yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGündemle dikatime gelen hatıra - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gündemle dikatime gelen hatıra – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bu hafta K. Kıbrısta sadece değil, Güney kıbrısta da sgandalar diyarı dansı oynandı. Elbet Kıbrıs cumhuriyeti farkı veya ele alma şekileri ayni değildi. Yine de Güneyde Manastır sgandalıyla papazlarla faşistlerin içinde olduğu yolsuzluk ve ötesi, Kuzeyde ise fışkıran ünüversite sgandalarının yayılmaması ama var olanı da konuşturulmadan durulamayan zaman akışlı haberlerle geçirdik. Bana düşündüğümde ters gelen yeni durum yeniden aklıma gelip takıldı.

Eskiden özellikle de ratyonun daha yaygın dinlediği dönemlerde, olan bir olay hemen öteki tarafta haberinin yapıldığı koşullar varfdı. Örneğin, Türk kesiminde olan olay, BRT tarafından söylenmezken, ahaliye konuşturtmama korkusuyla konuşturlmazken, çoğu zaman konuyu anlamak içi  türce yayın yapan Kıbrıs ratyosu dinleniyordu. Doğrusu buda epey dinlenir hali yaratıyordu.

Bugünlerde ise özellikle Annan planı sonrasında nedense Kıbrıs cumhuriehyti adına hele de Türkçe yayın yapan medya,, nedense bu dönemden sora K. Kıbrısta olan gelişmeleri pek de dikate almıyor. Bu konuda bir dönem benim de reportaj yaptığım ratyo çalışanlarından birine sordum. Yanıtı net: “ben de anlamıyorum” dedi. Nitekim son gelişmeler güneyde pek yer bulmadı. Ayni şekilde eskiden kötüleme adıyla da olsa kulanılan güneydeki iyi olmayan olaylar, bu defa yer bulmadı. Oysa her iki resmi siyasete mavzeme sunacak ürünlerdi olanlar.

Ben dikatle izledim. Hem basın hem de ratyoları. Nedense ayni tutum devam etti. Halbuki güneydeki Manastırdaki iki papazla başlayan ve yüzbinlerce URO da içeren yolsuzluk ve öteki tutumlar, sgandalın da ötesinde. Güneyde epey etki yapıp, tartışılıyor. Ayni şekilde Kuzeyde de aslında bilinen ve artık kırılma ile çıkarlar mücadelesindeki acemiliklerde eklenince çıkan STB ünüversite konusu da oldukça önemliydi. Güneydekini Kuzey kuzeydekini de güney pek gündem yapmadı. Bu basit ölçek dahi, onca karışma ve yemeler işmeler, alışveriş tercihlerine rağmen yakınlaşma yerine siyasal düşünce olarak uzaklaşma kültürünün veya ilgisizlik cenderesinin yayyıldığını göstermektedir.****

Birkaç örnekle hatıralardan size konuyla alakalı yaşadıklarımla örnekleyecem: ben çocukluktan beri ratyo meraklısıydım öyle meraklıydım ki ratyoda birçok istasyonu kolayca bulup ve kimine de gösterip epey kabullenme de gördüm. Kınrıs Körler okulunda okumam nedeniyle de Rumcam da iyi idi. Savaş döneminde genelikle Rum ratyosu ne diyor merakı bana da yönelişi getirdi. Bolca rum ratyosunu dinleyip orda burda olan gelişmeleri de büyüklere anlatıyordum. Tabi Kıbrıs cumhurieytinin Türkçe yayın da yapan ratyo vardı..

Hiç unutmam: arada Türkçe yayın yapan şimdiki açılımıyla RİK iki bazen bizi epey sinirlendiren veya öğrenince söylemekten kortuğumuz haber yorumlar da yapıyordu. Atımışyedi yılında Lefkoşaya gidip tedavi gören ve Karagahta çalışan Arif Bilanın ben ratyoyu dinlerkenki durumuma bakarak şunu söyledi: “rum ne diyorsa doğrudur”! ben merakla sordum: “Alpayın öldürülme şekli ve köfünyedeki paşanın vurulması damı doğru”: Arif kesin  ifadeyle “evet” dedi. Sonra ekledi: hatırlarsan bizim silah taşıyan barış gücü askerlerinin kamyonların da yakalanışı vardı: ozaman da haberi bizim kesim değil yine Türkçe yayın yapan Rum ratyosu söylediydi.

Bu sohbetden sonra artık yayınları bir başka dinlemeye başladım. Öyle ki yaşadığım köy Erenköy veya bir yılımı harcatılan Lefkoşada olanların çoğu bu ratyo ve konuşan insanlar kanalıyla doğrulukları kanıtlanıyordu. Fakat, Alpay olayı ve Köfünyedeki paşa öldürme durumu kafamda öylesine yerleşti ki yetmişler ortasında yoğunlaştığım Kıbrısla alakalı araştırmalarda bu konuları geliştirip canlı tanıklarıyla da konuştum.

Buna benzer çok olay vardı. Genelikle birçok yaşanan olay “düşman” diye nitelendirilen kesimden dinlemek bir başta duygusal durum yaratıyordu. Çok örneğim var. epey kasetlere kaydedilen yayınlar da hala arşivimde var. ama şimdi olanlara bakınca da paradoksal tutumları düşünmeden edemiyorum.

Hafta başından beri RİK Türkçe ve rumca yayınlarını en azından  haberleri dinliyorum. Basın özetlerini de takip ediyorum. Kuzeye işkal demelerine ve sahte devlet ifadesini irdelemelerine rağmen böylesi önemli gelişme hakında fazla bir şey duymuyoruz. Halbuki en düşman olunan dönemde dahi bazı bilgileri bu kanalardan öğreniyorduk. Ayni şekilde hala bizim koltukçularımız hamasi sövmeler dışında pek demeçleri duyulmazken, onca Rum atıptutmalarına rağmen  nedense manastır konusuna pek deyinmemeleri de sürpriz değildir. Hele de ençok kötüledikelri, onları kulanıp tüm rum halkına indirgenen davranışlarına rağmen, Elam liderinin de sgandalda olmasını kulanmamaları herhalde işnirlikçi küfürbaz danışmanlarının aklına gelmemiş olacak.

Kısaca, Kıbrıs resmen bu haftayı çok yüklü geçirdi. Bu arada Kıbrıs cumhuriyeti tarihi acı güldüründeki roluyla da övünüyor. Gazze yerlebir edilip çocuklar dahi katledilirken, ateşkes dahi ilan edilmezken, normal şartlarda sınırlardan girme şansı olan gıda yardımı İsrail tarafından sokulmazken, Larnakadan Gazzeye yardım gönderme probagandasını yapmaktadır. Buda aslında Kıbrısın siyasal duruş olarak nerelere sokulduğunun kanıtıdır. Kötü olan onca yaşananın her iki tarafta gereken ilgiği dahi görmemesidir. Buda Kıbrısta siyasal kültürel yabancılaşmanın da derinleşmesini getiriyor. Olanı doğal kabullenme duygularını da yaygınlaştırmaktadır. Bana bu hafta özeti böylesi tarihi sonucu kafamda oluşturdu.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
296AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin