yazılariktibas'Sen, ben, değirmenlere karşı, bile bile birer yitik savaşçı…' - Ceren Sözeri
diğer yazılar:

‘Sen, ben, değirmenlere karşı, bile bile birer yitik savaşçı…’ – Ceren Sözeri

Yeniçağ podcastını dinleyin

Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

Disney+ tanıtım görseli

Disney+ tanıtım görseli

Bazılarının kafasında şöyle senaryolar dolaşıyor: Dünyanın ikinci büyük medya şirketi (pazar değeri yaklaşık 160 milyar dolar) Disney’in yönetim kurulu toplanıyor. Satışlar, alımlar vs. konuşulduktan sonra “Yalnız” diyor CEO “Bir konu daha var. Türkiye için çekilmiş Atatürk’ü konu alan bir filme Ermenilerden büyük tepki var”. Toplantı dağılacakken herkes ciddiyetle tekrar yerine oturuyor. Konu önemli. “Türkiye güçlenen bir ülke, global siyasette ve pazarda bizi zora sokabilir, önlem almalıyız” diyor global pazar sorumlusu. Diğerleri başıyla onaylıyor. “Bu filmi yayınlamayarak para kaybedeceğiz ama ABD’nin ulusal çıkarları bunu gerektiriyor.” Oylama yapılıyor, çok stresli dakikaların ardından filmin yayınlanmaması kararı alınıyor. Bu krizin en hafif şekilde atlatılması için kurumsal iletişim departmanında özel bir ekip kurulması kararı alınıyor. Yönetim kurulu terli gömlekleriyle toplantıyı terk ediyor…

İki yönetim kurulu üyesini bir barda konuşturmak da vardı ama burada keseyim, gerçekte bu tür toplantılarda nelerin nasıl konuşulduğuna dair fikir edinmeniz için size yine başka bir kurmaca, Succession dizisini önereyim. Medya okuryazarlığının önemli ayaklarından biri medyanın ekonomi politiğini kavramak, eğer medya sahiplerinin hangi saiklerle hareket ettiğini bilmiyorsanız böyle saçma senaryolara inanma olasılığınız artıyor. Çünkü gerçekte medya sahipleri, ki global düzeyde bunların hesap vermeleri gereken çok sayıda hissedarları var, yalnızca ve yalnızca nereden, nasıl kâr edeceklerine bakıyorlar. Ve kârlarının devam etmesi için de burada olduğu gibi her yerde siyasetçilerle, iktidarla kirli ilişkiler içine giriyorlar.

Şimdi gerçeğe dönelim. Forbes dergisine göre Walt Disney Company geçen yıl yaşadığı türbülansa rağmen dünyanın en büyük ikinci medya şirketi olmayı sürdürüyor. Tüm sektörleri kapsayan sıralamada ise 87’nci. Şirket 2021’de yüzde 14, 2022’de ise yaklaşık yüzde 44 zarar etmiş. Gerçek hikâye burada başlıyor. Bu zararın faturası Bob Chapek’e kesildi ve krizi yönetmek için eski CEO Bob Iger Kasım ayında yeniden göreve geldi. Iger, yıllık 5,5 milyar dolarlık harcama ve 7.000 kişilik istihdam kesintisi planladığını açıkladı. Kısacası Iger, spor içerikleri hariç her şeyde kısıtlamaya gitti, buna yerel içerikler de dahil. Bu karar buralarda da epey haber oldu fakat medyamız nedense olaylar arasında bağ kurmakta pek mahir değil ya da işine gelmiyor. İktidar medyası, Şenay Aydemir’in çok isabetli benzetmesiyle buradan bir “Yenikapı Ruhu” çıkartmayı deniyor. Bu arada ezelden beri sinir oldukları Fox TV’ye vurmayı da ihmal etmiyor. Oysa Fox TV’nin Disney’e 2017’de geçti. Disney Plus platformu Türkiye’de 2022 yazında yayına başladı, hem de çok agresif bir kampanyayla. Hatırlarsanız geçen sene neredeyse tüm billborad’lar Disney Plus reklamlarıyla, iktidar medyası da dahil haber siteleri Disney Plus’ın ‘para verdiği’ haber içerikleriyle (infotainment) doluydu. Bir editör arkadaşımı bu haberlerin para karşılığı olduğunu belirtmeleri gerektiği konusunda uyardığımı hatırlıyorum.

JustWatch.com’a göre Türkiye’de Disney Plus’ın pazar payı, onca reklam ve promosyona rağmen 2022’de yüzde yediymiş, 2023’ün ilk yarısında ancak yüzde dokuza yükselmiş. İlk sırada yüzde 38’le BluTV, ikinci sırada yüzde 27’yle Netflix var. İlk sıranın ‘yerli ve milli’ bir platformda olmasına hemen sevinmeyin. BluTV 2021’de Discovery Inc.’den ciddi bir yatırım aldı. Özetle, Türkiye’nin düşmanlaştırdığı topluluklar bu karara sevinmiş olsa bile, esas neden siyaset değil para. İlk kez yaşanmıyor, bu da sonuncusu değil. Buradan mesela Demirören medyası nemalanmaya çalışıyor. Geçen hafta yayınladıkları Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi eleme turu maçını yayınlayan D-Smart kanalının spikeri, ara ara “Geldikleri gibi giderler” diye slogan atıyormuş. Hafta boyunca bu sakızı çiğnemeyi sürdürdüler, tamam bazı aboneler kızdıkları için Disney aboneliklerini sonlandırabilirler, bu gayet normal, fakat D-Smart’a niye geçsinler? Demirören Holding, futbol yayın ihalesi defaatle Katar’lı Bein grubuna verilirken de aynı milliyetçi hezeyana kapılmaya cüret edebiliyor muydu?

İşin bir de siyaset destekli düzenleyici kurum ayağı var. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “… kuruluşun savunmasının alınmasına ve inceleme başlatılmasına karar verilmiştir” diye tweet attı. Yetmedi TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, BTK’yı göreve çağırıp Disney’e yaptırım uygulanması çağrısı yaptı. Yayman, “Disney Plus’ın Türkiye yetkililerini çağıracağız gerekçelerini öğreneceğiz” de demiş. Zahmet etmesinler ben açıklayayım, yüzde 44 zarar demek 123 milyar dolar demek. Türkiye’nin 2022 yılı sonunda GSYH’si 905,5 milyar dolar. Disney Plus aboneliğinin 65’lira, simidin 10 lira olduğu ülkede kimden neyin hesabını soracaksınız? Senin, benim bildiğimizi çakal Iger bilmiyor mu?

Bu arada, film yayınlansa, geçmiş örneklerinde olduğu gibi, “Vayy siz Atatürk’ü böyle mi gösteriyorsunuz!” kıyameti kopacaktı. Her zaman olduğu gibi iktidar hamasete, muhalifi de çeperine yaslanıp, “milli değerler” üzerinden sansürü meşrulaştıran cehennemin taşlarını döşüyorlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 yılı öngörülen bütçesi 16,5 milyon TL; İletişim Başkanlığı’na 1,6 milyar TL ayrılmış. Film çok iyiyse satın alır uluslararası alanda gösterime sokarsınız; değilse daha iyisi için bütçe ayırırsınız. Disney, filmi Fox TV’de yayınlayacağını açıklamış. Kriz iletişiminde mutlu son! Lakin dert o değil. Aç tavuk kendisini emperyalizmin ambarında görür, hatta bugünkü koşullarda gördürürmüş.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin