yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNe oldu tayvan modeline? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ne oldu tayvan modeline? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kulanım kültürüne sahip olmamız, sorgulama düşüncesinden yoksun kalışımız ve anlık algılarla genele gitme kısa kısır döngümüzle birçok gerçekleri yeniden üretmeğe adayız. Hafıza kaybımızdan, anlık güncel algılarla sıkışan gerçeğimiz, her konudaki çuuvalamamızın da sonucudur. Hagtırlamayanlara hatırlatalım: sıkıştığımızda hemen örnek olarak hep Tayvan modelini seslendiriliyordu. Özellikle federasyon karşıtlığı veya örnek sunma sıkışmışlıkta Tayvan örneği hep kurtarıcı gibi karşımıza çıkarıldı. Girişteki sıraladığım koşullar onucu da bunu kabullenip çare diğe savunan kulluk çıkar ilişkili kesimler de hemen havada kapıyorlar. Oysa son günlerde hem de üçüncü dünya savaşı tehlikesiyle anılan Tayvan krizi, bizde hiç duyulmak istenmedi. Şöylesine bir haber geçişi kısırlığı ile geçiştirildi. Halbuki Tayvan krizi bizde konuşulup çare de sunulduğu için, mutlaka değerlendirecek çok olgusu da vardı. Tıs dahi çıkmadı. Oysa hatırlayın Annan planı ve sonrasındaki koşulları: özellikle Kıbrısın birleşmesine karşı olanlar hemen “Tayvan” modeli diğe bir seçeneği sunuyorlardı. K. KIbrısın yasadışılığı ile Tayvan örneği ile sistemin devamı için algı buluyorlardı. Şimdi ise bu konuda pek konuşan yok. Hele de hala dışişlerinde olan üst birokratlarla makamcıları haberleri olmama adına kafalarını çoktan kuyunun içine doğru çevirdiler.****

Tayvan konusu K. Kıbrıs için bir başkadır. Bilinsizlik ve statikonun korunma adına ihtiyaç duyulma ikileminde, insanların da bilgisizliğine sığınılarak zaman zaman örnekler sunulan yerlerden biridir. Öyle ki Tayvan örneğinde olduğu gibi, yerin özelliklerinden çok, K. Kıbrıslaştırma yoluyla bir Tayvan oluşturuluyordu. Tanınmasa da ayakta duran bir yer arayışının ilacı gibiydi. Oysa burda dahi daha başlangıçtan yalanların iyice kuramı kuşatığına tanık olduk. Tayvan K. Kıbrıs gibi tanınmayan bir yer değildi. Bunu kaybederek günümüze geldi. Yine de ekonomik yapısı, stratejik önemi ve kendine has yaşamla Tayvan evet bir modeldi. Fakat, K. Kıbrısın ilaklaşma kurumsallaşmasıyla alakadar hiçbir benzerliği yoktur. Ülkenin, önemli bir dönemde B.M. üyesi olduğu dahi akılda yok. Tayvanın hem de Çinle olan siyasal gerginliği durumu başka bir cahliktir. Çünkü Çin

Alınacak ömemli ortak ders ise şu: Tayvan da Kıbrıs da kriz dondurulan yerlerdir. Krizli olup dondurulan yerler süreklilik yaşamada sıkıntı çekerler. Nitekim, Tayvan bir anlamda bunun da yanıtını yaşatıor. Tam da hiçbir gerilim yokken, birden ABD tetiklemesiyle kendini siyasal ateş çenberinde buldu. Çünkü çözümlenmemiş bir sorundur. Halbuki ABD dahi tüm gücüyle Tayvanı desteklerken, yörenin tek Çin gerçeğini de kabulendi. Kıbrıs gibi imzalar ile yaşamın ççeliştiği bir gerçeklik de Tayvanda yaşanıyor. Önceki yazılarımda konuyla alakalı bazı önemli noktaları belirtim. Sonuçta Çinin Tayvanı kendi toprağı kabullenmesi, gerilen dünya siyasetinde ABD ile hesaplaşma alanına dönüşmesi, yapılan anlaşmayla ABD kaçınılmaz şekilde Tek Çini imzalaması durumları sorunun pratikte yok olmasını getirmedi. Öylesine bir yapı kurdurtuldu ki Çin ile bağlarının yok olacağına inanıldı. Hat ta başlangıçta Batı Emperyalist kesim, B.M. gibi kuruluşlarda dahi Tayvanı üye yapıp Çini dıştaladılar. Ama yine de sökmedi.

Bu arada hatırlatmaya devam edelim: Kuzey Kıbrısta bağımsızlık ilan edilirken, tanınmayacağına, uluslararası anlaşmalara ters olduğu, bağımsızlık değil Türkiyeleşme siyaseti olduğu bilinmesine karşın da bu konu yine tartışlıyordu: örneğin; özellikle bağımsızlık ilanına karşı olup saraya teslim olan kesimlerin bahanesiyle “Çini bile tanıdınız” denip, uzun zamanda tanıma olacağı savunmalar da yapıldı. Ama, Tayvan her yaysadışılık tartışmalarında hep örnek olarak sarılındı. Benzesin benzemesin, bir moral duygusal güncel hale sokuldu.

Son dönemde Tayvan yeniden krizlerle savruluyor. Bu yörenin örneklem olarak kulanan K. Kıbrısta konuyla alakalı tıs yok. Ama gerektiği ve federasyona karşı olmanın da ilacı “Tayvan modeli” oluyor. Bu ne yaman çelişki desem de oda değil. Çünkü kulanılmaya, yalanlarla kendimizi kandırmaya ve gerçekleri bilmeden algıyla ses yükseltmeği kültürleştirdik. Teslim olmanın, çaresizliğin ve bize benzeyeni arama hastalıklarımızın sonunda Tayvan da yerini dahi bilmeyenlerin bize benzetilme dönemleri de yaşandı. Ama, Tayvan konuşulurken de o gerçek Tayvanı da hep yok saymanın da uykusuna çoktan daldık.

Tekrar edelim: Tayvan veya farketmez başka sorunlar var oldukça her an kriz ve savaşlar gündeme gelir. Üstelik, Kıbrısta ki deneğimimiz gibi,, bu krizler direk dış ülkelerce tetiklenerek de oluşturulur. Tayvanın da donuklaşan krizi, direk ABD tetiklemesiyle yeniden ısıtılıyor. Sonuç tahminleri ise hep Çine nasıl katılacağı üzerinden de gelişiyor. Ama, bizler kulanılma ve sıkıntı noktamızda bolca söylediğimiz, örnekleştirdiğimiz Tayvanın gerçeğine hiç ulaşma niyetimiz de yok. Nede olsa kamuoyumuzda bu cihaletli hamaset hala tutmaktadır. Tek gerçek, bizde de yasadışılıkla belirsizlik oldukça her an hem de bizden habersiz burada ısıtılıp savaş hali yaratma ihtimalleri hep vardır. Tayvan belkide bize en net mesajı bu noktada verdi. Ozaman, çözüm ve normal koşullara dönüp yaşamaktır. Bunu da kendi ülkesinde yaşayanlar ancak gerçekleştirme şansı vardır.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin