yaklaşımlarÖzkan YıkıcıMerkez bankası sarsıntıları - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Merkez bankası sarsıntıları – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Konuya fazla dalmadan, bizlik bir önemli uyarıyla başlamak gerekiyor. Bizim adı merkez bankası olan yapı direk Türkiyetye bağlı. Hem de başkanı da direk Türkiye tarafından yapılmaktadır. Ek olarak, kulandığımız para birimi de TL oluyor. Böylesi net bağımlı hat da daha gerçeği, T merkez  bankasının alt birimi olarak yapılandırıldı. Sonuçta TC tüm parasal kararlar direk Kuzey Kıbvrısı da direk içine alır.

Son günlerde Türkiyede sgandalların gündemleşmesine Merkez bankası da yeniden eklendi. NBu defa ne fayiz nede TL konusu oluyor. Tam aksi, dün süsletilerek anbalajlanan yeni başkan ekseninde gelişiyor. Öyle gelişiyor ki kurumsal siyaset yanına birokratik üst ilişki oluşturma şekli de eklendi. Normal ülkede olsa, başkan hemen istifasını veirir. Ama yer Türkiyedir. İstifayı da atamayı da tek adam yaptığı gerçeğini mutlaka akılda tutarak konuşmak de önemlidir.

Kısa zaman önce Türkiyede girilen ekonomik kısgaç sonucu bazı ayarlar yapıldı. Bu atanan kişilerden biri de ta Amerikadan getirilen Hafize EGaye Erkandır. Amerikada bankacılıkta çalışırken, birden kendini Türkiye Merkez bankası başkanlığında buldu. Çok övüldü. Halbuki Türkiyenin alacağı çok benzeri dersler vardı. Dıştan getirilen ve resmi politik ayarı yapması beklenen ekonomislerin felaketi oldukça kabarıktı. Üstelik yer Merkez bankasıydı.

Eflasyonla mücadele ve para politikasını belirleme gibi önemli ekonomik temel işlevler vardı. Gaye hhamnım övülürken, arada gelen başka bilgielr de önemsenmedi. Sonuçta, atandı ve epey de övüldü. Oysa ayin dönemde Amerikada hem de önemli bir bankaın batmasından dolayı Gaye hanım da yargılanma sürecindeydi. Bu bilgi de dikate alınmadı. Elbet Gaye ile Şimşek ikilemi de deniliyordu. Birisi ingiltereden ötekisi Amerikadan geldi.

Aradan fazla zaman geçmedi. Sadece aylarla sayılaak dönemdi. En azından adı yurtdışı geliş olması ve orada finansman sektörünmde çalışır bulumnuşu, birokratik ilişjkilerde önemli hata yapılmayacağı biraz güvenesi veriyordu. Fakat, her an Amerikada yargılanma gerçeği de bir yerden hatırlatılma gibi önemli gerçek de duruyordu. Başarı hikayesi ve yargılanması yanında, kimin önerisi veya dıştan mı yoksa Erdoğan mı ikilemli gelişi de bazen konuşuluyordu. Tek gerçek, Gaye hanım gelişi ile Naz sureli ekonomik iflasın da kanıtıydı.

Bunları hatırlatırken birden kriz beklenen ekonomik politikalar veya devlet içi kırılmalarla gelmedi. Direk Merkez bankası içi ve daha da önemi bazı aylesel ilişkilerle kurumsal tutumların karışmasıyla gerçekleşti. Üstelik şimdilik fazla konuşulmasa da Gaye hanım hem de tam da Krismas tatileri günlerinde temas adıyla para bulaacak propagandasıyla günlerdir Amrikada olmasıydı.

Çıkan idiyalar öyle batıda çalışıp da bşirokrasiyi en azından bilen birisi olmamadığı izlenimini de yaratıyor. Merkez bankası, eflasyonla mücadele veya para politikasının cari açık düzeyinde olsun bilgilerle tartışlması yerine, Gaye hanımın çocuk ve babasının kurumdaki durumuyla tetiklendi. Üstelik AKP yandaşlı ana havuz medyası Hüriyet gazetesinin Ahmet Hakan tarafrından ve Sözcüü gazetesiyle tetiklendi.

Babasına ayrılan özel ikinci kat yeri veya çocuğunuun emzirilmesinin kurumda yapılması gibi birçok alışılmış ama kurumsal işlevlerde olmaması gereken durumlarla alevlendi.  Görevden almlar ile Bilal Erdoğan eksenli gelişi de konunun nedenli kurumsallıktan çok yeni rejim gerçeğinin sonuçları olduğu anlaşılmaktadır. Her konuda anında verilen başta Erdoğan tepkisi ise günlerdir konunun konuşulmasına rağmen pek yanıt verilmemesi de başka kuşkular doğuruyor.

Gaye hanım şaşalarla geldi. Bol bol konuştu. Ekonmomik beklentiler ise şimdiden şu kuramla besleniyor: “yerel seçimlerden sonraya bakın”. Doğrusu da bu. Ama, Merkez bankası ekonomik ve özellikle eflasyon ve para politikalarıyla tartışılması gerekirken, ta Amerikadan getirilen  yeni başkanla resmen kişşiler tartışmasına dek geldi. Öyle uygulamalar ki artık birokratik işleyişin dahi nedenli sakatlandığıdır. Bu hem de cari açığın artığı, eflasyonun fırladığı döviz ihdiyacının artığı bir dönemde oluyor. Merkez bankasıyla direk sorulara yanıt verilmiyor. Kayıp dövizlerin ne olduğu soruları duyulmazken, birden hem de Amerikadan getirilen başkanın babası ve kızıyla dahi sgandal oluşan gündemlere ulaştık. Buda istemesek de duymazlığa vursak dahi direk K. Kıbrısı sarsaaktır. Merkez bankasının önemli ilk durumunun güven olduğu gerçeği de var. Oysa brakın güveni, gelen basit bilgilere dahi bilgi verilmezken, sgandalar tırmanıp döviz gerçekleri yok saydırılırken, bir de bunun üstüne ayle sgandalı ve Amrikan ziyareti eklendi. Merkez banka başkanı gezerek para aramaz, Aylevi hanedan kriterli işler yapmaz. Babasının personel müdahalesi de olmaz. Ama, TC Merkez bankası bunları hep yaşadı. Her konuda kükreyen Erdoğanın ise yazı yazıldığı ana dek sesi çıkmadı.

Gözden kaçırmayalım: Gaye hanım istese de istifa edemez. Nasıl ki Amerikadan alınıp bankanın başına onu koyan varsa, yine onu görevden ancak o alırsa gider. Ama, son sgandalın acı durumu, Türkiyede kurumsal yapıların nereye geldiğinin acı göstergesidir. Şimdi elinde makine ile hesap yapanlar, eflasyon ve döviz diyenler, yukardaki son gelişmeyle hesap makinesini değl, Erdoğanın ağzından çıkacağına baksın.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin