arşivAli SarıtepeFarklılığı farkındalık haline getirmek - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Farklılığı farkındalık haline getirmek – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Farklılık kendi karakter yapısının oluşumu ve oluşum özelliklerini açığa çıkarmasıyla ve bu noktada da bunu ifade haline getirmesi hali, farklılığın farkındalık haline yani bilince ulaşması, bilince çıkması halidir.

Bu üst açıklamayı yaptıktan sonra, diğer yanlarını artık ifade etmeyerek; kendisine sorun haline gelen ve dolayısıyla da kendisine sorun olan bir devletten ve bir toprak parçasından; siyasetin güncel halinden dolayı tekrar anlatılar yapılması gereken bir olgu KIBRIS.

1974 Temmuz, Kıbrıs Cumhuriyetinde faşist darbe ve hemen akabinde garantörü bir ülke (TC) tarafından askeri müdahaleye uğraması ve 74 Ağustos ayıyla birlikte denetim altına alınan toprak oranının çoğaltılmasıyla, denetimin işgale dönüştürülmesi.

1974’teen sonra kısmen ama 1980’den sonra program haline getirilen TC’den kalıcı nüfus aktarmaları ile askeri işgal eyleminin demografik işgalle tamamlanmasıyla ebediyete kadar; gasp edilen toprak parçasının TC’ye fiilen kattırılması.

Dolayısıyla da, işgal biçiminin iki halini sonuna kadar pratikleştirerek Kıbrıs adası sömürgeleştirilmesi rüyasından Kıbrıs toprak parçası ilhak edilmesi. Burada ki ilhak kavramı, bu parçada yaşayan kütlenin sadece bu toprakların doğal zenginlikleri kategorisine haline getirilmesidir. Ve hiçbir biçimde iradelerinin bağımsız karakter içerisinde alınmayacağı halidir.

Sömürge anlatımı Kıbrıs adası toprak parçasının uğratılmış halini tam açıklayamamakta, en tam anlatımın üzerindeki; üzerindeki insanlarında içerisinde olduğu hali ile ‘doğal zenginlikleri’ ile TC’ye ayrılmaz rampa edilme halidir.

Tarihsel halleri ile birlikte ( 1-Enosis politikaları ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak ettirilmesi politikası. 2- Osmanlı dönemi Kıbrıs’ında ada da oluşan Müslüman toplum, Suriye –bugünkü Suriye, Lübnan toplamı ve kısmen Ürdün-sinden ticaret ve idari ilişkiler temeli arasında buraya göç eden insanlar. 3- Yeniçerilerin –Balkan devşirme çocukları- ada da iskan halleri ve zamanla bu insanların ada halkı haline gelmesi. 4- 1860’lar da Balkanlarda ve Kafkasya’da Osmanlının kaybettiği toprak parçalarından gerek zorla ve gerekse de mecburen göç eden insanlardan Kıbrıs adasına düşen İslami Osmanlı nüfusu. 5- TC ada ile ilgilenirken esas olarak sömürgelerinden yoksunluklaşırken Kıbrıs adasının hükümranlık haklarına müdahale edebilme imkanlarına sahip olmada uluslar arası siyasetin kendisine imkanlar sunması) kendisini Osmanlının bakiyesi olan TC’ye yakın hisseden İslami Kıbrıs toplumu. Osmanlı Müslüman aidiyet kimliğinden TC kaynaklı Türk ve Türklük olgusu. Ve 1974  askeri işgalden sonra başlayan demografik nakliyatlar ve bunların alt kimlik halleri.

KKTC’de yapılan seçimler Kıbrıslı Türklerin iradesini yansıtıyor mu?

Bu sorunun cevabı, ada parçasına taşınan nüfusun ada halkının nüfusunun sayısal hali ile oransal ilişkisi ne haldedir ile yakından ilgilidir. Eğer taşınan nüfus ada parçasında sözü edilmeyecek kadar az oran halinde ise burada oluşan iradeden Kıbrıslı Türklerin iradesi olarak bahsedebiliriz (TC’nin bundan başka hiçbir müdahalesi olmadığını farz sayarak).

Taşınan nüfus ada parçası halkının oranına hükmeden oranda ise, burada ki oluşan iradenin ismini Kıbrıslı Türk iradesi olarak ifade etmek mümkünat içerisinde olmamaktadır (Taşınan nüfus her şeyden önce kendisini Türkiyeli olarak görmekte ve burayla olan ilişkilerini hala küwetli bir biçimde devam ettirmekte ve dolayısıyla da bu kütle siyasi irade oluşumunda kendisini TC politikalarından ayrı tutmamaktadır.).

KKTC’de yapılan seçimlerden Kıbrıslı Türkler anlatımı üzerinden seçim hallerine ve sonuçlarına yönelik olarak konuşmak gerçeklikle ne kadar örtüşmektedir.

Dolayısıyla, seçim iradeyi kararlaştırmak ise; Kıbrıslı Türklerin kararlaşan bu iradeden etki payı sonuç belirleyecek karakterde değildir.

Seçime karşı nasıl tavır konulmalıdır?

KKTC siyasetine karar gücü noktasında belirleyici konumda olmamasından dolayı Kıbrıslı Türklerin böyle bir seçime seçim iradesi olarak katılmasının kıymet-i harbiyesi yoktur.

KKTC seçimlerini boykot etmek.

Her şeyden önce KKTC’yi siyasi irade olarak tanımamak davranışıdır.

Adı geçen devletle bu devlette yaşayanları anti noktasında tavır almaya yöneltmektir.

Bu ikisi noktasında eyvallah.

Fakat sorun daha farklı bir haldedir.

Kıbrıslı Türkün iradesi ne olacaktır!

Kendi vatanında bir sürü açmazlara sokulan bu halkın iradesi oransal etkisizleştirmeye uğratılarak, bu toprakların her hangi bir zenginliği haline getirilmesinden kurtulması nasıl sağlanacaktır!

Boykot kırılmalar yaratmak demektir. Ya da ortaya çıkan kırılmaların siyaseten kristalize edilmesi demektir.

KKTC’de boykot nasıl planlanmalıdır?

Boykotun pratikleri ile birlikte Kıbrıslı Türklerin kendi iradelerinin belirleyicisi olmaları gerektiği noktasında siyasal pratik geliştirmelerini yaparak kendilerini seçim sonuçlarından ayrı tutmalarını sağlamalarını istemek.

Böyle bir tutum alış ister seçime katılsın isterse de seçime katılmasın Kıbrıslı Türklerin iradesini açığa çıkaran bir karakter şeklinde olacağından dolayı, işgal edilen toprak parçasının doğal zenginliği durumuna düşürülen Kıbrıslı Türkler bu toprakların sözü ve kararı olduklarını ortaya koymuş olacaklardır.

Seçimlere bu projeksiyon üzerinden yaklaşıldığı zaman Kıbrıslı Türk halkı Kıbrıs adasında kendi noktasından doğru bir kırılmayı yaratmış olacaktır.

Öbür türden, seçimde düz boykot; Kıbrıslı Türk halkının politika oluşturmasına çok zor koşullar olacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin