yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni yıla merhaba - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni yıla merhaba – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Artık eski yıla elvedayı çektik. Türkiyede Halk TV kanalıyla Seldanın Yuh çekme şarkısıyla eski yıla güle güle dendi. Yeni yılı da Zülfinin Merhaba şarkısıyla karşıladı. K. Kıbrısta ise Sezen Aksunun gülümse ezgisiyle hem eski yıl gönderildi, hem de yeni yıl karşılandı. Fark şu: Türkiye ile Kıbrısta kulanılan zaman birimi saat arasında bir farkının olmasıdır. Bir saat farkı nedeniyle önce Türkiye sonra Kıbrıs geçmiş yılı geride braktı. Buda başka bir politik gerçeklik. Hani hep tekrarlanıp sonra yalan çıkan şu değiş var ya “herşeyi politikaya indirgemeğin”: işte saat olayında dahi Suddileşme sonucu Türkiye uyumlu olan saat biriminden kopup Sudileşme siyasaal seçkisiyle bu fark da normalleşti. Halbuki, çok kısa zaman önce saatler aynidir.

Anladığınız gibi, yine siyasetle saat farkı sonucu, yeni yıla giriş dahi Türkiye ile farklı zaman diliminde gerçekleşti. Bu doğal hale sokuldu. Demek ki her konuya girerken, biraz dikat sonucu, siyasetin hep kendisini bulmamız kolaydır… Bu yeni karşılanışla Türkiyede bir saat önce yeni yıla girdi. Tabi ki kendi gerçeği ile. Örneğin yeni yıl kutlamaları dahi bizat diyanetin açıklamalarıyla tartıştırılmak istendi. Haram diye ifadeyle silikleştirilip gericileştirme çabası da yapıldı. Bunlar hep geride kaaldı. Tarih veya geçen yıl ifadelerle geçmişin gizemlerine doğru gönderildi. Öylesin sözler söylendi ki önceki yılın kötülükleri ağırlığında “bir daha yaşannmasın” dilekleri oldukça fazlaydı. Önceki yıl gibi olmayıp, daha özgür ve umutlarla dilekler sıralandı.

Halbuki sadece zaman akıyordu. Örneğin Lefkoşanın sel olayı sıfırlanmadı. Sabahleyin ettkileri daha da konuşulacak. Belki yeni yıl gelgitleriyle konu biraz ikincil olacak, okadar. Yine son dakikalarda açıklanan Korona rakamları resmen patlama ifadesine denk geliyor. Bunun devamı da tehlikeli. Ama, tarih olarak artık 2022 yılında bulunuyoruz. Sanki sıçramayla yeni alana geçmiş gibi oluyoruz. Tek gerçek, bir yıl daha yaşlandık. Yaşlandıkça da sorunlar elbet daha ağır gelecek. Gelecekten umut beklentisi alanı daralacaktır. İklim bozulmasının, doğa katliyamının, ateşkes kurallarının, selelrin yıkımında, sağlık krizinin patlayan Korona döneminde yeni yılda elbet sıfırdan değil kanılan yerden devam edilecektir. Bir bitmeyen romanın ikinci cildini okur gibiyiz. Merak ile olayların akışı gelip gidecektir. Onca sözlerin çoğunun da yalan olduğunu bile bile yutacağız.

Yeni yılı Mağusada karşıladım. Lefkoşada olsam sellerin gölgesinde bulunacaktım. Mağusa ise başka bir iklim havasında bulunuyor. Sanki iki memleket gibiydir. Sadece seçim havası ile çıkar çevrelerinin beklentileri içinde sene tamamlanıyordu. Makamlardan gelen yalanlar, eğer ççıkar olmasa kimse inanmayacak. Ama gözü kör olsun çıkarın ve tesliniyetin. Hani perşenbe günü benzin inecekti ya oda olmadı. Yeni yıl sıfırla değil de brakılan beklentilerle gerçekleştirme umudu arasında merhhabalaştı. Dilekler uçuştu. Uçuşan dilekler içinde yalanın dozajı çok. Hele de aydınlık günler diyen politikacının tam aksi bu aydınlığı köreltme çabası da hayat la kanıtlandığı anlarla haşırneşir olmuşken. Krizler diyarından normalmış lafları dahi karşılık bulup kamuoyunda en yüksek destek çıkıyorsa,ozaman umudun da kendi örgütsel sesinin yükselmesi aciliyeti vardır.

Şimdiden yeni yılda seçim havası ve korona patlamasıyla birlikte girdik. Bazı ekonomik laflar söyleniyor. İnanın bunu söyleyuen dahi bilmiyor. Sadece “Türkiyedeki gibi olacak” teslimiyet morali enjekte edilmektedir. Yine de yeni yıla merhaba dedik. Umudun yükselmesi örgütlenip talep haline getirmekle mümkündür. Dilek halinde olursa, söner. Umudu çirkin laf söyleyen diller alıp gücün zehiriyle kulanırlar. Ozaman da umut değil zehir saçam günlerle yaşamaya devam ederiz.

Geçmiş yılı kimse yeniden yaşamak istemez. İstemez de kararlarıyla da yaşatacakları belli. Yaşanmaması için de yeni dönüşüm seçeneği olması gerekir. Bu gerçeklik her yıl sonu tekrar tekrar yaşanır. Bir daha olmasın dilekleriyle, umutlar beklenir. Ama sistem ayni işleyince, kitlesel destek alınıyorsa, yanlışlar katmerlenip sürdürülürse, başka dünyanın oluşması da imkansızdır. Sene geçişi geceleğin oldu. Gece bitecek ve yarın yeniden güneş doğacak. Ayni gözlemle devam edersek, dyeişecek bir şey olmayacak. Sadece yeni yıl dilekleri ve belki arkadaş akraba kutlama ziyaretleriyle birkaç gün donuklaşma olacak. Pazartesi ise kalınan yerden pandeminden krize konular yine karşımızda dimdik olacak. Sadece takvim yeni yıl başlangıcı olarak devam edecek. Ömrümüzden bir yıl daha tükenmekte olmanın hızıyla günler akmaya devam diyecek. Üstelik, seçim havası ve reklam çıkar kuşatmasıyla birlikte sorunları dahi konuşmayı unutma olasılığı yüksektir. Yasaklanıp tabulaştırılan gerçeklerin dışındaki politika hep oyalama ve sistemin kurumsallaşması dışında anlamı yoktur.

Kısaca, yeni bir yıla geçtik. Ama yaşamın yükü aynen omuzlarımızda. Bir yıl daha yaşlanıyuoruz. Belki bazı gerçekleştirilmeyen umutların ve sevgierin yeşermesi umudunu şimdilik ekleyerek kendimi de katarak ilk yazımı tamamlıuyorum. Mücedeleli güzel günler adına.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin