yaklaşımlarBurak Kurtcebe6-7 Eylül Olayları: Devlet bıraktığı yerden - Burak Kurtcebe
yazarın tüm yazıları:

6-7 Eylül Olayları: Devlet bıraktığı yerden – Burak Kurtcebe

Yeniçağ podcastını dinleyin

1934’teki Trakya olayları ve 1942’deki Varlık Vergisi kanunuyla birlikte okursak, 6-7 Eylül olaylarını tarihte bir yere oturtur, olayın gerçek sebebini ve nasıl bir sürecin sonucundan oluştuğunu anlayabiliriz…

Osmanlı Devleti’nin bir “tarım” devleti olduğunu bilmeyen yok. Bu yapıda en önemli şey toprak olduğundan, Osmanlı idarecilerinin genel tavrı ticaret gibi “gereksiz” işleri Müslüman olmayanların yapması yönündeydi. Bunun sonucunda da sermaye yabancı nüfusun elinde toplanmış, Türk asker-sivil bürokrasisi de ulus devleti sınırları içerisindeki Müslüman olmayanların sermayesini Türk burjuvalarına aktarmak istemekteydiler.

6-7 Eylül Olayları’nın bir benzeri de 1934’te Trakya bölgesinde gerçekleşmiş, o bölgede yaşayan Yahudilere karşı saldırılar,ırza geçmeler vs olmuş, olayların sonunda da 13 ile 15000 arası Yahudi bölgeden göç etmiştir…

Türkiye’deki azınlıklara yapılanlar bununla da sınırlı değildir. 1942’de savaş koşulları gerekçe gösterilerek çıkarılan Varlık Vergisi’nin amacı ise farklıdır. CHP’nin basına kapalı olarak gerçekleştirdiği bir grup toplantısında başbakan Şükrü Saraçoğlu şöyle konuşur:

“Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz.” (1)

“Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde, ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında bu kanun, bütün şiddetiyle uygulanacaktır.” (2)

Varlık Vergisi’nden sonra toplam 314.900.000 TL vergi tahsil edildi. Bu sayının %70′i İstanbul’da toplandı. Toplam tahsilat, 394 milyon TL olan 1942 devlet bütçesinin %80′ini buluyordu.(3)

(hatırlatmakta fayda var; 1935 sayımında Türkiye nüfusuna oranı %1,98 olan Müslüman olmayan azınlıklar, vergiden sonra başlayan göç nedeniyle 1945′te %1,56′ya ve 1955′te %1,08′e düştü. )(4)

İstanbul Ekspres’in “Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı” şeklinde verilen haber üzerine başlayan olaylarda Kıbrıs Türktür Cemiyeti, DP ve Özel Harp Dairesi’nin etkili olup kışkırttığı kalabalık tarihte eşine az rastlanır bir yağma ve yıkım gerçekleştirmişlerdir.

Dükkanlar, kiliseler, mezarlıklar, evler yağmalandı. Eşyalar dışarıya çıkarılıp yakıldı. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğradı.(5)

Olayların esas hedefi sadece Rumların olmadığı, bu olayların yanında Ermeni, Yahudi hatta Beyaz Rusyalıların da saldırıya uğramasından ve az önce anlattığımız devlet politikasından anlaşılabilir.

Peki 6-7 Eylül’le devlet hesaplaşıp politikasını değiştirdi mi ? Buna verilecek cevap tabi ki hayır olacaktır. Kürtlere ve Alevilere yönelik linç girişimleri, Hrant Dink cinayeti, katliamların altından hep devlet çıkmakta ve olayın azmettiricileri, suçluları devletin çeşitli kademelerinde görev almaktalar…

Bilinmesi gerekenler:

* 6-7 Eylül Olaylarında etkin olan Özel Harp Dairesi bu dönemde ABD yardım kuruluşu ve CIA ile ayni binadaydı. Maaşları ABD tarafından ödeniyordu.

*6-7 Eylül eylemi liderlerinden biri Kıbrıs Türktür Cemiyeti’ydi ve fahri başkanları Adnan Menderes’ti

*Rum halkına karşı legal provokasyonu devlet destekli bir dernek olan “Kıbrıs Türktür Cemiyeti” yürütmekteydi. Dernek yargılamalara konu olmuş, zaten paravan olarak kullanıldığı için “feda” edilmiştir. Devlet, Kıbrıs bunalımı karşısında Türkiye’deki Rum nüfusu “rehine” olarak kullanacağının işaretini vermiş; dahası Kıbrıs’ı kaybetme olasılığına karşı içerdeki rum ticaret ve kültürünü tasfiye ederek etnik homojenleşme yolunda keskin bir adım daha atmıştır. (6)

*Selanik’teki eve bomba atma olayında Oktay Engin serbest bırakıldıktan sonra önce emniyet müdürü, sonra vali yapılmıştır.

*MGK genel sekreterliği de yapan Sabri Yirmibeşoğlu’nun bir röportajından aktarırsak:

“Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’deki Kıbrıs harekâtı. eğer Özel Harp Dairesi olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi?

“Harekât başlamadan önce özel harp dairesi devredeydi. Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi, ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al.

-Pardon paşam anlamadım. 6-7 Eylül olayları mı?

-Tabii. 6-7 eylül de, bir Özel Harp işiydi, ve muhteşem bir örgütlenmeydi. amaca da ulaştı… Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi? (7)”

*Menderes olayı bir komünist kışkırtması olduğunu söyleyip aralarında Aziz Nesin ve Kemal Tahir’in de olduğu birçok suçsuz insanı tutuklattı. Hepsi beraat etti.

Kaynakça

(1) Siyasi Anılar 1939-1954, Faik Ahmet Barutçu, Milliyet Yayınları, s.263, (Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları, Ayhan Aktar, İletişim Yayınları).

(2) Aşkale Yolcuları Varlık Vergisi ve Çalışma Kampları, Rıdvan Akar, Mephisto Yayınları, 2006, (21 Ocak 1943 tarihli Cumhuriyet gazetesinden alıntı).

(3) ve (4) Varlık Vergisi nedir?

(5) ’6-7 Eylül Olayları (1)’ 6 Eylül 2005 tarihli Radikal gazetesi

(6) Lİberteryen.org 6-7 Eylül Olayları

(7) Liberteryen.org 6-7 Eylül Olayları

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin