yaklaşımlarNidai MesutoğluKur’an kursları bir projenin parçasıdır – Nidai Mesutoğlu
yazarın tüm yazıları:

Kur’an kursları bir projenin parçasıdır – Nidai Mesutoğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye’deki Erdoğan rejiminin koruma ve kollaması altındaki Diyanet – Sen Başkanı Ali Yıldız’ın adı bugüne kadar duyulmamıştı. Niye duyulsun ki? Geçtiğimiz günlerde açtı ağzını ve içinde ne varsa döktü: “KKTC’deki laiklik zulmü artık bitmelidir” dedi. Onu dikkate alıp cevap vermek gerekmez ama bu söz aslında Türkiye’deki Erdoğan rejiminin isteğini de yansıtır. Bu nedenle dikkate alınmalıdır.

Yeni Osmanlıcılık rüyası gören Erdoğan rejimi Kıbrıslı Türklerin dini inançlarını ve ibadetlerini eksik bulmaktadır. Bu nedenle başlattığı proje ile Sunni İslami kökleştirmek için ne gerekirse yapmaktadır.

Her köye minareli cami yaptırdı ve imam görevlendirdi. Kıbrıslı Türklerin yaşadığı köylerde amacına pek ulaşamadı. Kıbrıslı Türkler eskiden olduğu gibi camilere ya bayram namazı için ya da cenazeler için gitmeye devam etmektedirler. Kıbrıslı Türkler camiye de gider meyhaneye de. Ezan okuyan müezzin veya imam birkaç bodiri içince gazel da okur. Bu hiçbir zaman yadırganmaz.

Türkiye’den taşınan nüfus ile burada hedeflediği kolonileştirme ile birlikte “maneviyat” dedikleri Sunni İslam’ı kökleştirmek ve nüfusun büyük kesimini kula kulluk etmeleri için dini inançlarla yönlendirmektir.

Yakın geçmişte camilerde ve tarikat evlerinde yapılan kuran kursları için toplumda oluşan tepkileri azaltmak için eski başbakanı ve CTP genel başkanı Ferdi sabit Soyer:” Ha Kur’an kursu ha tenis kursu” demişti. Bu şekilde Kur’an kurslarının masumiyetini anlatmak istemiş aslında insanları aptal yerine koymaya kalkışmıştı. Yine yakın geçmişte Hala Sultan İmam Hatip Lisesi CTP başkanı ve Başbakan Yorgancıoğlu zamanında dualarla açılmıştı. Bu olanlarda payları inkâr edilemez elbette

Diyanet – Sen başkanının açıklamaları ile ilgili Bugünkü CTP yönetiminden tepki görmedik. CTP içinde var olduğunu bildiğim bazı cesur yürekleri tenzih ederim.

Yine yakın geçmişte bu kursların yasalara uygun olmadığı konusunda Yüksek Mahkemenin verdiği kararı Erdoğan beğenmemiş ve adeta Yüksek Mahkeme başkanını hedefe koymuştu.

Erdoğan, Türkiye’yi bir şirket gibi yönetirken Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturduğu icazetli işbirlikçi yönetimle bir ilçe gibi yönetmektedir.

Erdoğan’ın Kıbrıs projesini şu anda elçi olarak 180 derece dönme yeteneği olan Metin Feyzioğlu’nu atamıştır. Feyzioğlu’nun davranış ve demeçleri bağımsız bir devlette olması gereken elçilik misyonunun dışındadır. Her konuda talimat vermeye kendini yetkili görmektedir.

Şimdi de Yüksek Mahkeme’nin Kur’a kursu kararının etrafından dolanarak kılıf uydurmayı başarmıştır. Eğitim Bakanlığı’nın onayı ile camilerde Kur’an Kursu açılmasının önü açılmıştır.

Eğitim Bakanlığı’nın izin yazısındaki imzanın sahibi Müsteşar Aytunç Şirket’e aittir. Müsteşarlık bir siyasi mevki olduğuna göre bu kararı veren aslında UBP hükümetindeki Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu baş sorumludur. Modern eğitimde hedef soran sorgulayan bireyler yetiştirmektir. Oysa Din eğitiminde mutlak inanç ve sorgulamadan inama esastır. Şimdi Nazım Çavuşoğlu varsa torununu hangi hedefe hazırlamak ister merak ederim. Bilim ve din hiçbir surette uzlaşmaz. Bunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Evrimi reddederek yaratılış inancı ile öğrenci yetiştirmek mi istiyor?

Laikliği zulüm gören bu zihniyet Suriye’de terör örgütü IŞID’in yaptıklarını, Afganistan’daki Taliban’ın yaptıklarını, Türkiye’de domuz bağı ile işkence ederek birçok insanı öldüren Terör örgütü Hizbullah’ı zulüm yapmakla suçlayamamaktadırlar. Bu örgütlerin AKP ile gönül bağı olduğunu bilmeyen de yoktur.

Laikliği, hayalini kurdukları şeriat düzeni için engel olarak gören bu zihniyet her zaman hedef almıştır.

Demokrasinin ve egemenliğin temeli olan laiklik aslında çağdaşlaşmanın, medeniyetin ve refahın da sebebidir. Özgürlüğün olmadığı, egemenliğin Allaha ait olduğunu ve yöneticilerin Allah adına yönetmekte olduğu yalanı ile insanları biat ettiren zihniyet kula kulluk düzenidir.

Başta Kuzey Afrika’daki Müslüman ülkeler olmak üzere İslam inancı ekseninde yönetilmeye çalışılan ülkelerde göçler ne yazık ki laikliğin olduğu Avrupa ülkeleridir. Bu da laiklik ve din anlayışının insanları nereye götürdüğünün en açık örneğidir.

Ortaçağ Avrupası’ndaki ruhban sınıfının etkisindeki kralların yönetimi yüzyıllar önce yıkılmış ve yerine laik devlet yönetimi getirilmiştir. Türkiye’de laikliği ortadan kaldırmayı hedef alan Erdoğan yönetimi bu düşünce ile AB üyesi değil olsa olsa kıytırık bir Ortadoğu İslam ülkesi yaratır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin