yaklaşımlarHalil KarapaşaoğluAİHM ve Murat Kanatlı Davası - Halil Karapaşaoğlu
yazarın tüm yazıları:

AİHM ve Murat Kanatlı Davası – Halil Karapaşaoğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 12 Mart 2024 tarihinde önemli bir karar aldı…

2009 yılında Güvenlik Kuvvetleri’nin seferberlik çağrısına itaat etmeyeceğini ifade eden…

Ordunun savaş hazırlıklarına katılmayacağını kamuyla paylaşan…

Bundan dolayı vicdani reddini açıklayan Kanatlı…

2011 yılında Askeri Mahkemede yargılanmaya başlamıştı…

2014 yılında Murat vicdani ret yasasının sömürge parlementosunda geçmemesinden dolayı…

10 gün hapse atılmıştı…

Muratla ilgili alınan kararı üst mahkeme görüşmeyi bile kabul etmemişti…

10 gün hapis yatan Murat…

Sevgili avukatımız yol arkadaşımız Öncel Polili ile bu davayı AİHM’e taşımıştı…

10 yıl sonra AİHM bu davayı görüştü…

Türkiye bu davadan yargılandı ve suçlu bulundu…

*                     *                        *

Bugüne kadar dünyada seferberlikle ilgili AİHM’in aldığı ilk karar Murat Kanatlı davası olarak kayıt altına alındı…

Murat’ın davası, savaşmayı reddeden bütün insanlara ilham verecek…

Hukuk tarihinde de emsal teşkil edecek…

Kıbrıs’ın kuzeyinde yok edilen…

Soykırıma uğrayan Kıbrıslı Türkler…

Sporcularıyla…

Yazarlarıyla, ressamlarıyla, şairleriyle…

Hukukçularıyla, akademisyenleriyle…

Gazetecileriyle dünyada gündeme yaptıklarıyla gelmiyor…

Türkiye tarafından yaşamaya zorlandıkları rejimin mağdurları olarak…

Yaşadıkları insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesiyle gündemdedirler…

Kıbrıs’ın kuzeyi yetiştirdiği sanatçı ve bilim insanlarıyla tartışılmıyor…

İnsan kaçaklığı, kara para ticareti, sahte diplomalar…

Kıbrıslı Rumların, Ermenilerin, Maronitlerin, Latinlerin kültürel, siyasal ve ekonomik temsiliyetlerinin gasbedilmesi…

Onların Türk ırkçılığına maruz kalmasıyla…

Uyuşturucu baronlarının, uyuşturucu ticaretinin Orta Doğudaki merkezi olmasıyla tanınıyor…

*                     *                        *

Vicdani ret sivil bir itaatsizlik eylemidir…

Sömürge devletinin dayattığı militer kişiliği…

Sömürge vatandaşlığının dayattığı “yurt ödevini” reddediyoruz…

Bizim yurdumuz Kıbrıs’ın bütünüdür…

Bizler Kıbrıslıyız…

Yurt ödevimiz Kıbrıs’a barış getirmektir…

Sömürüsüz, sınırsız, ekolojiye, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir memleket yaratmaktır…

Kıbrıslıların köyüne, kasabasına, kentlerine geri dönmesini sağlamaktır…

Kıbrıs Cumhuriyeti bizim düşmanımız değildir…

Kıbrıslılar bizim düşmanımız değildir…

Sömürge parlementosunda kaç kişinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı vardır?

İşbirlikçi bakanlar kurulunda kaç kişinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı vardır?

Bu vatandaşlığı kullanarak…

Cumhuriyetin okullarında çocuklarınızı okutuyorsunuz…

Ölmemek için hastanelerini kullanıyorsunuz…

Dünyanın herhangi bir yerine uçmak için bu cumhuriyetin havalimanlarını kullanıyorsunuz…

Cumhuriyet sizin düşman devletiniz mi oluyor?

Ne zaman başı sıkışsa cumhuriyetteki haklarından bahsedenler…

Bir kez olsun Kıbrıslı Rumlara, Ermeni, Latin ve Maronitlere…

Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanan ırkçı politikalardan bahsetmiyor…

İnsanlarımızın eylem yapma hakları bile yoktur…

Eylem yapma hakları için bile mücadele vermeden her şeyi kendinize isteme cürretini nasıl gösterirsiniz?

Bu nasıl bir bencilliktir?

Bizler vicdani retçiler Kıbrıslıları düşmanımız olarak görmüyoruz!

Onları düşmanlaştıran, onlara ırkçı politikalar uygulayan sömürge devletinin ordusunun parçası olmayacağız!

*                     *                        *

Kanatlı 2009 yılında vicdani reddini açıkladığında bizler için önemli bir örnek oluşturdu…

Salih Askeroğlu’ndan sonra ilk kez biri çıkıp ordunun parçası olmak istemediğini dile getirdi…

Askeroğlu’nun başlattığı bu mücadele sevgili Muratla birlikte sürdürüldü…

Kıbrıslıların sivil itaatsizlik eylemleri 30 yıldır aralıklı da olsa devam ediyor…

Salih cezaevine girdi…

Murat cezaevine girdi…

Haluk cezaevine girdi…

Ben cezaevine girdim…

Mustafa cezaevine girdi…

Erman ve Hasan cezaevine girecek…

Yerleşimci Sömürgeciliğin olduğu bir coğrafyada…

Nüfus yapısı değiştirilmiş, yerlilerin imha edildiği bir ülke yarısında…

Azınlık bir cemaatın yapabileceği tek bir eylem türü vardır…

Sivil İtaatsizlik…

Bireysel bir tavır olan sivil itaatsizlik eylemleri örgütlenmelidir…

Toplu bir tavır olarak, cemaatın özgürleşme sürecine katkı sağlayacak şekilde yürütülmelidir…

Bizler kadın haklarından ekolojiye…

Sınıf siyasetinden yurt hakkına çok geniş bir değerler bütünü içinde…

Sivil itaatsizlik eylemlerimizi temellendiriyoruz…

Salih gibi…

Murat gibi…

İnsanlarımız bizler için değerlidir…

Militarizme karşı mücadelede Kıbrıs’ta çok ciddi katkıları olmuştur…

Bugüne kadar dünyanın farklı coğrafyalarından AİHM’in aldığı kararları referans gösterirken…

Bundan sonra Kıbrıslı bir vicdani retçinin davasını referans göstereceğiz…

Kıbrıslılar kendi davalarını emsal göstererek mücadelelerini yürütecektir…

Bu çok önemli bir adımdır…

Bizler için önemli bir zaferdir!

*                     *                        *

Yoldaşımız Öncel Polili…

Bütün vicdani retçilerin avukatıdır…

Perşembeleri mahkeme salonlarında 15 yıldır birlikte yürüyoruz…

İnsan hak ve özgürlükleri alanında çalışan…

Birçok davaya giren…

İnsan hakları alanında mücadele veren birçok yoldaşımızın avukatlığını yapan…

Bu cemaatın yetiştirdiği önemli avukatlarımızdan biridir…

İnsan hak ve özgürlüklerinin ezim ezim edildiği bir yerde…

Burjuva hukukunun bile askıya alındığı bir coğrafyada hukuk mücadelesi veriyor…

Kürtler ve Filistinliler…

Gazeteci, doktor ve avukat yetiştiriyor durmadan…

Bu insanlar toplumlarına sahip çıkıyor…

Bizim insan hakları alanında çalışan daha fazla avukata ihtiyacımız var…

AİHM’de kazanılan zafer Murat Kanatlı’nın zaferi olduğu kadar…

Öncel Polili’nin de zaferidir!

Bizlerin daha fazla Muratlara daha fazla Öncellere ihtiyacımız vardır…

*                     *                        *

Kıbrıslı Türkler sosyolojik olarak çok derin bir krizin içindedir…

Bu krizi ortadan kaldıracak tek bir yöntem vardır…

Direniş…

Direniş yöntemlerini tartışmak…

Bu koşullarda bu toplumun yapabileceği sivil itaatsizlik eylemleridir…

Çürüyen bir toplumu…

Özgüveni biten…

Bütün değerleri elinden alınan…

Yok edilmek istenen…

Bir köle olan…

Kölelik ilişkileri içinde kimliği gelişen bir cemaatın tek bir kurtuluşu vardır…

Özgürlük istenci için direnmek…

Gücümüzün yettiği yere kadar direneceğiz…

Yurt hakkımızı savunmak için…

Gelin birlikte direnelim!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
241AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin