yaklaşımlarÖzkan YıkıcıParmaklarımın ucuna fırsat gelince – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Parmaklarımın ucuna fırsat gelince – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Karanlıklarla örülen ada gerçeklerimiz çoktur. Zaman zaman aralanan ufak bir ışık ise bize karanlık günlerin yeniden gündeme taşıma fırsatı da verir. Bu sadece karanlıkta yok olanların eserleri olarak deyil, bizat bu günleri yaşatıp günümüzde belirli nedenlerle sonucu eleştirmek isteyenlerin çıkmasıyla da oluşur. Az da olsa bu fırsatlar oluşur. Elbet, oluşan koşul ile onu sunma arasında yetersizlik de olunca, konu saptırılır. Böylesi gelişme sonucu ben böyle bir konu yakaladım. Bunu aşağda yazıp yorumlayacam. Gerek yazılan eleştirisel durum gerek se buna bakıştaki birçok eksiğin nelere mal olacağının düşüncesini de size brakacam.

Perşenbe günü önemli dostumla Mağusa yoluna düştük. Bana arada internetde yayılan ve Ersin Tatara bir anlamda hem tavsiye hem de yumuşak eleştiri gelen mektup gibi yazısını okudu. Olay öyle sıradan veya muhalif birisinin yazısı deyildi: bu konuyu hitap etiren K. Kıbrısta 96 98 yılları arasında GKK komutaanı olan genereldi. Üstelik, Tatara nasihat gibi önemli siyasal uyarı da yapıyordu. İkili önemi vardı: Emekli general hem adada komutanlık yapıp belirli dönemde direk rol alırken, şimdi gelinen sonuçtan memnun olmayıp suskunluk yerine kendi görüşleriyle Ersin Tatara uyarılar diziyordu.

Hemen okunduktan sonra, olayla ilgili makale yazmam aklıma yatıyordu. Fakat, yolculuk dönüşünde biraz da arkadaşımla olayı değerlendirirken, birden en azından kamuoyunun tepkisini de izleyerek, bellek hatırlatılmalarıyla birleştirip konuyu işlemeyi uygun gördüm. Birkaç gün geciktirmek elbet fazla zaman da deyildi. Üstelik, bazı önemli gelişmeler de pek tartışılmadığı için de onlara öncelik vermem gerekiyordu.

Bekledim: ertesi gün bazı gazeteler konuyu öne çıkardı. Sadece sonuçla konuşsam, önemli deyip yetinecem. Fakat, GKK komutanının adada bulunduğu dönemdeki gelişmleri aklıma getirince, üstelik ilgili mesajını veren gazetelere bakınca,çelişki görmemek mümkün deyildi. Örnek, 96  98  yılları arasında başta Avrupaya yapılanlar ortadaydı. Yine sol kesime gösterilen baskılar da malumumuzdur. Kutlu Adalının öldürüldüğü dönem, saraya birçok faşistin gelip gitiği, CTP DP hükümetinin bozulmasına direk müdahale edilen, bazı insanlar için vur emri söylentilerinin yaygın olduğu yıllardı. Dahası, Susurluk olayı ile K. Kıbrıs Türkiye kirli işler bilgileri De T:b.N. raporlarına dek gidildi. Bu yaılların GKK komutanı Hasan Peker Ünaldı. Sanırım K. Kıbrısta askeri komutanların gücünü imkar edecek birileri de yok.

****

Seneler önce Türkiye medyasında ilginç tartışmalar oluyordu. Özellikle devlet içi Kemalist ile AKP mücadelesinde Erdoğan devlet içi kazancı artırırken, tutuklanan ve emekli generalerin şikayetleri oluyordu. Bir tartışmada Devrimci Yol yöneticilerinden birisi konuşan Generalere şu sözleri tam yerinde söyledi: “Siz bizi öldürüp işkenceden geçirdiniz. Onlara yol açtınız. Siyasal prokramınızla da güçlendirdiniz. Faşist ve gericiliğe karşı direnen devrimcileri katletiniz. Sonuçta bu rejimin de yolunu açtınız. Onlara karşı direnecek devrimcileri ezdiniz” diyordu. Generallerin hallerini izlerken, benzer eleştirileri yapma imkanını hep bekledim. Derken, bu yazıyla da bana fırsat parmaklarım ucuma dek geldi.

****

Ne diyordu emekli GKK generali: Ersin beye şatafalıktan kaçmasını öneriyordu. Saray önerisini kabul etmemesini diliyordu. Oysa, Tatar daha ilk adımdan lüks arabayla şaşavata nasıl teslim olduğunu bağıra bağırra kanıtlıyordu. Yine H.P. Ü  generali Tatara halktan kopmamasını, laikliye bağlı kalmayı öneriyordu. Oysa, kendi görev döneminde Feytulahla görüşmelere gidildiği, dinsel kesimin örgütlenmesine nasıl olanaklar sağlandığı da akıldadır. Yine emekli general, Tatara bağımsızlık ve liderlerine önem vermeği de talep ediyordu. Oysa Tatar tam aksi müdahale ile seçim kazandığı, seçim kazanma adına tarikatlarda zikir çektiği de net şekilde kanıtlandı. Hele şu öneri bana biraz tuhaf geldi: Denktaş ve Küçüğün mezarlarının ziyaretini unutmamasını ve gelen konuklara da uygulanmasını istiyordu. Halbuki, Tatar brakın istemeği, başbakanken, Akıncıyı ziyaret etmeyen TC yetkililerine laf kondurtmak bir yana memnun olup dans ettiği de kısa zaman öncesi yaşanan tutumdu.

Emekli general hep Atatürkcülük ile salonu doldurup kendini alkışlayanları da anlatıyordu. Oysa buradakilerin işbirlikçi olduğunu nedense hiç anlamak istenmedi. Tıpkı Türkiyedeki öteki kesimler gibi. Şimdi kendisini alkışlayanların çoğunun tarikatlar eşiğinde ve Erdoğanın çizgisinde buluştuğunu da görmesi gerekir. Derler ya, Basit diyalektik gerçektir: Nicel birikim ile nitel dönüşüm oluşur kuralı işliyordu. Kendi komutanlık döneminde herkes denktaşcıyken, ozaman giderek artan gerici akımlar ve Türkiyeden vatandaş yapılan kesimlerin siyasal gelecek hedefi bağırar bağıra haykırılıyordu. Herkes Feytulaha gidenleri bilerken Çaplılar adada cirit atarken, Adalı cinayeti işlenip sonucu çıkmazken, şimdi işler istenilen gibi olmayınca, herhalde buna direnen kesime neler yapıldığının da yüzleşilmesi gerekir. Tıpkı Türkiyede askeri cuntaların devrimcileri ezerken, imam hatipli dönem tarikatların yükselişi gibi örgütlenmeleri teşvik etme durumu gibi.

*****

Yakın bir tarihimiz var. Burada görev yapan generalerin de katgısı herkesin malumu. Başta yayın olarak Avrupa gazetesi bedel öderken,yargıya gidip mücadele ederken, solcu veya bağımsız kKıbrıs diyenlerin başına tehtitler yayarken, faşistler adada cirit atıp Adalıyı katlederken, Sayın Generalin ne yaptığı da malumdu. Atatürkcülerin devrimci senpatizanları hayin diye ötelerken, öte yanda şimdi yakınılan işbirlikçi olma ve gericiliğin yerleşmesine de yardımcı olundu. Bunlar net şekilde gelip kondu. CTP onca teslimiyetine ve İTM yasasını kabul etmesine, Serdar Denktaşın da birlikte olmasına rağmen hükümet bozulup kendilerine göre Atatürkcü UBP hükümet edildi. Bunu herkes bilir. Ama nifus dyeişimi ve havıza kayıpları giderek bu gerçekleri karanlıkta brakma eylimi yoğunlaşıyor.

***

Kısaca, emekli general, Türkiyede olduğu gibi olanlardan sıkıntı duyuyor. Duyuyor da kendilerinin Atatürkçü gördükleri ganimetci işbirlikçi UBP gerçeğinin kendisi olmasına hala inanmak istemiyorlar. Nasıl ki cuntaları desteklediler, şimdi de gericiliği ve şahsım devletini destekliyor. Rol işbirlikçiliktir. Anlamadığım, kendilerini zamanında engelemek isteyen kesimi, şimdi sırf Tatarı eleştirdiği için hemen gündeme alıp da geçmişi katmayanlaradır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin