yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYakın tarihe doğru kısa yolculuk - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yakın tarihe doğru kısa yolculuk – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bundan tam 39 yıl öncesine gidiyorum. Yıl 1973 senesi olup ay 14 Kasımdı. İkindine gelirken, artık tüm vekiler birazda kuşkulu şekilde saraya doğru gitmeğe hazırlanıyorlardı. Bir tanesi hariçti. Çünkü, Denktaş birkaç gün önce tüm milet vekilerini 14 Kasım gecesi saraya yemeğe çağırıyordu. Pek alışılan bir şey değilmiş gibiydi. Fakat, herkes aslında tahininde net idi. Denktaş peşpeşe hazıladığı bağımsızlık ilanını ilan edeceğinden emin olan çoktu. Bu sonucu iyi okuyan muhalefet partileri “TKP ve CTP” hem bildiriler dağıtılar hem de Saray önünden kalkıp vekiler rozetlerini takarak yürüyüşlerini yaptılar. Amaç, ilan edilecek bağımsızlığın pek de dneildiği gibi olmadığını ve kendilerimnin karşı olduklarını duyurtma amaçlarıyla gerçekleştirdiler. Artık beklenen saat hyaklaşırken, acı şakalar da muhalif vekier tarafından kendi aralarında yapılmaya başlandı. Özellikle meslekleri olan milet vekileri “bizim işimiz var da siz ne yapacaksınız” acı dalga geçişler de oluyordu. Ama, yimne de imza atmayaccaklarını da belirtmeye çalışıyordu. Bu süreçte Ben bildiri dağıtırken Yaşar Ersoya “bunlar yine Rıskı olayında olduğu gibi, bağırıp da sonradan yine kabul etmesinler” diye sordum. Yaşar ise “onca tutumdan sonra imzalarlarsa, ikinci teslimiyet olacak” diye gülüştü.

Bu gelişmelerle 39 yıl öncesi 14 Kasım gününün gecesine geldik. Sarayda olanlar bir yana ertesi gün uyanırken bazı yerlerde marşlarla kulaklarımız dolmaya başlandı. Hemen öğrendik, oy birliği ile Denktaş tümvekilere yeni dönemi kabullendirdi. CTP konuyu kendi parti meclisine getirip iki oyn farkla evet derken, TKP meclisinin korkusuyla hayır çıkma olasılığı yüzünden oylamaya getirmedi. Böylelikle 81 RIskı teslimiyetinden sonra muhalefet ikinci siyasal darbeyi da alarak resmen kendine olan direnç güveni resmen yitiriyordu.****

Konu pek de yeni değildi. Seksen yılında hem de Denktaş Kipriyano mutabakatından sonra heryerde federasyon ve Maraşa sahiplerinin dönmesi beklentisi umudu vardı. Denktaş tam aksi “bağımsız devlet ilanını” gündeme soktu. Hala ayakta olan Halkder örgütleri ilk karşı çıkanlardandı. Olayın Türkiyeye bağlanma ve kukla olma süreci olduğunu K. Kıbrıs çapında bildirilerle yayınladı. Bu arada Türkiyede faaliyet gösteren Devrimci gurup da eylül ayının başında dar çaplı dağıtığı Ankaradaki bildirisiyle iki konuya önemli derecede yer veriyordu. Türkiyede gelmekte olan askeri darbe tehlikesi ve K. Kıbrısta girilen bağımsızlık ilanının ne demek olduğunu taraftarlarımdan Ankarada olanlara yayınlıyordu.

  1. Kıbrısta ilk önemli siyasal darbe 81 yılında Cumhurbaşkanlık seçiminde Ziya Rıskının elinden alınarak yaşandı. Önemli bir kesim Rıskının seçimi kazandığına inanılırken, itiraz edilecek yerler dahi buharlaşıp yok olduydu. Bu arada hem Rıskı olayında hem de KKTC ilanında ismet Kotağın muhalifleri iknada veya teslim olmada önemli rol aldığını da burada hakını verme adına belirtmek gerekir.

Nitekim, Rıskı olayı ve ardından TKP içi köstebek oyunlarıyla güvensizlikleri yayma sonrası Denktaş Türkiye ile anlaşarak bu hamleleri gerçekleştirdi. Çakışan önemli koşullar önemliydi: Türkiyede 6 Kasımda seçimler sonrası Özal kazandı. Arada geçiş boşluğu vardı. Denktaş ve Türkiyedeki çevreler tam da olayın uygun dönemi olduğuna inanılıyordu. Öyle de yaptılar. Daha Evren Cuntası görevi tam Özala devretmeden KKTC ilanı gerçekleştirdi. Birilerine de yuturuldu. Öyle yuturuldu ki “Türkiyedeki boşluğu iyi değerlendiren Denktaş, bağımsızlık ilan etti” denilip Türkiyeyi de konudan sıyırtma başarısı da ne yazık epey zaman zemin buldu. Oysa plan ortaktı. Hat da Denktaş yeni anayasa istiyordu. İki defa seçiliyordu. Yeniden seçilme ile kendi gerçek siyasi amacını birleştirip kendi yeniden başkan seçilme hakı ile Kıbrıs federal ayardan Türkiyeleşme sürecine bir daha yaklaşım yaptı.

Özetlediğim bu tarih yolculukta elnbet K. Kınbrısta en kritik andaki muhalefetin karşı çıkıp direnememesi ve kazandığı seçimi korumadan teslim etmesi sonucu, umutların da sıfırlanma derecesine gelmenin düşünce modunu hızlandırdı. Nitekim, 14 Kasımda karşı çıkanlar 16 Kasımda sanki anlaşmış gibi “madem çocuk doğdu, ozaman onu yaşatmalıyız” diyorlardı. Zamanla bazıları daha ileri gidip, “KKTC ği tanıtmalıyız noktasına geldi. Bir başka Türkiye de konuşur durum yaratıldı. Çoğu bu yolculuğu ya bilmiyor veya kendi günahları da olduğu için sildirtmeği yeyliyor. Tıpkı ayni dönemin anayasasına evet probagandası yapıp da şimdi eleştirenler gibi. Bunlar K. Kınrısta neden sorularına birçok yanıtı verecek önemli kavşak notlarıdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin