yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİki yargı kararının ele verdikleri - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İki yargı kararının ele verdikleri – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tekrar edeceğim acı gerçek vardır: Türkiyede olan önemli gelişmeler, bize de dokunsa da hala önemsenmeğe devam edilmektedir. Geçen yazılarımda da yazdığım gibi “türkiyeye sokulmayan bilinen 12 kişi ve Şener Levente verilen ceza” istemsek de Türkiyedeki gelişmeleri mutlaka izlemek gerektiğini dayatmaktadır. İzlemediğimiz zaman, oluşan siyasal gerçeklik nedeniyle, kaçınamayacağımız sonuçlar yine bizi gelip bulur. Bilmediğimiz için de anlayamaz veya sesizce geçiştirme bahanesine sığınırız. Halbuki son gelişmelerin dalgaları burayı da vuruyor. Alınan bazın kararlar da direk bizimle de içeriği var. Hafta içindeki iki önemli dava, nedenli durumun cidi olduğunu hatırlatmaya yetiyor. Ne yazık Türkiyede birisi konuşulurken ötekisi arada kaynadı. Kıbrısta ise hiçbiri dikate alınmadı. Kendine batan iğneği dahi hisetmeyen K. Kıbrıslı, bunlarla mı ilgilenecek!

Hafta içinde Türkiyedeki iki mahkeme kararı basit sorunun devamı gibi oldu. Türkiyedeki gelişmelerin bugünü ve nasıl bir yarının yasal mesajıydı. Madımak otel yangını, ölen 35 kişi yani yakılan bu insanların davası zaman aşamıyla düşürüldü. Sanki bekleneniymiş gibi de kısa zaman önce, Sivas Madımak katliyamı iki sanık da Erdoğan tarafından afedilip serbes brakılması da resmin başlangıç gücünü de renkle ifade etmekteydi. Halbuki biraz hukuk bilenler “insanlık suçlarının, zam aşımına uğrayamayacağı” kuralı vardı. Ötel yakıp içinde 35 aydın sanatçığı katletmek demek ki alınan yargı kararıyla insanlık suçu deyilmiş!

İster istemez, bu karar muhalif ve insancıl çevrelerce tepkiyle karşılandı. Ama işleyen süreç nedeniyle de sürpriz karşılanmadı. Yine de böyle bir karar beklenirken, binlerce insanın mahkeme önünde toplanmalaları da muhalif tepkinin eksiklik ilk önemli durumunu yansıtmaktadır. Sivas Madımak katliyamının nasıl olduğunu, devletin seyircilikle tavırsızlıkları zaten olayın olduğu gündem beri hep kuşkularla dolu zaman içinde akıp gidiyordu. Sona gelirken de o övülen devlet hukukunun devleti kurtarma adına bahaneyi de buldu. “Zaman aşımı”!

Basit sloganda herşey açık: Mamak yakanları, şimdi iktidarda…

Öteki yargı kararı nedense fazla ses getirmedi. Halbuki K. Kıbrıs duyarlı kesimlerin de konuya ilgi göstermeleri gerekiyordu. Bu defa zaman aşımı deyil de beraat kararı alınıyordu. Kimler mi: Mehmet Ağır, Korkut Eken, iprahım çifçii… Bu isimelr yeter ve artar. Yine doksanlar dönemi cinayetler konusunda oluyor. Yargıtay dahil alınan kararı geri göndermesine rağmen, suçsuzlukları gariplikler dolu ufak ifadelerle alındı.

Konu olan bazı cinayetler adeta K. Kıbrısı da hatırlatıyor: Ömer Topal cinayeti. Hani adamıza önemli ilk kumarhaneği kuran ve sonra öldürülen kişi de davanın cinayet dosyasında. Yine Adalı cinayetindeki rolü artık iyice belirginleşen ve son Peker açıklamalarıyla da tekrarlanan Korkut Eken… Ama, bizim burada hiç haber dahi yapılmadı. Türkiyede de fazla önem derecesine getirilmedi. Oysa, davanın Doksanlar önemli siyasal cinayetlerindeki devlet roluyla da kesişen önemli bilgiler vardı. Bu şahıslar da aklandı…

Yukarda Kısaca size Türkiyenin iki önemli davasının sonuçlarını özetledim. Her iki davanın ortak noktası Doksanlar dönemiyle alakalı siyasal hamlelerdir. Bu hamlelerdeki sözkonusu olan kişiler zaman içinde üst birokrat ve makamlara gelirken, her mafya ilişkisinde de yeniden isimleri geçiyor. Tabi siyasal bugünün dünkü süreciyle de bağlantı kurmamızı da dayatıyor. aAncak, neden böyle karar sorunu diyenler veya devlet hukuku ile yargının kutsalığı imgesine sarılanlar, bu davaları doğru okumaları l gerekir. Madımak öteli yakıldı nedeni malum. Yanarak ölen sanatçı aydınlardı. Öteki “Susurluk davası da olarak anlaşılan” yargılamada ise tüm devlet eksenli sanıkları berat etirdiler. Yani şu veya bu şekilde akladılar. Şimdi yeniden doksanlara dönüp olanlara bakınca, bu kulanılan yöntemle gününüze gelişi birlikte toparlarsa, günümüz politik koşulları da daha iyi anlaşılır. Aynen K. Kıbrıs için de gerekli. Kumarhaneler girişiyle oluşan mafya devlet tipi davranışlar ve Adalı cinayeti…

Kısaca, hafta içi iki yargı kararı, sanırım en basitiyle yargı herşeydir ve tarihin da tanığıdır gerçeğini yeniden düşünmemizi dayatmaktadır. Bu yargıyla yaklaşırken, doksanlar cinayetleri yaşanmayıp, Madımak yakışı da insanlık suçu değildir sonucuna ulaşmamız gerekir. O zaman…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin