yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGerçekleri anlatma sıkıntısı - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gerçekleri anlatma sıkıntısı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son dönemde sık sık karşılaştığım acı gerçek, gerçeklerin ya kabullenmemesi veya önemsizleştirme davranışları olmaktadır. Kim ne derse desin, gerçeklerle dahi karşılaşmaktan kaçan ve bunu kültürel davranışa dek taşıyan kitleler, nekadar acı haşasa, utanmazıkla yaklaşılsa da bunlar devam etmekten başka çare brakmayan teslimieytle de tamamlanmaktadır. Öyle ki bazen en basit gerçeği dahi ya bilmeme veya birine öyle görünme adına ret eden n ice insanı, her tarafta gördüm. Sonra kimisi de der ki “anlatarak ikna edelim” vurgusu konulur. Ama zaten bazısı bilmeden bazısı da bilip de öyle görünmeme adına ilgili tavrı taşıyor. Ya “ne olacak” denilir veya tersinden sizi suçlar. Gerçekleri  bilmeyen ama yalanla gerçek söylediğini sesini yükselterek savunulur.

Öyle bir hale geldik ki sadece son günlerdeki ünüversite rezaletinden tutu  kaçak insan rengarenklikleri veya kara paradan yolsuzluğa durmadan konular etrafta saçılırken, üstelik konu olsun diye konuşturulurken, tam gerçekleri söyleyecekken, bununla yüzleşmeme adına da “hiçbir şey olmaz” ile başlayan teslimiyet şarkısını duyarız. Üstelik hele de eskiden laf olsa solcu olup da şimdi sistemle çıkarlaşanlar veya teslim olanlar sıkkılmadan solu suçlayarak da sizin gerçeklerinizi ötelemeye çalışır. Hemen, en doğal gerçek karşısında çaresiz kalınca da “sıkılmadan “ sizin gibi dar kafalı solcular” saldırısını yaparlar. Ama birileri hala diyor ki “gerçekleri anlatın”. Anlatmakla ömrüm geçti. Ama sonuçta en basit gerçeği dahi söylerken, karşılık veremeyen ve sistemi de savunamayan kesimelrin, hemen sola saldırı algısıyla kendilerini tatmin etiği de kaçınılmaz yüzümüze vuran tokat gibi sıkıntılı oluyor.

Tekrarda basit gerçeklerle hareket edelim: daha baştan ülkemizin sömürgesel gerçeği ve bunun üstüne konulan ilhaklaşma politikası artık kendi kültürünü de oluşturdu. Ona göre davranışları da yerleştirdi. Bundandır ki en ahlaksız davranışlar veya kara kirli ilişkiler gayet doğal arşılanmaktadır. Dikat etiniz  mi, so  onca faciya ve kirli ilişkiler havada uçuşurken, b azılarına soruşturma dai açılırken, tek sosyal mualefet tepki görülmedi. Kitleler lakırtı yaparken, gü nlük sohbetlerini yaparken, iş gerçekleri söylemeye gelince de hemen ya ilgisizlik sınırına veya karşıt hamasi algı suçlamasına geçerler. Çünkü bu kirli sömürgesel ilişkilerle yaşamları sürdü. Ona bağlı terfisini, teşvikini ve diplomasi da deyer buldu. Alışılan ve işleyen yapı kendilerine de olanaklar sağladı. Sadece sistemin kendilerine daha fazla pay verme istekleri oluyor.buda sistem için sıkıntı değildi. Sokakta değişim falan da yok. Hat da ortaya saçılan pisliklerden acaba korkuları da var. tanıdığının zarar göresi veya alacağı veya aldığı çıkarın kaybedilme duygusu oldukça etkili oluyor.

Sömürgeciliği kaulenilen koşullarda yaşıyoruz. Ona göre davranışlar ve deyerler oluşturuldu. Sistemin korunması istenir. Hele de sömürgesel Türkiye gerçeğine dokunmadan işlerin tıkırında gitmesi istenci yaygındır. Ama madurieytlerle kendilerine pay alma talebi de yandaşlanarak gerçekleşme hedefi de bitmez. Onun için onca ahlaksızlıklar gayet normal karşılanır. Rüşvet falan ise artık sorun değildir. Diploma falan da yeterki olsun havasında. Daha ünüversiteler yayılırken “ver paraı al diplomayı” tekerlemesi gayet karşılık buldu. Hele de sistemde torpili de olunca işler tıkırına gelir.ahlaksızlığın daniskası oldu. Zaten kumarhaneler, kerhaneler, kara para aklama gibi durumalr yetmezmiş gibi uyuşturucudan silaha her yasadışılık burada normal hale geldi. Sıkılmadan sağlıktan eğitime olan kamusal alanları artık sektör adıyla isimlendirdik.

Son dönemlerde durmadan sgandalar ortaya resmi eksende de kaçınılmaz olarak gündemleştirildi. Ama bu gündemleşmede hem de üst birokrat siyasetçiden Türliueye dek uzar. Uzayan yollar var da gariplik şimdiden konunun bir yerde durdurulma hamleleri başladı. Müsaadeli muhalif yıldızlar birden silikleşmeye başladı. Daha kötüsü ü üversite konusun da olduğu gibi YÖK resmen direk müdahil oldu. Tam da Türkiyede Dişçilik fakültelerine dahi imam dekan olduğu haberleri, Boğaziçi ünüversitesini sıfırlama hareketleri yoğunlaşırken. Dahası, Türkiyede dahi en üst bazı kesimelrin de diplomaları tartışma ekseninden hiç eksik olmadı.

Ama işin içine YÖK girince, Türkiye gerçeği ile müdahil olunca, siyasal alandan pek de tepki gelmedi. Teslimieytin eğitim yeni versyonuna gelindi. Ortaya serilen çirkef bir anda daha da teslimiyeti ateşledi. Halbuki bugün Gözde Bedeloğlunun Birgün hazetesinde dahi makalesi K. Kıbrıs ü üversite özetini anlatmaya yetiyor. Bugün değil daha  aştan nasıl yanlışla yapılamkp kültürleştirildiği de yeniden anlatmaya yetiyor. Fakat, baştan beri belirtim: Sıkıntı, gerçekleri anlatırken ilgili kirli yanlışlarla besletilen yapı kültürleştirdi. Bunları kabulenmeğe hala hazır değildir. Kısa yoldan sizi eski solcu ve dar kafalı suçuyla kendini akladığı ahlaki duruşa geçilir.

İlgili durumun devam edeceği kesin. Bir farkla, yetkiler daha da Türkiyeleşecek. Zaten  ifusal olarak da defakto çoktan hazırlandı. Ama gerçekler yaşamda devam ediyor. Yaşamı yaşayan insanlar ise bunu ret ederek, sunulan kirli durumla yaşama kültürüne çoktan ulaştı. Bilmem dikatinizi çektimi; bazı gerçekler ortaya serilirken, onların söylenmemesi için yasalar yapıldı. Devlet sırı veya sermayeyi koruma adına yasaklatıldı. Bu yüzden bankalar veya makamcılar konusundaki kimi gerçekler yaysak ve sorgulamaya durduruluyor. Ahali ise çoğu bilip hat da kendi çıkarı için  kulandığı durumları ortaya resmileşerek sunulunca da lakırtı dedikodusuyla sohbetlerine katarak hayata devam ediyor.

Dün yaptığı kirli yanlışlarla Omorfoda taktir gören Kemal Dürüs ise nerede ise heykeli yapılacak dereceye geldi. Omorfo hizmeti alkışlanıyordu. Yanlışlara karşın “ama Omorfo için iyi işler yaptı” deniliyordu. Ayni gerçeklerin bir kısmı resi alana gelince de oa demedikelrini brakmıorlar. Sömürgesel kültürün ta kendisidir.

Kısaca, sıkıntı şu: bir sömürgesel kültürle yaşamayı çoktan alıştık. Bakmayın şikayetnamelere. Sunulan öneri de aynen sistemin kendisi için oluyor. Sıkıntı da burda başlar. Son günlerin izlenimlerim bunlar. Üstelik en basit gerçek karşısında “yok mveya bizi ilgilendirmezla” başlayan karşıtlıklar da oluhor. Kötü olan buna karşı çıakr gibi yapanlar ayni zamanda sistemi de savunur. Bildiği halde sırf konuşmama adına başka yalanla gerçek diye karşılık vermesidir. Böyle kısgaçta ise sistemin değişmesi değil daha kolay Türkiyeleşip ihaklaşma destekli kültürlenmenin kökleşmesidir. Bu yüzden gerçeklrle birlikte örgütsel güç haline gelmedikçe, bu yalan yanlış veya kirli çirkefte debelenmeye devam edilecek. Maduriyet bahanesiyel kapuşaricilik de sistemin ağlama duvarı halinde devam edecektir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin