yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSimgelerden kıyaslamaya - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Simgelerden kıyaslamaya – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hangi konuda olursa olsun, gerçekleri öteleyerek veya engel görüp bilgilendirmelre katılmaz sa, her zaman doğruya ulaşılamaz. Ülkemiz gerçeğinden hareket edecek olursak, buranın en azından yaşadığımız dönem gerçeği ile hep sömürge şekliyle kültürleştiğimizi akılda tutmamız gerek. Sömürgecilik altında değişik yönleriyle siyasal sosyal yaşam akıp normal halde sürdü. Sömürülmekten kulanıma, savaşlardan ganiemtle zenginleşmelere, sınıfsal ve kimliksel kuramların sömürgecilik kuralıyla idolojikleşmenin de güncel doğalığı ile yaşadık. Bağımsızlığın, demokratikleşmenin, normal insan ilişkili davranışlara pek de tanık olmadık. Olmadığımız ve sömürge şartlarında yaşamanın da sonucu, sanki her olgumuzun da normal ve üstüne konulan gerçeğe engel perdesini de yok sayarak normal şekilde yaşamaya devam etik. Biz demokratikliği, özgürleşmenin nitelikelrini zaten hayatın her alanında yaşamadık. Onları sadece gerçekler yokmuşçasına yaşarak gerçekleştirdik. Sadece Kınbrıs tarihi sömürgeciliğin birçok kuramını yaşayarak örnekleşti. Tıpkı 74 sonrası oluşan yapılanışa özgürlük ve demokrasi derken, ilk ret edilen bizat yaşanan gerçekler olduğu gibi. Üstelik, devamında burayı bilmeyen insanlar da taşınarak yeni idolojik kültürleşme oluşturma deneğimi de beraberinde geldi. Kıyas etmeği veya yapılmak istenileni bazen anlasak da anlamama durumunda olmamızın nedeni kurumsallaşıp normnal akan yönetim biçiminden kaynaklanmaktadır. Öyle bağımsızlık veya demokrasi derken, en basit görünümle olmadığımızı da pek anlamak istemiyoruz. Gerçekle yüzleşme demek, fena ise onu değiştirmek de gerekir. Gerçek olmadan da engel konulup başka tesbitler de yapınca, hiçbir zaman doğruyla güzel umutlara da ulaşmak zor olur. Bunu ne yazık en son hala gelişmelerin netliğine karşın federasyon demekte de yaşıyoruz. Çünkü, federasyonun içeriği veya yapılanışla federal adımlar süreci yaşanmadan bunu tekrarlaya tekrarlaya da anlamsızlaştırma dönemini çoktan geçtik. Sonuçta ne yerleştirilmek istenen simgelerin siyasal gerçeğini nede söylenenleri gerçeklerle kıyaa yapamamanın girdabında birkaç kesim debelenip durulmak dışında gelnişlleme de yok.****

Fuat bey yeniden adamıza geldi. Şaşalı tören imajıyla abartılı eklemelerle önemli “başaarı” dendi. Halbuki daha ilk başlangıçla söylenenlerin nedenli gerçeklerden kopuk olduğu netdir. Örneğin başka bir ülke makamcısı öteki ülkenin bir ilçesine gidecek, oradaki kadınlarla toplantı yapıp hibeler ve kendi dünya görüşüyle de açıklama yapacak: bu normal iki devlet ilişkisinde hiç yok. Hele de başka ülke lideri gelip de insanlar nerede ise “şu kurumda tuvaletimiz yok, bu yolumuz delikdeşik, bizim sahaya soyunma odası yap” diyecek ilişki biçiminin adı bağımsız ve özgür değildir. Ama  bizde gayet normal şekilde sürüyor.

Ufak bir kıyas; hiç duydunuzmu, güneye giden bir Yunanistan yetkilisine oradaki köylelüler ve takım yöneticileri “tuvalet eksik veya  başka basit önerielri söylerlermi”. Elbet yok. Zaten hiçbir yerde hat ta sömürge ülkesine giden liderlere dâhin bu öneriler yapılmaz. Kadınlara resmen idolojik probaganda ve hibeler açık açık sunulmaz. Hele de Türkiyedeki kadın bakışını biraz bilenlerin nasıl işbirlikçi uğruna kabullenmesi de başka bir tartışma. Demek ki bizde oluyor. Tüm makamcılarımız da bunun peşinden koşup övünüyor. Türkiyenin sayesinde değip de yalakalı sözlei savunuyorlar.****

Yazımızın başlığının ilk kelimesi ise simgelerdir. K. Kıbrısta hesapta bol ünüversite ve insanlarımız da bol bol siyaset konuşur! Ama en basit noktayı da bilmeme noktasında durmaktan da geri kalmazlar. Küliğe konusu ülkemizde gündem oldu. Olayın açıklaması net. Simgesel siyasal önemli anlayışın dışa vuruluşudur. aAynen Türkiyedeki gibi. Bugün Türkiyede Küliğe nedemek se K. Kıbrısa direk oradaki siyasi kesimce yapılıyorsa, onun siyasal idolojik amacı vardır. Biz Türkiye gerçeklerini tartışmak istemediğimiz için hat da daha ileri gideyim, bu koşulalrdan memnun olup kendilerine fırsatlı rant beklendiği içişn olayı siyasal eksene koymamakta direniyorlar. Onca zaman yapılmayan Küliğe, hem de sınırın üstüne yapılarak tıpkı Türkiyede olduğu gibi siyasal kendilerince mesaj veriyorlar. Türkiyenin K. Kıbrısta kalıclaşması yanında AKP leşmenin de siyasal görünümüdür. Yok izinmiş, yok engel olunacakmış, yok yargıymış falan diye zaman akarken, taşareonlaşmayı dahi kabul eden muhterem mütahitlerimizle birlikte çoktan işe koyuldular. Dün Ankara ihaleleri diye konuşmaya çalışan Gürleyen Cafer, önce Jet sgandalındaki katılım ve şimdi taşeronlıuğa da kabul deyerek işbirlikçiliğini kutlamaya devam ediyor.

Kısaca, Fuat bey adamıza geldi. Normal bir kaymakamın yapacağı açılışları görkemli törenlerle yaptı. Bununla gurur duyan takkeci gazetecilerimiz de sıralandı. K. Kıbrısın nereye sorusuna gerçek simgelerle de yanıtını verdi. Fakat, kıyas yapmayı dahi sırf gerçekleri engel gördüğü için yapamayanlar da seyretmeye devam ediyor. Oysa daha dün Hasan Altıoka açılan davayla nasıl suç uydurma suçlamasının da buraya gelmesine kimse dikat etmedi. Herhalde, Fuat Oktaya neden Türkiyeye bazı aydınlar sokulmuyor sorusu sorulacak değildir. Nede olsa sorarken yakında tuvalet yoktur.!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin