En azından Esatınn tüm ülkeye hakim olması engelenip, hem de ilerde taşaron olarak kulanacak bir cihatçı deposuna da sahip olacaktır. Sadece idlip dahi Türkiye Rusya denklemindeki çelişkiler ortada. Ama Rusya Türkiyeyi Amerikadan uzaklaştırma, Türkiye de Rusya kartıyla Amerikaya karşı elde etme tutumlarındadırlar. Bu tip ruletlerin de kazanacağı kişiyi belirlemede oldukça riskli olduğu da kesin.

Hani Baydının ilk dosyalarından Kıbrıs diyen Umut taciri veya takkeci gazeteciler gibi kişiler çok vurgularlardı. Hiç haberi dahi yorumlamıyorlar. Ufak bir hatırlatma hep Kıbrıs sorunu diye bekleyenler: son görüşmelerde hiç Kıbrısın adını duymadık!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin