yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAkıldakalmayan tarihi gün - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Akıldakalmayan tarihi gün – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bugün 17 Temuz. Yine kırkdokuz yıl öncesine gidecem. Aynen “17 Temuz” gününe. Askweri cuntanın üzerinden iki gün geçti. Bir normeleşme havası esiyordu. Örneğin, yapılan Kıbrıs cumhuriyetine yönelik darbe nedeniylen türklerin yolda olanları en yakın köylerde durdular. Ne olacağına bağlı olarak yerleşimlerine gitmeği beklediler. 17 Temuz günü yoların sakinleştiği ve güvenceli olduğu belirtilerek, sığınan kesimelr köylerine veya kasabalarına gitmek için, durdukları yerlerden ayrıldılar. Doğrusu, bazısı da artık yolların açılacağını da umut edenler epey fazlaydı.

Belirtiğim gibi, Günün sabahı ile güneşin yükselmesi sonucu sığınan insanlar yeniden kaldıkları yerden yola devam ediyorlardı. Aslında cunta artık açıklamalarıyla günceleşmeği oynuyordu. Halbuki olağan ve ters gelişmelerle, Kıbrıs iki gün dünya gündeminde önemli yer buldu. Önce askeri cunta darbesi yapıldı. Direk Yunanistan subayların yönetiği, Yunanistan cunta merkezli ve şimdilerde hiç söylenmeğen Amerikan onaylı bir girişimdi. Hedefin Makariyos olduğu da net şekilde ifade edildi. Öldürüleceğinden tutun katledildiği haberleri yayıldı. Ama, bir anormalik de kısa zaman içinde belirdi. Bafta yayın yapan Kıbrıs ratyosu 15 Temuz ikindini ısrarla Makariyosun sağ olduğunu, ölmediğini ve halka hitap edeceğini açıklıyordu. Bu haber özellikle cuntacıları şaşırttı. Sonradan çıkan bilgielrle de Makariyosu ingilterenin kaçırdığı anlaşıldı. Bu konuda o dönem İngiltere elçiliğinde çalışan Türklerin tanıklıkları vardır.

Derken 16 Temuzda Makariyos Baf ratyosunda konuştu. Sağ olduğunu söyleyip, direnme önerdi. Bir anlık Makariyosçuların Bafta direniş hatı kuracakları tahminleri gelişti. Fakat, kısa sürdü. Tam da Bafta direnme beklenirken, Makariyos yine İngiltere uçağı ile Ağroturdan yurt dışınna, önce  Malta ve ordan da Londraya giti. Böylelikle direnme falan da adeta yok oldu.

Yukarda özetlediğim gelişmelerden sonra akılda tek olgu vardı: Türkiye ne zaman müdahale edecek? Oysa yine 16 Teemuz günü Türkiyenin B.M. temsilcisi Osman Olcay, darbenin rumların içişleri olduğunu belirtmesi de kimilerini şaşırtı. Cuntacılar ise adeta sevindi. Tüm bu gelişmeler 17 Temuz öğleden sonrasına dek sanki normalleşme ve kabul gibi kısa bir zamanda esiyordu. Makariyos kaçtı ve yollar biraz serbesleştiydi…

Tamda herşey yolundaymış havası esiyordu. Ama, yine baş oyuncu devredeydi. Amerikan TC elçisi Eceviti ziyaret ediyordu. Bu yeniden ısınma hamlesiydi. Normalmiş gibi estirilmeğe başlanan hava aniden ısınıyordu. O dönemde darbedeki Amerikan gerçeği önemli kesimler tarafından kabulleniliyordu. Örnekler yanında Cuntanın olmasında yYunanistana onay verildiği bilgileri de birçok ajansta yayınlanıyordu. Kisincırın yeni sömürgesel stratejisi dahi diyenler vardı…

Olay bir anda ısındı. Açıklama gelmese de hamle başladı. Ecevit, ABD elçisi görüşmesi sonrasında hemen Londraya uçtu. 18 Temuzda ingilterede dışişleri bakanı Kalahanla görüştü. Net haberlerle “Beraber gerçekleştirelim” önerisini Ecevit sundu. İngiltere ise tek başına yapmasını önerdi. Kendisi katılmasa da müdahaleği desteklediğini o gün açıkladı. Böylelikle Kıbrısa Türkiye çıkartması an meselesi oldu. Ek olarak Kisincirin yardımcısı Sisgo da aAnkaraya gelip temaslar yaptı. Harekatın ilk aşamsının bitmesine de Ankarada olayı bir anlamda kontrol yaptı. Ateşkes ilanı ila bölgeden ayrıldı.

Son bir dip not: adaya çıkış öncesi saatler kala hem elçi hem de Kisincirin yardımcısı geceleğin Ecevitle görüştüler. Bu epey zaman gizlendi. Elbet unutulunca da sıkma şansının da olması gerçeği vardı.

Kısaca, 17 Temuz günü darbe sonrası hangi hamlenin olacağının yaşandığı gündü. Özellikle darbe anında beklenen ve beklenmeyenlerle oluşan iki gün sonrası yine ABD tetiklemesiyle yapılan görüşme ve Ecevitin hamleleriyle çıkarmanın da içeriği dolduruldu. Nedense bazı can alıcı gelişmeler hep unuturuldu. Herhalde durup dururken ABD elçisi Ecevitle görüşmedi. Hemen ardından Ecevitin londraya uçması, orada olanlar, Makariyosun dahi müdahaleğe onay verip oluşacak tepkilerin de uluslararası alanda olmamasını sağlaması, göz ardı edilecek durumlar deyildir.

Ne yazık çoğu gelişmeler güncel idolojik konuma uygun olmadığı için de hep unuturuldu. Yalan olanlar yazıldı. Tek gerçek, hesapta adanın bağımsızlığı ve toprak garantörleri olan ülkeler, aslında yine kendi stratejileri olan adayı parçalamağı yaparak ikili Kıbrıs utancının da tarihini yazdılar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin