yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKendi deneyimleri kendi özleriyle deyerlendirme zorunluluğu - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kendi deneyimleri kendi özleriyle deyerlendirme zorunluluğu – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sık sık yapılan özdeşleşmedir: yaşananı alıp aynen uygulayarak, hat da yapılan yanlışı örtme adına başka deneyimi tekleştirerek örnek gösterme tutumu yaygındır. Seçimler dönemindeki yapılan itifaklar, koşulları gözetmeksizin aynen tekrarlanıp, oluşan başarı veya başarısızlıkla algılatıp piyasaya savuranlar çok oluyor. Özelikle yayılan otoriterlik ve devlet biçimi olarak faşizme evrilme dönemlerindeki oluşturulan itifaklar, özlerine, nedenlerine ve katılım şekline bakılmaksızın, kendi işlerine gelen örneği de katarak probagandalaştırılır. Son dönemdeki Türkiye seçim sürecinde resmen bu durumu yaşadık. Yeri geldiğinde alakası olmasa da koşullar hiçbir benzerlliği dahi yokken, yine de itifak denilip önünüze bir de örnek koyunca, algısal olarak tutacağı inancıyla da kamuoyu araştırmaları da damıtalarak, durum sağlama alınmış gibi oluyordu.

Son Türkiyede devlet eksenli yapılan itifaklar da bu cendereden geçiyor. Başka itifaklar örnek gösterilirken, önemli bir nokta da hep dıştalatıldı. Hem de bilinçli şekilde. Oluşan tepki ve siyasal gidişatın gerçeği korkusu üstüne konulan itifak, nedense ta başta ret etiği muhalefetin ta kendisi oldu. Şimdi, seçimin ilk bölümü sonlandı. Parlemento ise net. Öyle net ki herkesin birleştiği nokta, Türkiyenin en gerici parlamentonun oluştuğudur. Ayrıca, bir bölüm gerici ve ırkçı parlementeri de muhalefet çizgisi simgesiyle ve ne acıdır sol oylarla da seçilmesidir. Yine de beklenen gerçek uzakta duruyor.

Elbet ikinci tur seçimi de olunca, yazma çizmeler artı. Hem olan gerçekler hem de umut ponpalama esrumanları bir karmaşada gidiyor. Seçime günler kala hala hareket net deyildir. Acı olan gerici ve bir zamanlar faşistlik gerçeği ötelenip ısrarla devlet tipi itifak destekleri aranmasıdır. Hele de oy miktarı da doğru değerlendirilmeden. Sinan Oval olayı en net gerçekliktir. Bir de deneyimler örnekleri verilmeye başlandı. Macaristan falan deyildi elbet. Verilen örnekler Latin Amerikadan oluyor. Oradaki ikinci tur atakları özelikle moral özüyle seçilip probagandalaştırılıyor. Bu nedenle hafta sonu Ekvator gelişmesini yazdım. İçine Peru damıtmasını da yaptım. İtifak ve iktidar dönemli önemli dersleri vardı.

Genelikle Brezilya örneği arada sıkıştırılıyor. Onun için basit bir Latin Amerika ikinci tur deneyimleri, öözetle burada hatırlatıracam. Çünkü çok yanlış vardır. Hele buradaki CHP kurgulu itifak ile Latin Amerika itifak çizgisi çok farklıdır. Latin Amerika itifaklarındaki sol ya eski gerila mücadelesinden veya ülke sınıfsal mücadele çenberinden geçen liderlerle kazanıldı. İtifaklarda da sınıfsal yan ile iktidar boşluğundaki orta sınıf kesim ağırlıklıydı. Mücadele içinden gelip iktidar bloku içinde kırılmalarla itifaklaştırıldı. EK olarak ülkelerdeki yerli halklar da mutlaka itifaklarda yerlerini aldılar. Hiçbir zaman sokak eylemlerini durdurmayı veya duyarsız kalmayı yeylemediler. Nitekim, Lula ve Gustavo veya Borek sokaktaydılar. Yerli halklardan tutun şehirlerdeki sendikal protestolara dek yerlerini aldılar. Onların partiği ile gündeme geldiler. Hiçbir zaman yerli halkları dıştalamadılar. Bu nedenle muhalefet ekseniyle uyumlu ve üsten çelişkierle memnuniyetsizleri katarak itifaklaştırıldılar. Yine de iktidar sorunları oldu. ABD patentli görünmeme başarısı da oldu. Sosyalist devrim yerine Neoliebralezmi gerileme ve sosyal politika damıtma planları sundular.

Oysa, Türkiyede ta baştan Kılıçtaroğlu kendini aday yaptırtma adına sokakla ilişkiyi kesti. Sol ile mesafe koydu. Kürt sorununda sesiz kaldı . Dış politikada tesgerelere oy verdi. Ama, AKP karşıtlık koyarken de söylem ayni retoriklerle din ve ırkçılığa dek vardı. Bir Latin Amerikadan farksız, ne sokaktan geldi nede sol bir geleneği vardı. Sendikal bağlar veya öteki yere konulan Kürtler konusunda tavrı yoktu. Örneğin kazanılan belediye başkanlıklara kayum atanmasına direnç göstermedi. Oysa Latin Amerika liderleri hapse girmeği dahi göze aldılar. Her haksızlıkda bulunarak öne çıktılar.

Bu farklılık sonunda meydanlarda seçim planlarında da yansıdı. Sağ gibi olmakla latin amerikada sosyalizimden sosyyal demokratlığa kayıp penbe sosyalizim adıyla simgeleşti. Halbuki Kılıçtaroğlu “sağ sol yok” diyecek siyasal duruşta buluştu. İtifakında ne kürtler nede sosyalistler vardı. Demokratik örgütlerle de ilişkisi zayıf. Zaten şunu şimdi yaşıyoruz, abartılan Sinan ovan ile ona yY.98 destek veren kesim paradoksu yanıtlara yeter ve artar. Onun için örneğin Türkiye itifakları ile Brezilya itifakları bir deyildir. Hiç birbirine benzemiyor. Zaten tartışmalarda Brezilyada Amazonlardan tutun iktidarı resmen faşist atlandırmaya dek varan bilgiler boldur. Yine de Brezilyada da muhalefet yani şimdiki Lula yönetimi parlementoda azınlıktadır. Azınlıkta olsa da CHP gibi bir kısmı gerici kesimi taşıma deyildir. Bunlar iyi okunmalıdır. Çünkü hep yanlış ezberletilir. Dünyadan kopartma denilen uugulamanın şanlı sonucudur.****

Kısaca, Türkiye ikinci tura gidiyor. Seçimin ilk trundaki paradoksu doğru okumak gerekir. Sandıklar olayında olanlar, itifaktan çok itifakta olmayanların daha fazla destek oyu vermeleri sanırım olayın pek de konuşturulmayan önemli öteki gerçeğidir. Hele de aday seçimindeki durumlar, seçim sonrası epey paparalı geçeceği de kesin. İlk net olumsuzluğu, önerilip seçilen adayların şimdiden güvenirlik kuşkularıyla dolu olmasıdır.

Ben bunları biraz da zorunlu yazdım. Ama birileri yazması gerekrir. Hala ayni aldatmaca. Bizde de ayni aldatmacalık var. Sol olayıp solcu görülmek ve sol düşünceği ret etme moderin sömürge kültürü bizi epey zehirlediği kesin. Sosyalistlerin şu veya bu şekilde başarı yaratmadığı müdetce ne yazık devlet akışlı, koşullara dokunmadan muhalif çizgi tutsağına devam demek zorunda kalacağımız da tartışmasızdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin