yaklaşımlarÖzkan YıkıcıFransa genel greve doğru gidiyor - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Fransa genel greve doğru gidiyor – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son dönemde genelde kapitalist sistem oldukça krizlerle boğuşuyor. Seçeneksizlik ve yönetememe üstüne ekolojikten tutun uygarlık krizlerine dek hayatın her alanında direk yaşatılmaktadır. Yetmiyor: savaşların da eklenmesiyle de faşizmin sokak gücünden hükümet olma süreçlerine de girildiği direk AB ülkelerinde yaşanmaya başlandı. Elbet, krizler, gerginlik ve hoşnutsuzluk yaratıyor. Krizlerdeki yönetememe ile ekonomik çöküş dönemleri sonucu da insanlar harekete geçer. Sokaklar ısınır. Siyasal kayışlar da başlar. Özellikle sınıfsal tepkiler de yoğunlaşır. Yoksular en çok etkilendiği için de tepkielrini göstermeğe başlar. AB bunları sıcağı sıcağına yaşamaya başladı. Fakat, solun hala kendi alanına dönememesi ve gereken örgütlenme düzeyinde olmadığı için de seçenekleşemedi. Ama tepkiler de sınıfsal. Bu tepkiler sonucu arayışın da önceki dönemlerde raslanan tekrarla Faşizme doğru kayıyor. Son italya seçiminin sonucu gökten inmedi. Özetlediğimizin koşulları sonucunda solunda sınıfsal özünü ret etmesiyle kendilerine şimdilik başbaşbakanlığa dek yönetim teslim edildi.

Kriz dönemi direk Avrupaya da geldi. Üstelik Ukrayna savaşı tutumlarıyla da sokaklarına dek faşizmi de resmen politik tutumlarıyla davet ettiler. Ancak, özellikle klasik bir de Fransa yaşanıyor. Son enerji kriziyle de artan bunalım Fransada eylemleri tetikledi. Peşpeşe grevler yapılmaya, gösteriler düzenlenmeye girişildi. Tepkinin önemi kadar son örgütlenmeğe yeniden başlayan sosyalistlerin Boyun Eymeyen hareketinin de sokakta olması sonucu olaylarda siyasal yönler de görünmektedir. Öteki AB ülkeelrinden Fransa bir adım önde bulunuyor. Üstelik Fransada bütçe meclisten geçmedi. Ret edildi. Makron yine tehlikede. Üstelik Fransada sendikalar güçlü. Geleneksel sınıfsal mücadele deneğimi hala yaşananlarla ayakta olduğu da anlaşılıuor. BU koşul, öteki AB ülkelerinden farklı olarak Fransa eylemleri sınıfsal yönüyle daha iyi durumda görünüyor. Neticede, diğer AB ülkelerine göre Fransada polis oldukça sert tutum takınıyor. Biber gazı kulanıyor.

Enerji kısıtmlama sonucu iyice etkilenen Batı Avrupada hoşnutsuzluklar da artı. Fransa da bunlardan biridir. Özellikle Ukrayna döneminde direk Ukrayna faşist yönetimini hem tetikleme hem de savaşa sokup faşizme varan Rusyaya karşı anbargo ve sokakta faşist tutumlar sonucu Rusyadan da gelen hamlelerle de enerji krizi iyice belirlişmeğe başladı. Fransa tüm emperyalist saldırılara katıldı. Silah desteğini de esirgemedi. Bir anlamda Baydının tutsağı haline geldi. Ayrıca, ülkedeki Nükler enerji tekelerine de fırsat doğdu. Bu krizi Kulanarak piyasaya girmekten öte etkin olmaya yöneldi. Bunun yaratılma tutumlarından biri de yaygın enerji kısıtlaması oluyordu. Fransada enerji tasarrufu adına kısıntılar ve birçok yasaklar konuldu. Tabi ki eflasyon da yükseldi.

Fransada zaten tepki konulmaya hazır örgütler de vardı. Sarı Yeleklilerden sendikalara sokağa çıktılar. Grevler yaptılar. Polis oldukça şidet kulandı. Fakat, eylemler durmadı. Son olarak sendikaların önemli kısmı genel greve gidecekelrini açıkladılar. Ülke artık çalkalanıyor. İki tür muhalefet de var. Boyun EYmeyenler sol hareketi ile faşist Ulusal cepe sokakta etkindir. Sendikaların geleneksel sınıfsal mücadele birikimi de imkar edilemeyecek düzeydi. Birçok kararı engelemeği kısa zaman önce engeledi. Ancak, siyasal yönelişin nereye olacağı soruları da elbet vardır. Fransız sermayesi ise öteki AB ülke sermayesinden daha tedirgindir. Çünkü kendi ülkelerinde en azından yeniden toparlanmaya çalışan sosyalistler, geneleksel mücadele birikimi olan sendikalar vardır. Sarı Yelekliler gibi sosyal muhalefet dalgaları da mücadelelerden çıktı. Bir anlamda öteki AB ülkelreindeki sağa teslim olup sınıfsal özünden kopan sol Fransada o düzeye gelmedi. Hele son seçimde parlementer düzeyinde olsa da bir toparlama dönemine de gidildi.

Tüm bunlar yine de genel kapitalist krizi yok saymayı getirmiyor. Ukrayna savaşı oynunda da gerçekleştiği gibi barış hareketlerinin yokluğu ile kıtada faşizme yol açılma gerçeği hala devam ediyor. Bütünsel sol siyasetin en çok ihdiyacı olduğu günleri yaşamaktayız. Belli ki zaman geç kalmayla devam ederse, karanlık faşist hareketelrin de daha da yükselme koşulalrını da artıracaktır. Fransa Avrupada karanlık gidişatın en tehlikeli dönemine doğru yönlendi.  Solun eksikliği ve sınıfsal özünü ret etmesinin ne demek olduğunu yaşamla yaşıyoruz. Fakat, eksiklik ayni zamanda konuşulmamayı da getirdiği için de farkında olan pek yok.

Fransa, bu nedenlerden dolayı önemlidir. AB içinde sınıfsal yakınlıkla özüne doğru mücadele veren şu anda en önemli ülkedir. Ekleyelim, zaman zaman Yunanistanda da böylesi tablolara raslıyoruz. Ekonomik ölçeklerde kalındığı zaman ise Ukrayna savaşı gibi diğer alanlardaki faşist çıkışın da önüne geçilemeyeceği de kesin. Bütünsel, sınıfsal devrimci bir solun ihdiyaci acildir. Oysa aldığım bilgilere göre Yunanistanda toplanan AB Sol şemsiyesi, pek de fazla umut veren sonuç çıkaramadı. Bakalım Fransadaki protesto dalgasıyla daha sınıfsal ve genel birikimlerle geleceğin umudu olurmu?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin