yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDeprem tartışmaları ve Suriye gerçeği - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Deprem tartışmaları ve Suriye gerçeği – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerimiz acıları ve yıkıcılığı ile Türkiye Suriye depremi gündeme oturdu. Öylesideğişik olgular oluşuyor ki depremin de ötesinde siyasal duruşlar ve algı olgu ikilemleri epey karışık koşullar oluşturuyor. Yıkımın ağır,m can kayıplarının yüksek, ihmalerin rejimi sorgulama boyutunda olması, güvensizlik ile zorlamanın bir arada yaşatılması, engel ve yandaşlama kısgaçları, derin yıkım altındaki ağırlığa rağmen yine de gündem olmaktan kurtulunamadı. Hat da depremin önemli yıkımı ile yardım etme konusu dahi sorun haline gelmesi de tesadüf deyildi. Çünkü önceden oluşan birikimlerin olumsuz olması, siyasal tercihlerdeki yanlışlar, rantın tetbiri önlemesi gibi çelişkili geçmiş, deprem anında yapılacakları da etkiledi.

Öyle etkiledi ki müdahale etmeden tutun açıklama da verilen bilgilere dek hep güvensizliğin açığa çıkmasında yardım ediyordu. Kurumsal çöküş, yandaşlama tercih yönetimleri hepsi deprem öncesi olan hazırlıksızlık ile tetiklemeler, deprem anında da yönetememe ve müdahale edememe ikilemlerini de belirledi. Deprem felaketi sonuçta oluşan önemli yıkımlarla, resmen klasik soruları da sordurtu: “Devlet nerede, nerede bu devlet” haykırışları yükselti. Ek olarak benden olmalyan engeli ile bilgi vermedeki yanıltmalar da kurumsal çöküşün üstüne daha bir güvenirsizliği de tetikledi. Bunun net yaşanan önemli araçlarından biri de yapılacak yardımların atresinde de yaşanmaktadır. Kurulan iki derneğin önerilen devlet kuruluşlarına göre daha fazla yardımların yönelmesi de önemli işarat halinde tartışılıyor. Devlet, hep bunun baskı ve yasakla önleme tetbirini, ilgili kuruluşları hekleme politik duruşla şüpeleri daha bir ateşlemektedir.

Kısaca, deprem önemli yerde yıkım yaratırken, faciya büyük olurken, ayni zamanda devletsel kurumların da çöküşünü pratikte yansıtıyordu. Baskı ve algı oyunlarıyla da rejim kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Acılarla ve yetersizliklerle birlikte yaşanan günelrin artık eski ge geçmiş olmayacağı kesin. Tıpkı Korona salgınından sonra olduğu gibi.

*****

Aslında bu makaleyi tümden Suriyeye ayıracaktım. Çünkü deprem hernekadar Türkiye Suriye coğrafyasındaki belirli yerlerde yıkım yaratırken, Türkiyedeki ağır hasar nedeniyle gündemleşme sonucu hep türkiyeyi yazdık. Hala yeni boyutlar da çıkmaya devam ediyor. Ayrıca K. Kıbrısı da direk acılarla içine aldı. Girişi bu nedenle kısa bazı yeni gelişmeler ve özellikle güvensizlik sonucu önerilen yardımların atreslerine deyil de imkan dahilinde Haluk Leventin kurduğu Ahbaplar derneğine yönelmesinin tesadüf olmadığı ve rejimin çöküşünün da pratik sonucudur. Ama deprem sadece Türkiyede dyeil Suriyede de hissedildi. Üstelik Suriyenin ikili handikapları da var.

Birincisi, depremin vurduğu Suriye topraklarının bir kısmı türkiyenin kontrolunda. Oraya giriş çıkış asker ve yönetim dışında pek olanak olmadığı için ne olduğu net bilinmiyor. Türkiye medyası ve muhalefet partielri dahi bilmiyor. Gidemiyorlar.. Türkiyedeki ağırlık da eklenince bu bölge şimdilik sayısal babzı resmi raakamlar dışında bilinmiyor.

Suriye devleti topraklarında hissedilen ve Laskeye dek uzanan alanda da işler kötü. Üstelik Suriye senelerdir bizat batı emperyalist blok tktarafından da nabargo uygulanıyor. Öyle uygulanıyor ki Pandemi döneminde dâhin birçok insani yardımın girmesine de yasak konuldu. Savaş ve anbargo altındaki Suriyede bir de deprem gelince faciya daha bir büyüdü. Zaten yetersiz koşullar nedeniyle en son kolera salgını da yaygınlaştı. Şimdi vuran deprem, savaş hali ile yetersiz olanaklar nedeniyle Suriye epey sıkıştı. Herhalde muhteşem demokrasi batı ekseni de bu koşullarla Esatın gitmesini beklemesi de anormal olmuyor. Fırsatı bulan İsrail da arada füze salaması da tuzun biberi haline sokulmasına yarıyor.

Suriye depremle de sarsılıyor. Yine de ayakta durmaya çalışıyor. Depremin şideti ve gelen yardımların oldukça sınırlı oluşu daha bir korkunçluğunu artırmaktadır. Bir anlamda hem işkal hem de normal koşullardaki Suriyen topraklarını da deprem epey sarstığı tahmin ediliyor. Dünya medyası bazı kesimler en azından Türkiye Suriye depremi diye söylemektedir. Halbuki herkesin olanın kendisinin bu olmasını kabullenerek söylemesi şart. Deprem çünkü hem Türkiyede hem de Suriyede yıkım yaratarak yaşandı. Her tarafın da kendine has zayıflıklarıyla da etki daha da katmerlendi.

Depremden etkilenen tüm insanlara sabır ve kaybedilenlere de rahmet dilerim. Ama unutmayalım, normal deokratik uyarılarla bir yapılanış olsaydı onca insan kaybı olmazdı. Deprem deyil bina öldürür kuralı ne yazık yeniden kanıtlandı. Unuturuluncaya dek de konuşulacağı da kesin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin