yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNisan ayına girerken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Nisan ayına girerken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bugün 1  nisan. Kıbrısın iki tarafında başka başka gerçekler le yaşanıyor. Genel olarak 1  Nisan ayni zamanda şaka yapma günüdür. Bu özellik havıza kaybı ve sansürlenme sonucu epey geriye gidilen an haline sokuldu. 1  Nisan, Güneyde Eyokanın kuruluş yıldönümüdür. Kuzeyde ise son krizlerin tepkisini meydanlara değişik nedenlerle taşınan eylem durumudur. Her iki yöredeki durumlar, Kıbrısın nedenli ayrıştığının da acı kanıtıdır.

Güneyde Eyokanın kuruluş yıldönümü yaşatılmaya çalışpılınıyor. Tarihi günü yeniden kendince anlatma ve kutlama günüdür. Fakat, genel Kıbrıs gerçeği buraya da damıtılıyor. Gerçekler değil de resmi idolojik çıkarına göre şekillendirilen resmi tarih şeklinde kutlanıyor. Nitekim, Eyokanın kurucularından YOrgacisin bizat Kıbrıs Cumhuriyeti başkanı Makariyos tarafından öldürtüldüğü biliniyor. Yine, ingilterenin Yunanistandaki işbirlikcii generali Grivasın da Eyoka içindeki etkisi, katgısı da tartışılmazdır. Görüldüğü övülerek kutlanan EYoka daha ilk lider bilgileriyle İngiltere ve sonradan Yorgacis konumuyla Amerikanın da ta kendisine ulaşmak kolaydır. Bir başka nokta da siyasal yöndür: Eyoka ingiltereye karşı olmakla öne çıkarılıyorsa da Enosis siyasal hedef sonucu Kıbrısın ne hallere sokulduğu da yaşanan tarihle kanıtlandı. Ayrıca, Eyoka kurulurken, çok az insan katıldı. Bunun hedefine de inanan pek az kişi vardı. Ancak bazı uyarıların sonradan nerede ise Kıbrısta genelek haline yaşatılan sonuca ulaştı. Haklı çıkıldı. Az kişi olmak ama örgütlü şekile gelip davranınca, bu örgütsel yapı ve güç sonunda kendine karşı olanı dahi peşinden sürükler. Eyoka bunu da kanıtladı. Tabi herkesin nerede ise Rum denip brakılması değil de başta İngiltere Amerikayı da eklerse, olayın yeni sömürgecilik sıçrama tahtası olduğunu da bilir.*****

Güneyde yeniden Eyoka üzerinden politik tarih konuşulurken, kuzeyde meydanlar dolmaya başladı. Lefkoşa ve Omorfoda son kararlara karşı tepkiyi örgütler sokağa taşıdılar. Sendikaların başını çektiği bu protesto elbet öteki örgütleri de etkiledi. Başta meclis krevatlı partiler ve ötekileri de eyleme katıldı. Geniş katılım oldu. Medyaları dolaştım. Genelde memnuniyet var. Kimisi sayısal katılıma, kimisi Türkiyeye dokunulmadığı, kimisi de hiçbir sert tavır olmadığı için memnun. TC bayrağından tutun bağırıp da nedeni söylemeyen sendika başkanlarına dek adeta sistemle uyumlu ama muhalefet yaparak bazı koşulları hazırlama eylemi olarak gerçekleşti. Bu arada pek konuşulmayan başka olgu da var. Türkiye bu durumdan kolayca yararlalanamadılar. Zaten gösteri koltukçulara karşı oluşturuldu. Türkiyenin dayatmaları, burada görevlendirdiği kişilerin katgısı nerede ise hiç sorgulanmadı. Hep, koltukçulara yüklenildi. Ayni anda Ankarada yeni UBP dizayini için ileride beklenen kişiler de temas yapıyordu. Sucuoğlu beklemesine rağmen çağrılmadı. Ama Tahsin ve Sunat Ankarada bulunuyor ve temaslar gerçekleştiriyorlardı. Oluşan tepki ve zaten beyenilmeyen bazılarını tasfiye etme koşulları da oluştu. Türkiye eleştirilmezken, oluşan tepkilerle de eline altın tepside olanak sunuldu. Tatarı söyleme ihdiyacı dahi yok. O  Bursada kendinin dahi anlamadığı işlere boğulurken, Tahsin bey Ankarada geleceğin başkanı gibi kabul görüyordu. bİlmem Tatar bu oyunu anlama düşüncesine geldi mi?

Görüldüğü gibi Lefkoşada büyük katılımla gerçekleşen ve bazı öfkeleri yansıtan eylem, siyasal kısırılık ile nedenine dokunamama sonucu oluşturduğu zemin yine dokunmadıkları çevrelere hareket etme ortamı oluşturdu. Nitekim, başta ana medyamız bu konuda rahatladılar. Türkiyeye dokunbulmaması, bayrakların olması ve sendika temsilcilerinin sadece seçtikleri bazı kendilerini iglilendiren konulara dokunarak gerçeği örtüğ öfkenin de gazını almaları sonucuna gelindi. Hep bu tip eylemleri eleştirdik. Eksikliklerini çekinmeden vurguladık. Çünkü, vurgulamasak, doğuracağı siyasal sonucu ve kitlelerde “bir şey olmaz” algısını anlatmaya konuşmamız yetmeyecek. Bakın Takeci gazeteci gibileri hemen  Türkiyeye dokunulmamasından rahatlayıp, yeniden koltukçulara veriştirdi. Eylemin ne Kıbrıs sorunu neden Türkiye ile alakalı olmadığı da tekrar tekrar söylendi. Böylelikle nedenleri yasaklanıp, tepkilerin bir kısmı alınarak,kitlelerin gerçeklerden uzak, ürkmeme adına tepkisel eylem yapıldı. Sömürgelerdeki sendikal eylemlere K. Kıbrıs da sayfa yazmış oldu. Hele de kapatılacak kurumları olan Sendika federasyon başknının, bunu Türkiyenin dayatığını, paketlere konulduğunu söylemeden kendi sorunlarını yüksek sesle hükümete havale etmesi, yaşadığı ülke koşullarından nedenli uzak acite çektiğini de ısbatlıyordu.

Ama çok memnun var. Sendikalar eylem yapıyor, muhalefet katılıyor. Katılan sayı ile moral bulunuyor da sonrasını düşünmek de isenmiyor. Bir rahatlama oluştu. Çloğunluk da memnun. Sadece UBP içinde birileri “acaba gidermiyiz” korkusuyla beklentiler halindedirler. Ama, sayısal yüksek katılımla ve nedenleri vurgulamadan SÖmürge gerçekli bir eylem daha yaşandı. Buna Kıbrıs Türkünün tarihi gün yazdığını, çağdaş ve uysalığın damıtıldığı epey probaganda mavzemesi de çıktı. Bakalım devamı hangi haftaya.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin