yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDeprem sonrası için mersinden gelen uyarı - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Deprem sonrası için mersinden gelen uyarı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Depremin acılarıyla yaşamaya devam ediyoruz. Oluşan feklaket ve sistemin kendi gerçeğinin bütünleşmesi ise konunun hala algılarla da donatılmasına yönelmeleri de engelemiyor. Öyle ki daha olmadan önceki süreçte başlayan resmen siyasal duruşla gelen depremin yönetilememe devamı dahi en azından bir özeleştiri dahi getiremedi. Üstelik hala devam eden süreçte algılarla saptırma ve siyasal fırsast kulanma duruşları devam ediyor. Yasaklar, baskılar ve algılarla olguları öteleme tutumları sürüyor. Sanki herşey yolundaymış gibi gösterilşip hem öncesi hem de deprem anındaki onbinlerle ifade edlen ölümlere rağmen hala çabalar sürdürülmektedir.

Deprem süreci kurtarma dönemi devam ederken, kaçınılmaz olarak geçmiş yaşanan an ve kurtarma dönemi derken şimdi gidrek bir başka konu daha eklendi. Dün toplanıp buharlaşan deprem vergileri, birçok kuruluşun yaptıklarıyla etkisiz hale gelmeleri, imar aflarıyla oluşan ölüm tabutları sıralanırken, deprem anında da kurtarma ddönemindeki yönetememe kuralıyla da işler iyice karıştı. Ulaşılan algı operasyonları ile gerçekler örtüşmüyordu. Derken, zaman akarken onca insanın ne olacağı soruları pratiğe dökülmeye başladı. Ölülerin gömülmesi ve hayatda kalan önemli nifusun çaresizce göç etmeye başlamaları ise şimdiden birilerine ilerisi içşin uyarı yapma dönemine de gelindi.

Ek bir bilgiyi de bizden verelim. Bizim şanlı medyamız direk TRT eksenli yayınla saptırma algısında dolaşırken, itiraf acı olsa da Adiyamana giden ekip verdi. Kendileri Adiyamana gidikleri zaman “ki epey zaman geçtiydi” daha müdahalenin olmadığı ve kendilerinin ilk müdahale yaptıklarını açıklyordu. Bu TC devletinin kısa zaman sonra giderdik dediyi sığınmanın da nedenli tutarsız olduğunu ısbatlamaya yetiyordu. Ama, şanlı medyamız yine de TRT çizgisinde yayınlarına devam ediyordu.

****

Tamda bu karmaşada Mersinn Belediye başkanının bbir açıklaması da geldi. Belediye başkanı, oluşan göçün belirli bir miktarının üstündekini Mersinin taşşıyamayacağını belirti. CHP belediyef başkanı olması nedeniyle en başta içişleri bakanının tröleri ona karşı saldırılarına hemen başladı. Göçmen istemeyen, insani durumu dahi anlamayan olarak epey hırpalamaya giriştiler. Bunun üzerine TELE 1 yayınına çıkan Mersin belediye başkanı bizim de dikatle uyarıya katılmamız gereken konuya açıklık getirdi.

Mersin belediye başkanı şunları özetle belirti: Ben insani konuya önem veririm. Sosyaldemokratım. Ancak, insani konuyu konuşurken konumları da dikatle birlikte değerlendirmek gerekir. Mersinin yaklaşık birmilyon dokuzyüzbin nifusu olduğunu. Son dönemde gerek Suriyeliler gerek se iş bulmak amacıyla yaklaşık dörtyüzbin yeni nifusun Mersine eklendiğini anlatı. Böylece Mersin kendi nifusunan dörtyüznbin insan daha katıldı. Yine de Mersinliler bu gelen nifusla sorun yaşamadı. Oysa özellikle Suriyelilerle öteki ilde olaylar yaşandıydı. Belediye başkanı olayı şu noktaya bağladı:

Deprem nedeniyle bölgeye en yakın il Mersin. Buraya göç olması da normal. Fakat, Mersinin de olanakları malum. Belediye yaşayan birmilyon dokuzyüzbin insanın vergileriyle ayakta duruyor,hizmet veriyor. DÖrtyüzbin yeni nifus zaten geldi. Şimdi belli ki yaklaşık beşyüzbin kişi daha katılma sınırında. Bunların eğitimi, sağlığı, yerleşimi ve diyer sorunları var. Mersin bu yükü artık tutamayacak noktaya geldi. Sorunların çıkması normal. Planlama birmilyon ndokuzyüzbine göre olurken, iki katına gelen nifusun ihdiyaçlarını karşılaması mümkün deyildir. Üstelik yıkım ve çaresizlik göç hareketlerini de devam etirecek. Onun için öteki belediyeler de bu yükü paylaşması gerekir. Bu öneriyi sundum. Pek karşılık bulmadı. Bunun için ben konuya dikat çektim. Mersin bu yükü çekemez. Tek başına kalmaması gerekir”…..

Özetle Mersin belediye başkanının aktardıkları bize hiç yabancı gelmiyor. Üstelik burada da olacağı şimdiden gelen fırtına sesleriyle belli. Bizde işler daha da karışık. Şimdiden zaten eğitimden sağlığa sorunlar var. İlaç yokluğundan okuların hali malum. Nifusun sayısı belli deyil. Fazla olduğu ve en basit elektriğin dahi yetmediği de belli. Ama gelecek nifusun da sayısı belli deyil. Oysa onlar eğitimden sağlığa, beslenmeden işsizliğe birçok yaşam sorunuyla da eklenecek. Elbet Gürcafer gibi rantçılar veya kiracı aşk rantiyeciler para adıyla buna işdahla yaklaşacakları da kesin. Ama, zaten nifusu belli olmayan, epey yurtaş olamayan yapısıyla K. Kıbrıs yeni sosyolojik patlamalara da gebe kalacak.

Unutmayın, burada yüzbin öğrenci denilirken de ben benzer uyarıları mafyaları ve uyuşturucuyu da katarak yazdıydım. Yığıldı ve bol bol yabancı ucuz emek veya rant aşkına taşındı. Hepsinin sorunları yığıldı. Plansız ve nifus bilinmeyen ülkenin ne olduğunu da yaşayarak normalleştirdik. Bir bataklık oluşturduk. Şimdi Türkiyedeki deprem geldi. İnsani çok önemli acıları var. Göçler oluyor. Bir de K. Kıbrısta ne yazık Türkiyenin politk ilhaklaşma gerçeği var. Bunlar bize şu uyarıyı dayatıyor: en azından ne istiyoruz ve amacımız nereye? Her konuda olduğu gibi talimatlı ve hamasili rant aşkıyla yaklaşırsak, yarın K. Kıbrısın halleri de ibretliği de aratacaktır. Şimdiden bu konuda uyarıp, nelere dikat edileceği ve planların yanıtlarını bularak geleceğe bakmamız şart.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin