yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBataklıktan elbet çirkef yayılır - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Bataklıktan elbet çirkef yayılır – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir bataklıkta yaşarken, ordan gilistan veya karanfil yetişmesini bekleyemezsiniz. Bataklıktan yayılacak olan çirkeftir. Siz bunu örtme adına güç kulanıp, çıkar dağıtarak, isdikrar sosu koyarak, örtemezsiniz. Sadece yaşananı kouşturmama ile olanla yaşamayı normalleştirme gerçeğini sağlarsınız. Öyle sağlarsınız ki insanlar bu yalanlarla hem zengin hem de en kirli işleri yapma kolaylığını da yerleştirsiniz.

Yukarda özetlediğim soyut gibi gelecek analiz, aslında haftalık yaşanan gerçekelrin ta kendisidir. Nitekim, makamcıları saran ünüversite yolsuzlukları veya narenarenciye, adeta tüketilmenin karanfil müjdesiyle örtülerek, rant ilan ediliyordu. Benzer çok gelişme oldu. Ama ikilem net:hem kimseye sürpriz gelmiyordu, hem de tepkiler de sosyal patlama şekline taşınmıyordu. Sadece konuşuluyordu. Lakırtı gibi kelimelerle de olayın zaman doldurmaya taşınırı da sağlanıyordu. Öyle bir yolsuzluk ki sanki eskiden gelmemiş algısına sarılma ihdiyacı dahi duyulmadı. Ne ararsanız var. Sahtekarlık, dolandırıcılık, yalan söyleme, rüşvet, ihaneet, faydalanan kesimler de yaygın. Devamı gelmişken de artık nereye sorusu da oluyor.

Oysa Ankaradan gelen, baş makamcı sıkılmadan müjdeler yayıyor, istikrar diyordu. Sanki onca gelişme hiç olmamış gibi sohetli yandaşa mesaj çakıyordu. Ama Omorfodaki ünüversite gelişmeleri bataklıktaki çişrkefin yayılışı durmak bilmiyordu. Bazı ahali sohbetlerde ise “sıra kime gelecek” soruları çoktan başladı. Makamda oturup daha önce ünüversite heyetinde olan kişiler de sıralanıyordu. Öyle ki YÖDK başkanının dahi diplomasi tartışılırdı. Fakat konu salt sahte diploma değildi: öğrenci hikayeleri veya dolandırılıan paralar sıralanıyor, sahte faturalalr havada uçuşuyordu. Daha gerçeği, bunlar hep konuşuluyordu. Öyle ki sıra kime gelecek tahminleri de yapılıyordu. Zaten, makamdayken Dürüstün ilgili ünüversite kurulurken ki arazi hikayesinden itibaren, olay hep konuşuldu. Ama normal düzeye gelmedi. Devamında da işler hep günceldi. Elbet cesaret bundan dolayı geliyordu: daha önceleri de sahte diplomalardan tutun, öğrenci ticarileştirme yasadışılıkları ile gelen öğrenci kullanımları yazıldı çizildi. Yargıya dahi taşınmadı. Öyle ya kimseye dokunulmazken, neden STB yapısına dokunsunlar. Öyle durumlar oldu ki herkes şaşırdı. Fakat yapanlar dahi odenli sisteme güveniyordu ki soruşturma başlayıp bazıları içeriğe alınmasına rağmen, tetbir alma dahi ihdiyacı duyulmadı. Nitekim olaydan birkaç gün sonra Dürüstün arabası ve evindeki aramadaki açıkta yayılan emareler bunun nedenli dikkatsiz ve sisteme güvenildiği anlaşıldı. Şimdi, devamı nereye dek gidecek kuşkularla olay izlenen eksende bekleniyor.

***

Sadece bataklıktan ünüversite çirkefleri yayılmadı. Narenciye tükeniş hiayeleri de gündemde. Birçok haber uçuştu. Fakat görüldü ki ne kadar örtülmeye veya hamasi nutukla gizletilmek istense de her konuda resmen Türkiyeleşme olayı karşımızda durumaktan geri kalmıyor. Narenciyeci bu nedenle dikkatli. Tepkielrde dahi aman sistem bize dokunulmasın ikileminde sokakta dahi buluşamıyor. Türkiyesiz konuşma ile hükümet bahanesi arasında sorunda sıkıştılar. Neden Mersin engeli hiç sorgulatılma eylimi yok. Üstelik Türkiyeden gelip inceleme müjdesine dahi sevinenler var. Oysa olay başka havada. Buha anlaşılamıyor. Bir de mesleki örgütlere deyinerek çirkefin öteki unsuruna dokunalım: Türkiyeden bilim kesimelri gelip narenciye konusunda inceleme yapacaklar. Bu şu demektir, sizin ziraatçı bilimcileriniz bu konuda yetersizdir. Benimkiler yapacak. Bu dahi yetkilerin Türkiyeleşme gerçeğinin devamının kanıtı olarak soruna damıtılan tükeniş durumudur.

Bilmem, artık neden elektrik zamı, tüp gaz gelen artış gibi konuları anlatmaya gerek kalıyormu. Zam artık yağmurun da daha fazlası sağanağına geldi. Ahali ise dokunmaktan kaçan medya önünde marazi anlatıp gaz  oşaltıyor. Hükümetçilikten müdahale diyor. Tam da müdahale etsin havasına makamcılar da müjdelerle Ankaradan geliyorlar. İstikrar deniliyor. Siz ses çıkarmayın da biz devam edelim denilmenin ötesine geçilemiyor. Bize bataklıktan karanfil hikayeleri anlatıyorlar. Hamasi ezan ve ayrakla çirkefi örtecek örtü itali malasıyla uyutmaya devam ediyorlar. Ama hamasilerle yaşarken bu hamasilerden arada neler fışkırdığını da yaşamaktan geri durulmuyor. Unutunuz mu: Dürüs makamcıyken, her adımında veya topa vururken dahi Müslümanlığını ısbatlama adına “besleme” çekiyordu. Makamı kaybedince de besmeleği unutu. Bizim bataklıklarla yaşamanın karanfil hayaleri de böyle.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
338AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin