yazarın tüm yazıları:

Peki ya biz!

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hedef gösterilen AB ülkelerinde eylemler kitleselleşip tırmanıyor. Fransada emeklilik yasası sonrası olanları epey şeklkiyle yazdım. En son parlementoyu dahi dışlayarak uygulamaya sokulma çabasıyla ihyice yaygınlaşma oldu. Fransa Holanda maçında 49 dakikada, 3 saniyesinde türübünler Makronu protesto eden sloganlarla çınladı. Almanyada grevler adeta anlaşmazlık üzerine tırmanıyor. İngiltere, epey zamandır alışılmamış büyük grevler yaşadı. Benzer gelişmeler peşpeşe geliyor. Ancak, ayni AB ülkeleri Ukrayna savaşına tetikleme yardımlar yapıyor, uygulanan politikayla da enerji krizinin faturasını da halktan çıkarmaya devam ediyor. Piyarlarla bizi de banbaşka AB aldatmacasına da sokuyorlar.

Türkiye içeleşen üst devlet ise girdiği seçim süreciyle adeta yeni bilinmezlik hesaplarında iyice çökerek gelecek karanlığındaki arayışta tıkandı.

****

Özetlediğim ve direk bizde alakalı olan yerlerdeki gelişmelerin herhalde burada pek duyan yok. Haberlerle bilgilendirme de pek olmuyor. Günü kurtarma veya Batının algı propagandasıyla oyalanmaya da devam deniliyor. Oysa resmen Kapitalizim krizde. Yönetememe ile uygarlık bölümleri de bunun sistemsel derinleşen gerçekleridir. Peki bizde neler oluyor?

Okuduysanız, önceki iki yazımı geçen haftaki Maymunlar şokuyla karşılaştığımız gerçekleri özetledim. Sonra da ekledim: “Gidişat, devam edilecek mi” yine deyişik sorular la sorguladım. Ek olarak kesintiler makalesiyle konuların zaten unutturulma derecesine geleceğini de öngördüm. Yanılmadım. Çünkü geçen haftanın şok denip alsında bilinen raporları devamında susularak giderilme tedavisine çoktan sokuldu. Oysa gündeme gelen Kesintiler yasası adeta yapılanların üstünden epey eleştirilecek, tepki koyulacak durumlardı.

Yine de bizlik gerçekler kesintiler denilen yasa mecliste konuşurlurken yaşandı. Bu bilgilerde utanma kelimesi az Yüsüzleşme sorgusu da yetersiz kalacak derecededir. Düşünün ki siz meclise maaşlardan birçok alana kesintiler önerip resmen kriz yasası sunuyorsunuz.  Kelimesi olup da uygulaması olmayan “tasarruf” ifadesini de adet yerini bulsun diye iliştiriyorsunuz. Ayni gün saraylımız hem de büyük bir orduyla ingiltereye gidiyor. Gidenlerin harcamalarının öyle birkaç kuruş deyil yüzbin sterlim cıvarı olacağı ta şimdiden belli. Oysa siz ahalinin cebine, tasarrufuna ve öteki yaşam alanlarından kesintiyle kaynak yaratmaya çalışıyormuşsunuz. Buna utanmazıl az gelir. Yüsüzlük diyecem oda yetmez. Daha gerçeğini söylesem ve resmen çakışssa tehlikeli kelime halinde folacaktır.

Daha da devamı var: yalan söylemenin artık normallikten çıkıp, rüzgarlaşmayı aşı adeta fırtınalaşan hale gelişini de gördük. Üstelin konuşma adına konuşurken “sendikalarla uzlaştığını” belirti. Halbuki böyle bir durum olmadığı herkes tarafından biliniyor. Dahası, bunu bilip de sırf hala çıkarcılık veya yalakalıkta sıralananların inanır gibi görünüp de savunanların varlığı gerçeğini yaşadık. Kesinti denilen olguda öylesine acemilik var ki biraz ayakta kalan Bankadaki mevduatlara da el koyup bence bir pim yoklaması oldu. Ama hala koltuktadırlar.

Küçük bir uyarı: son yasayla aslında teknik bir de durum doğdu. Metin beyi uyarırken yasaslardaki tekniklere de dikat etmeği hep uyardım. Gönülü yardımlarda yasal olarak kişiye bağlıdır. İster verir ister vermez. Anayasa kazanılan dava da var. Fakat, yeni yasada teknik olarak kesinti yapıp da sonradan itiraz etme geçişi ustaca yapıldı. Eğer bu uygulanırsa, artık yönetim dilediği kesintiği yapacak, sizin haberiniz olursa ancak zaanında itiraz etme şansına sokuyor. Hele ki birçok karardan haber dahi kolay kolay alınamayan gerçekler de olduğunu düşünürsek.

Bizim memleket böyle. Zaten sömürge tipi diyorum, ilhaklaşma ekini beraber kulanıyorum ve talimatla gelmenin nedenli sonuçlar doğuracağı zaten önceki doğumlardan kanıtlandıydı. Metin beyin her konuda olması kadar, deneğimli hukukçu oluşu ile Türkiyedeki Barolara yaptıkları ortadayken, diyecek fazla söz brakmıyor. Türkiyeleşme gerçeği ile neden atamalardaki tercihin yapılma sorusuna da sanırım tekrardan yanıt bulmanın da gerçekliğini yaşıyoruz. Makamlarla olanları yanyana koyunca, diyecek söz kalır mı?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
211AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin