yaklaşımlarÖzkan YıkıcıFransa gözlüğü ile yorumlamak - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Fransa gözlüğü ile yorumlamak – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Teknolojik arıza nedeniyle Fransadaki başkanlık seçimlerinin ikinci turunu değerlendiremedim. Gerçi değerlendirecek fazla önemli yeni olgu da yoktu. Beklendiği gibi sırf Lopen kazanmasın diye akan oylarla Makron yeniden başkanlık seçimini kazandı. Tıpkı önceki seçim gibi. Bir farkla, oy makası bu defa odenli farklı oluşmadı. Böylelikle klasik Fransa resmi, bir yönüyle karanlıklaşıyordu. Bu geçen seçimlerde de yaşandı. Seçeneklerden biri olan sol son iki seçimde ikinci tura kalamayarak, yerini faşist partiler aldı. Üstelik, bu seçimde faşistlerin ikiye ayrılmalarına ve ikinci tura kalmayan partinin de yaklaşık Y.8  oy alması gibi düşündürücü sonuçlar da varken. Seçimlerin ardından görülen bazı sol çıkışlı protestolar ise bir anlamda gerilemenin ve sınıfsal mücadelenin siyasal alanda yakalanamamanın hayal  kırıklıklarına da iişaret ediyordu. Merak edilen, sol gerileme karşısında ve yaşanan seçim başarısızlığı sonrası, önemli sınıfsal emek direniş günündeki kitlesel tepkilerin nasıl yaşanacağı idi. Buda beklenen tepkileri dahi meydanlara taşıyamadığı anlaşılıyor.

Fransa, sol bakımından gerek sendikal örgütlenme gerek partisel çeşitlilikle oluşumlarla oldukça zengin tarihe sahiptir. Felsefenin gelişmesi ile bilim alanındaki değişken görüşler, sınıf dirençleriyle de toplumsal muhalefet yelpazesinde oldukça etkindir. Birçok sınıfsal hakların geri alınmasında, önemli direnişlerle bunları engeledi. Fakat, o  denli sol mücadele geleneğine karşın, siyasal olarak özellikle sınıf eksenli partiler hiç birinci sırada olmamadı. Sadece ikinci paylaşım savaşı sonrasında Komonist parti oldukça oy yükseltip, önemli iktidar seçeneğine dek geldi. Ama, bunu değiştirip dönüştürecek hamleleri yapamadı. Onun dışında genellikle sosyaldemokrat sosyalist partinin seçilmesinde ikinci tur destekleyici tekerlek gibi siaysal rol aldı. Bunun da sonucu, Sosyalist parti yönetimlrinde yapılamak istenen sağ sermaye dönüşüm kararlarında sokağa çıkııp, bunların bir kısmını engelediler.

Son ikibinlerde ise Komonist parti zaten iyice zayıfladı. Sosyalist parti ise sağa kayıp Liberal eksene oturdu. Giderek Holant deneyimiyle de bu parti de hiçeleşme sınırına geldi. Nitekim, son başkanlık seçiminde Y.2  cıvarında oy aldılar. Son dönemin Radikal sol eksen ise üçüncü sıraya oturdu. Ancak, şimdiden onca acite başarısına karşın, özellikle savundukalrının sınıfsal eksenden kopuk olması nedeniyle yeterli görülmüyor. Biraz ekoloji, biraz sosyal politikalarla bir anlamda kapitalist yapıdaki reforumlarla koruma duruşu, gelecekteki belirsizliği de artırıyordu. Solu tamamen sandığa taşımaya yetmiyordu. Yine de belirli çevreler Radikal solun parlementer seçimdeki alacağı oyu merak etmektedirler. Eğer, solu sandığa taşımaya başarırsa, birinci güç çıkarak başkanın her istediğini yapma engeline de sahip olma beklentielri de azda olsa hala var.

Bu koşullarda Pazar günü 1  Mayıs gününde beklenen katılım sağlanmadı. Atılan sloganlar ise başka bir karmaşayı işaret ediyordu. Pariste verilen bilgilere göre Otuzbin cıvarında katılım  gerçekleşti. Bu daha önceki Emek direniş günelrine göre daha az görülüyordu. Üstelik, siyasal seçenekler de gerileme işaretindeydi. Halbuki özellikle avrupanın da direk müdahil olduğu Ukrayna savaşı veya gelmekte olan gıda ekonomik krizleri gibi önemli sorunlar yaşanırken, hakları tırpanlayacağını söyleyerek seçilen Makron gerçeğine karşın, Sendikalar beklenen güç gösterisini yapamadı. Bu kuşkuları artırırken, yeni Radikal solun dahi kopulan sınıf mücadeleleeri sonuçlarının sistemleşerek nasıl zayıfladığının da kanıtıdır. Bunun kitlesel tepkileri ise ya seçime gitmeme, protestolara katılmama veya faşizme yönelik oy arıtşıyla sayısal rakamların yükselmesinde görülmektedir. Bir de solun Avrupada göçmenler ile resmi siyasal yakınlık belirsizlikleri sonucu güvenilir derecelerinin de düştüğü görülmektedir. Bu Fransada özellikle Yeşilerin nükler santral savunuculuğu, genele yayılan Avrupa benzerlerinin Ukraynadaki savaşı destekleme tutumlarıyla siyasal karşılığını göstermektedir. Oluşan kitlesel güvensizlik ise sandıktan umudun kırılması, seçime katılmama eylimlerini artırıyor. İlk mesajı Fansada başkanlık seçiminde gösterdi. Sarı Yeleklilerden, eğitimcilerin ve sendikaların protestolu direnişlerine karşın, sol beklenen ayni düzeyde oy alamamasıyla kanıtlıyordu. Sonra, emek direniş Günü 1  Mayısta da yine kitleler tepkilerini olsun sokakta göstererek gövde gösterisi de yapamadılar. Bu iki gerçekten sonra, Hazirandaki parlemento seçimlerindeki sonuçlar da gidrek merak ile endişe ikileminde beklenmektedir. Çünkü, güvensizlik ve sorunların yükselme  ivmeleri ikileminde siyasetin halkı sandığa çekmekteki tutumları, parlemento denkleminde önemli etki yapmaya adaydır. Radikal sol özellikle sosyalist parti deneyimlerindeki hayal kırıklıkları ile yükselen faşizmin kitlesel potansiyel gerçeği altında, Makronun merekzde yaptığı patlamayı yarın kendilerinin yapıp yapmayacakları önemli soru olarak hala duruyor. Üstelik sandığa gitmeyen önemli sayısdaki sol seçmen gerçeği de ortada dolaşıyor.

Kısaca; fransa, önce başkanlık seçimiyle bir yüzleşme yaşadı. Faşizmin yükselme dalgasıyla yüzyüze geldi. 1  Mayısta, hiç olmazsa yaşanan olumsuz koşulalr nedeniyle meydanlarda daha fazla bulunup, karşıt sloglanlarını haykırışı beklendi. Buda gerçekleşmedi. Şimdi, gözler Haziranda. Haziran parlemento seçimlerinde Makronun sermaye hırslı politikalarını durdurma olasılığı olan yerlerden biri halindeki parlementoda birinci parti çıkıp engeleme gücüne ulaşacak mı sorusu var. Kuşkular ve beklenti kayıbı altında Radikal sol bu mesajlarla kitleleri harekete geçirme şansı olacak mı kuşkuşu hala konuşuluyor. Bakalım. Sınıf mücadelesinin ve sol düşüncenin gelişmesindeki Fransa ülkesi, şimdi kriz kısgacında sol seçeneği geliştirme şansını kulana bilecek mi?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin