yaklaşımlarÖzkan YıkıcıŞili’de halk kazandı – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Şili’de halk kazandı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Dünyamız resmen kağos kabusundan geçiyor. Krizler, otoriter liderler, yeni faşist devlet biçimli idari şekiller, ekonomik buhranın derinleşmesi, savaşların yöresel tırmanması, gericiliğin sistemi kucaklayarak kültürleşip politikleşme gibi birçok olumsuz olgu artık normal güncel yaşamın parçaları haline geldi. Yönetimler ve güncel akışlar bu olguların kısgacında.Bunun yanında, onca önemli gelişme ile sistemin yönetememe ile seçennek sunamama politik gerçekliği de etkindir. Bilgilenme için habercilik alanı ise oldukça probagandaşan algıya dönüştü. Haberin doğrusunu el yordamıyla yakalamak zorundasınız. Haberi inceleyerek doğrusuna ulaşmak da zorlaştı. Medyalar probaganda aygıtları olarak kulanılıyor. Daha tehlike olanı, gerçeği bulunca bunu yayınlamak da oldukça risklidir. Gerçeğin adeta katledilişi yaşamda bilgi edinmenin önemli engeli haline getirildi. Seçkili haber ve probanganda algısal operasyonlu bilgi sunumu da resmi idolojik duruşun kendisi oldu. Buna kültürel ve devletsel eksenli milliyetçi kimlik ile dinsel inanç da damıtılınca, otoriterlik ile kimlikseliğin zehirlenmesiyle de düşünce kitleselleşmesi oluşmaktadır. Artık haberler siyasal kısgaçta debelenip aradan sızmaya çalışıyor….

Bunlar elbet önemli gelişmeleri gizleme, siyasal kısgaçtan doğrua açılma eylimlerini de engelemektedir. Ayni olayın bazısını duyup bazısını duymama veya benzer konuda birini gündemleştirip tavır almaya getirirken, ötekisini duymama veya destekleme ikilemleri bolca yaşanıyor. Belerus seçimleri oldukça gündem yapılırken, Bolivyada seçim sonrası darbe ve halk direnişi pek haberine raslamadık. Hat ta, Bolivyadaki darbeyle başta ABD ve AB ülkeleri anlaşma dahi yapıp çalınan seçimi de onayladılar. Sonucu ise geçen hafta yine halk kazanımlı olarak yaşandı. Buda pek haberleştirilmedi. Oysa, Belerusa ambargolardan tutun en ufak eylemlere dek hep haber yapıldı. Başka bir paradoks da şu: son Fransadaki olay veya Suriyede yaşananlarda ciahtcı gerçek varken, dinsel ve devletsel otoriterlik bunu geneleştirip islama karşı duruş diye suçlama kolaylıkları da oluşturdu. Onca kriz varken de Şili konusu nerden mi çıktı diyorsanız: aşağda yanıtı vardır.

****

Girişte de belirtiğim gibi genellikle sistem seçkili haberlerle ve probaganda algıalrla bilgilendirme kuşatıldı. Bunalrla düşünce oluşturma ile tavır konmamız bekleniyor. Belerus ve Şili kıyası veya Bolivya durumu ikilemleri bunun örneğidir. Oysa, Şilide olanlar bir anlamda sistem anlayışı ile halk direnişinin yaşanıp önemli bir kazanımın başlangıcında olunma tarihsel süreci oluşudur. Bu pek konuşulmadı.

Şilide yaklaşık 1  yıldır sokaklar kaynıyor. Devletin polis şiddetiyle onlarca insan öldürüldü. Elbet karşılıklar da direnişlerle devam edildi. Neoliebral çevreler hep Şilinin Latin Amerikanın “en ferah ekonomisi” diye anlatılıyor. Üstelik son yıllarda iyice artan gelir hesapları da etrafta dolaşıyordu. Sokaklar ise şunu talep ediyordu; ülkedeki eşitsiz dağılım ile sistemleşen anayasal yapının deyiştirilmesi gerektiği söyleniyordu. 1  yıldır bu konu iyice sokakta ısıtıldı. Gençlerin Eğitimi eleştirmesi ve metalaşmadan kamusala dönüşü savunmalarıyla başlayan hareket, kadın ve yerli halkların talepleriyle sosyal muhalefet şekline dönüştü. Yönetin resmen kurşunlarla bunu engelemeye çalıştı. Ancak, sendikaların da katılımıyla resmen iki ayrışma oluştu. Bu giderek ikilemleri muhalefet partielri ile sokak ayrımına dek getirdi. Amaç salt hükümet deyişimi deyil, Pinoşet döneminden beri olan ve Neoliberal hukuk yapısı kurumsallaşması gerçekli anayasının deyiştirilmesi istendi. Muhalefet parlemento ikileme düştü. Sokak salt seçim demiyordu, yönetim biçimli yasal yapının da deyişmesini şart koşuyordu. Daha eşitlikli ve piyasa düzeni dyeil kamusal alan eksenli hukuki anayasal yapıyla sisgtemin oluşturulmasını dahatıyordu.

Parlemento uzlaşmacı şekliyle resmen parlementonun yapacağı veya karışık yapıyla anlaşılacak anayasa önerisini getirdi. Sokak bunu ret etti. Hatırlayacaksınız, kadınların dansının dünyada bulduğu yankı Santiyagoda yapıldı. Yerli halkın kendi hakları da epey ses getiriyordu. Ama, öğrencielrin eğitimde özelleştirme karşıtlı eşitlikli kamusal eğitim direnişleri epey karşılık buluyordu. Bunlar yeni bir Şili dalgası oluşturrdu.

Sonunda, Sabatini istemeden uzlaşarak anayasa halk referandumunu kabulendi. Oysa başlangıçta oldukça sert davranıyordu. Ancak, sokağın direnciyle anayasayı parlemento deyil seçilecek halk temsilcilerinin yapması önerisine ayak sürdü. Ama, kurşun sıkma ve işkence yapma sokağı dindiremedi. Sonuçta referanduma anayasayı yapacak iki öneri de konuldu: “birisi anayasayı parlemento ile seçilecek karma komisyon yapsın, ikincisi ise tümü halk oyu ile seçilen temsilciler” denildi. Bu şartlarda anayasa iki kesimli referanduma sunuldu.

Pazar günü referandum yapıldı. Y.78 cıvarı oyla yeni anayasa yapılması kabulendi. Yine ayni sayısal rakamla anayasayı seçilecek halk temsilcilerinin yapması da kabulendi. Bunlar kadın yarı üye ve yerli halkın da katılımı kuralları da konuldu. Böylelikle Şili Pinoşet döneminden beri uygulanan neoliebral anayasa sisteminin sonuna doğru yol almaya başladı. 9  ayda yapılarak yeniden oylamaya sunulacak. Demokratik anayasa amacı böylelikle sokaktan uygulamaya doğru evrildi.

Paradoksal en ilginç olay, konuya direnen başkan Sabatini oldu: düne dek anayasal talepleri kurşunla, baskıyla ve işkence aygıtıylya engelemeye çalışırken, referandum sonrası “kendinin sevinip, yeni Şili birliği” cümlelerini söylüyordu! Dünya ise bu konuya tıpkı bolivyada cuntaya karşı kazanan halk olgusunu fazla haber yapmadı. Çünkü, her türlü başarı karanlıkta yok olmakta olan kapitalizimde yeni umut olarak ışık haline gelecek korkusu hep vardı.

*****

Şili genellikle tarihsel birçok konuda derslerle dolu. Alyende barışçıl sosyalist geçiş süreci, Pinoşet dönemli askeri darbe ile Neoliberaleşme dönemi, faşist dönemdeki halk örgütlenme direnişleri, MİR hareketi ve direniş komiteleri deneyimleri, Neoliberal koşularda kazanan solun nereye kadar gidebileceği deneyimleri hepsi Şilinin yakın tarihe yazdığı sayfalardır. Bunlar hep sol veya tersinden Neoliberal faşizmin birer örneklme pratikleridir.

Şili şimdi halk onayı ile yeni anayasa yazılımına gidiyor. Söylenen, Neoliberal ilkeli anayasalarda hükümet içinde olunsa da yapılabilecekler yetersizdir. Bunu sol yönetimlerle deneyimleştirdiler. Ülke zenginleşse de eşitsiz dağılım da derinleşti. Bu defa sistemin yönetim ilkelerinden anayasa dyeişim ile sistemin de yönetsel kazanımları ile nereye dek gidilecek deneyimi deneniyor. Üstelik yerli halktan kadınlar hareketine varan birçok muhalif demokratik kesimin katılımıyla bunu gerçekleştirme yönüne gidiliyor. Bunlar, Şilideki referandumla halkın kazanmasının nnereye doğru gidilecek dersleri öteki ilerici güçler için önemli deneyim olacaktır.

Kısaca, Şili yeni bir halk direnişi sonunda kazandığı ilk adımla yeni bir yönetim ortak belgesini oluşturmaya çalışacak. Tabi dibindeki Bolivya deneyimini de oldukça dikatle izlemesi gerekir. En demokratik anayasayı hazırlayan Bolivya yine de  üst yapıda yapamadığı ve ekonomide neolibral yapıyı kıramadığı için, darbeyle sürecin ara verilmesi dersi hep akılarında olması da gerekir. Şili halkına selamlarla bize yeni dersleriyle bakalım nasıl ışık çakacak?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin