iktibasGözde BedeloğluŞiddet ülkenin çatı sorunu haline geldi - Gözde Bedeloğlu
diğer yazılar:

Şiddet ülkenin çatı sorunu haline geldi – Gözde Bedeloğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen atamalarıyla ilgili ‘nihai kanaatini’ beklediği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleştirilen kabine toplantısından sonra 20 bin öğretmen ataması yapılacağını duyurdu. Belirlenen sayı, Erdoğan’ın daha önce “bir miktar atama yapacağız” sözüyle tutarlı; çünkü MEB’in 2023’ün Ekim ayında açıkladığı ihtiyaca göre bu sayı 68 bin.

Sayıştay’ın son raporunda ise 138 binin üzerinde. Etkili ve tutarlı şekilde sürdürülebilmesi için uzun vadeli planlamaların şart olduğu eğitim, maalesef ki AKP hükümetinin yapboz tahtasına çevirdiği alanlardan biri. Diğeri kuşkusuz ki ekonomi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte aldıkları bu ihtiyacı karşılamayan kararla ilgili olarak, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıları sebep gösteriyor. Bakan Tekin’in ekonomi alanında, ‘arzu edilmeyen gelişmeler’ olarak tarif ettiği bu sürecin bir öznesi yok. Açıklamadan, sebep sanki iktidarın yürüttüğü yanlış eğitim ve ekonomi politikaları değilmiş de; öğretmenin sorunları göklerden gelen bir kararla memlekette zuhur etmiş gibi bir anlam çıkıyor. Oysa içinde bulunduğumuz bu konjonktür, hükümetin zincirleme hata tamlamasının bir sonucu.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “öğretmen atamalarında zaman kaybına tahammülümüz yok” dediyse de yıllar içinde kayıp hem büyük hem acılı oldu. Yine plansız programsız, ihtiyaçlar doğru tespit edilmeden ülkenin dört bir yanında açılan üniversitelerden mezun olan genç öğretmenler, KPSS’yi kazanmalarına rağmen AKP’nin kendi kadrolarını oluşturmak için icat ettiği mülakat aşamasını geçemiyor. Atanamadığı için kuryelikten garsonluğa, kasiyerlikten inşaat işçiliğine kadar meslekleri dışında pek çok farklı sektörde çalışarak hayat mücadelesi veriyor ve eğitimini aldıkları alandan bir daha geri dönemeyecek şekilde uzaklaşıyor. Kimi kamuda kimi özelde, hem düşük ücretle hem güvencesiz şartlarda çalıştırılıyor, iş kazalarında hayatını kaybediyor ya da yaşadıkları psikolojik sorunlar nedeniyle intihar ediyor. Öğretmen atamaları iktidarın masasında hep bir vaat olarak bekletilirken, açılan sınırlı kadrolarda ise adaletsiz bir dağılım göze çarpıyor. AKP hükümetinin en fazla kontenjan ayırdığı branşlardan biri, ihtiyaç olmamasına rağmen, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği. Bu, diğer branşlarda atama bekleyen öğretmenler için mağduriyeti daha da ağırlaştırıyor. Böylece, ülkenin geleceği adına üzerine en titrenilmesi gereken meslek olan öğretmenlik ve öğretmenler bizzat hükümetin siyasi tercihleriyle itibarsızlaştırıyor.

***

Maddi manevi refahı yüksek, bilim ve sanat üretimiyle dünyada söz sahibi olan ülkelerin ortak özelliği eğitime ve eğitimcisine verdiği yüksek değer ve sunduğu imkanlar. AKP iktidarı ise öğretmeninden doktoruna, mühendisinden sanatçısına kadar Türkiye’nin gelişip ilerlemesine katkı sunan meslek gruplarına, onların sendika ve örgütlerine adeta savaş açmış durumda. ‘Doktor dövmekle’ övünen ve bunu hak sanan bir seçmen kitlesi yaratıldı. İktidar temsilcilerinin vatan hainliği, teröristlik gibi çeşitli suçlamaları kolaylıkla yönelttiği bu iş kolları ve temsilcilerinin itibarsızlaştırılması ne yazık ki ülkeyi tehlikeli bir şiddet sarmalına soktu. Erdoğan, sağlık sistemindeki sorun ve şiddet olaylarını eleştiren ve yurt dışında kendisi için daha güvenli çalışma ortamı arayan doktorlar için “giderlerse gitsinler” demişti. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023 yılı verilerine göre, Türkiye’de günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddet vakası yaşanmakta; hekimlerin yüzde 84’ü ise en az bir kere sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmakta. Benzer bir tablonun okullarda da yaşandığını görüyoruz. İstanbul Eyüp’teki özel bir lisenin eski öğrencisi, okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu müdür İbrahim Oktugan’ı silahla öldürdü. Eğitim sendikaları, okullarda yaşanan şiddet olaylarının son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırarak önceki gün iş bıraktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ulvi bir mesleği icra eden, yetiştirdiği nesillerle geleceğimizi inşa eden ve ihya eden öğretmenlerimiz başımızın tacıdır” diyerek öğretmen saldırılarıyla ilgili cezaların artırılacağını duyurdu. Ancak sorunun çözümü, toplumdaki cezasızlık algısını ortadan kaldırmanın yanında şiddet ortamını körükleyen uygulama ve dışlayıcı söylemlerden de vazgeçilmesini gerektiriyor. Kadınlar ‘çiçektir’, analar ‘kutsaldır’, öğretmenler ‘baş tacıdır’, öğretmenlik ‘ulvidir’ demekle iş bitmiyor. Bir yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak kadına yönelik şiddetin cezalandırılmasında önemli bir adımdan vazgeçip diğer yandan öğretmenlere yönelik şiddetin artırılmış cezalarla ortadan kaldırılabileceği düşünülemez. İktidarın sistem içindeki zincirleme hata tamlamaları bugün Türkiye’de her alanda şiddeti bir çatı sorunu haline getirdi. Kaynak, sistemin ta kendisi.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin