yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKıbrıs paradokslarıyla yirmi Temmuz - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kıbrıs paradokslarıyla yirmi Temmuz – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Peşinen yazacam: bundan kırk dokuz yıl önce, Türkiye adaya adım atarken, kimse Türkiye’nin yeniden çıkacağına inanmıyordu. Artık Kıbrısı Türkiyeleşme ile birlikte fiylen ikiye ayrılacağı inancı kadar, bunun süreceğini de anlıyordu. Yeniden adanın birleşeceği veya tekrardan Kıbrıs cumhuriyeti bütünseliğine döneceği beklentisi pek yoktu. Zaten oluşturulan koşullar ve eskiden beri kafalara kazılan “Türkiye gelip adayı ikiğe ayıracak taksim” planı gerçekleşiyordu. Gerçi, ekranlar Ecevitin de sesiyle “barış ve garantörlük” kelimeleriyle probagandalıştırılıyordu. Ancak, bunun sonucunun böyle olmayacağı ve Türkiyenin adadan çıkmacağı inancı çok eskiden daha konu başlamadan kafalarda kazıldı. Nitekim öyle de oldu.

Zaten ilk işaretleri müdahale sonrası netleşti. Hernekadar süreç içinde dahi belirlenen yerlerin ötesine gidilmesiyle fırsatçılık da kulanıldı. Bu arada önemli ikilemi kimse fazla ele almıyor: doğrudur, Ecevit garantörlük hakları ifadeli olayı açıklıyordu. Dünya da bunu kabulendi. Fakat, ayni günün Yirmi Temuz öğreden sonra toplanan TBMM başka kararlarla uğraşıyordu. Bizim elçinin dedesi Turan Fevzioğlu ki Kıbrıs konusunda önemli görevdeydi.. Önemli konuşma yaptı. Fırsatı vurgulayıp bunun deyerlendirileceğini belirti. Savaş ilanı edildi. Nitekim, bu kararın ışığında savaş anındaki sonlanmalar garantörlük ve yeniden tesis deyil ateşkesler yapıldı. B.M. kararlarıyla da bunlar ilan edildi.

Şimdi devamına gelelim: Ecevitin de önemli ilişkide olduğu ABD dışişleri bakanı Kisincır Ecevite eylül ayında şu öneriği yapar: Makariyos adaya dönmeden bir miktar asker çek, toprak da verelim ki hemen fedarasyonla istersen tekrar edeyim “istersen” uygulayalım dedi. Ecevit ise girilen kahramanlık mitini kulanma adına, seçimler sonrasına erteledi. Kisincir ise ertelediği ve ingiltereğe rağmen adaya dönmesini brakmadığı Makariyosu bu girişim sonuçsuzluğu sonrası izin verdi. Ecevit ise kendini akılı sanarken, Demirel bu oyuna gelmeğip Türkiyenin malum birinci MC hükümetini kurdu..**

Başka bir gelişme de Ağustos Viyana anlaşmalarıydı. Nifusn mübadelesinden tutun birçok karar alındı. Nifus deyiştirme uygulandı. Fakat, örneğin Karpazda rumların olması ve buranın en azından kantonal veya benzer durumda brakılması da vardı. Bu altüst edildi. Erenköyden Türkiyedeki başta Karadenizliler taşınarak bu anlaşmada kalması kabullenen rumların evlerine yerleştirilip Karpazın bu anlaşma konumu da yerlebir edildi..

Peşine belirtiğim gibi, Türkiyenin adaya çıkmasıyla tekrardan Kıbrıs cumhuriyetine dönüş olmayacağı ve kulanılan garantörlük görevleri deyil yeni ostratejinin devamı yürürlüğe kondu. Yapılan anlaşmalarda zaten Federal kelimesi kondu. Nitekim, 79 Denktaş Kipriyano ilkesel anlaşma da bunlardan biriydi. O dönemlerde Türkiyede Devrimci Gurup ve Kıbrısta Halkderler olayı teşir etiler. Hem Türkiye hem de Kuzey KIbrısta başarılı probaganda yaptılar. Temel slogan “Denktaş Kipriyano Kıbrıs sorununu çözemez”.. Bu liderlerin sorunun yaratıcı kişiler olduğunu ve kandırmaca olduğunu örneklerle teşir edildi. Kıbrısta net şekilde resmi idolojiler dışında yapılan Kıbrıs sorunuyla alakalı önemli siyasal çalışmaydı. Türkiyede dahi karşılık buldu. Nitekim liderler zirveleri ve anlaşmalar olurken, Denktaşın bağımsızlık ilan politikası da yükseltilmeğe başlandı. Tüm yapılan anlaşmalarda konulan örneğin Maraşın B.M. kontrolunda açılması ise hiçbir zaman uygulanmadı*****

Bu süreç ikili devam edip günümüze geldi. Hep görüşmeler ve parametreler denildi. Fakat, gidilen yapılanış K. Kıbrısta Türkiyenin her yönüyle kalıcılaşması. Kalıcılaşma olurken de her kurmı yıkarak yeniden ilhaklaşma yönünde ilerledi. Doğrusu dünya da karşı çıkmadı. Sadece papağan gibi tekrarlar yapıldı. Türkiyenin çekilmesi veya yapısal dyeişimlere engel olma denilen nesne oluşturulmadı. Böylelikle giderek başlangıçtaki garantörlük falan deyil de her görüşme başlangıcında yeni ilhaklaşma adımlarının yasalaştırılması öne çıktı. Bunların üzerinden süreç işletmeğe hız verildi..

Kısaca, Kıbrıs önemli dünya siyasal labratuvarlarından biridir. Paradoksal iki yüzlü siyasetin her türlü garnatürü mevcut. B.M. kararları ve tersinden işletme, kurgulanan siyasalık ile anlaşmaların tamamen zıt oluşu ve olaylar karşısındaki tutumlar hepsi birer deney uygulanış gibidir. Türkiye kırkdokuz yıl önce adaya çıktı. Ozamandan Türkiyenin adadan çıkıp da geri gideceği veya Kıbrıs Cumhuriyeti olayın geri döneceğine önemli kesim inanmadı. Resmi siyaset de tam aksini uygulayıp elilerin taksim tezinin fiylen gerçekleşmesini sağladı. Tabi şu anda K. Suriye deneyiminin de K. Kıbrıs birikimli olduğunu da artık aklın bir yerine kolyalım. Afrin ve idlipten gelen uygulamalar, bizim yetmişler döneminden farkları fazla deyildir. Paradoksal deney sonucu ne olur belli deyil. Fakat, net olan sistem memnun. Memnunluğun da ötesinde kulanımı da gayet mükemmel yapıyor. İnanmayanlar etrafına baksın.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin