yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHalil Falyalı cinayeti gizemi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Halil Falyalı cinayeti gizemi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Salı gecesi, 8  Şubat günü, alışılmamış bir cinayet Girne sahilerinde Çatal Köylede gerçekleşti. Cinayet, işlenen yer K. Kıbrıs olsa da anında Türkiyede muhalif medyada hemen yankı buldu. Dahası, olay yerindeki bir resim de hemen KRT ekranında yayınlandı. K. Kıbrısta ise olay şaşkınlık içende yaşanıyordu. Fakat, en acı başka paradoks da şu: Türkiye ilgilenmiyor, bilmiyor diyen çevreler dahi kendi medyalarında habere pek yer vermezken, direk yayını “Halk TV KRT ve Tele 1  ekranlarından izledik. Bu işte bir tuhaflık varsa, aslında tuhaflık değil, yeniden gerçeklerle karşılaşma sonucunu yaşıyorduk. Üstelik Türkiye medyası K. Kıbrısa gerçeklerle pek ilgi göstermezken, birden Halil Falyalı cinayetiyle nerede ise yarışta birinci olarak hemen yayın ile orumlara girişti. Demek ki konu salt Girne sahilindeki Çatal Köyle yeterli değildi. Türkiyede de yankı buluyorsa, olayın uluslararası derecede nedenleri ve sonradan sonuçları olacağı tahminini de kanıtlıyordu. Sonuçta, Peker ile resmen uluslararası kirli ilişkilerde adı konulan Halil Falyalı, cinayetle de konuşurluğuna devam edecek gibidir. Tek acınacak gerçek ise romantik nostajik federal kimi Kıbrıslılı oluyor. Onllar,olalyın nedeni yerine kendilerinin herhalde çıkarı aşkına da olacak ki olayı basit Kıbrıslılık romantizmi ile banbaşka tuhaf ulusalcılıkla maraziler dizmeye başladılar. Ne diyelim: kolay gelsin!

Resmi değil de normal koşullarda K. Kıbrısta Halil Falyalı veya geneldeki Falyalılar kesimelrini sonrarsanız, alacağınız yanıtlar yakındır. Gücü ve etkisi üzerinde epey söz duarsınız. Fakat, iş resmi alanda veya tanıklık düzeyine gelince, birden o dil sürter ve “hayır sever, yardımcı ve iyi bir iş adamı” lafları dökülür. Aynen, Halil Faalyalı cinayetindeki önemli dencek kendielrini uzayda gören bazı gazeteciler gibi. Konunun kendi gerçekleriyle değil de utanmasalar Kıbrıs ile Türkiye farklılığına dek çekecekler. Öyle yapanlar da oldu. Halk TV de konuşanın “bizim şu farkımız ve kültürümüzle” örülü yorumları oldu. Yine ayni kanala ko konuşan başka bir “gazeteci” de daha garip şekilde sanki yönetim sözcüsü sansürleme memuru gibi yanıtlar verdi. Öyle ki konuya hakim olan ve bu konuda Bir Gün gazetesine de yazılar yazan Timur Sykanın ısrarlı bilgilendirme sorularına da kaçışlarla geçiştirdi. KRT bu konuda ilklerde önemli rol aldı. Çünkü K. Kıbrıstaki bbağlantılı olduğu gazetecilerin anında doğru bilgilerle konunun anlaşılmasında yardımcı olundu.

Şimdilik K. Kıbrısta fazla ses çıkamıyor. Elbet, olayın K. Kıbrısta olması nedeniyle haber ve zorunlu bilgilendirmeler veriliyor. Fakat, Falyalı konusundaki biriken süreci pek konuşma niyehti olan yok.Hele de Kıbrıslılık romantizmine takılana diyeceğğim de yok. Hemen ekleyelim: bizde hep gerçeklerden kaçarak,bazen korkarak, yerine göre duymazlığa koyup yok saymanın ezberi oluştu. Düşüncesi de yeri geldikçe kendimizi abartarak farklı kültür veya demokrat hoş görülü gözterme tutumlarımız da şanlıdır. Falyalı olayında bunlar tekrarlandı. Hele Türkiye resmi makamları ne der diyenler, önce bekler ve sonra yalakaya göre pozisyon oluşturur.

Yukarda özetlediklerimin kanıtı, Sedat Pekerin onca direk Falyalıyla alakalı açıkladıkları dahi buradaki önemli kesimde yankı bulmadı. Prlemento partileri konuyu gündeme getirmedi. Üstelik, muhalif krevatlı partinin yetkilileri seçim dönemi de Falyalıyı UBP desteği ile tehtit etme nedenlerle eskiden hep suçlarlardı. Çakıcının adaya gelişi veya Falyalıyla alakalı ABD Türkiye eksenli hukkuki gelişmeler de bol basına rağmen yer bulmadı. Bir anlamda, gelişen birikimlerle, Falyalılara karşı oluşan dünya çapındaki durumları burada kimse izlemek istemedi. Normalmış gibi yaşamaya devam edildi. Sonuçta, cinayet de olunca şaşkınca şunu da söyleyenler oldu: “Biz bunlara alışkın değildik* Ne oluyor” diye içten veya laf bulamamanın sığıntı sözlerini duyduk. Bunlar K. Kıbrısın kendi gerçeklerinin sonucudur. Oysa kısa zaman önce Mehmet Akacanın kurşunlanması veya Girnede bazı kurşunlama tehtitler, Faalyanının kuşkularla dolu yargı durumu yaşandıydı. Demek ki birikim oluşturma veya gerçeklerle yüzleşme burada pek yoktur. Yine eklemeden edemiyecem; K. KIbrısla alakalı mafya tipi gelişmeler bol ca oluyor. İngiltere yolunda havaya uçan kamyonlar, Elmas cinayetleri, tarihimiz oldukça zengindir. Ama, ne demişti önemli bir politikcımız: “ak veya kara farketmez, yeter ki paragelsin”. Bunları bağrında taşıyan K. Kıbrısta elbet uluslarasılaşan veya Türkiye ile bütünleşen ilişkilerde elbet kendi kuralıyla kökleşecektir. Biz kendimizi romantikleşme ile duvarın içine gömerken, olaylar durmayıp devam ediyor. Ayni gelişmeyi Ömer Topal ve Tarık ümit gelişmelerinde yaşadık. Yöneticilerin kirli işlerdeki kişilerle olan resimlerini normal karşılaadık. Baskılarla yaşamaya demokrasi dedik, SÖmürgesel şeklimize de sıkılmadan bağımsız ve gemeniz imgesini kondurtuldu. Böylesi gözlükte ne gelişeni nede ayni andaki durumları bütünsel yorumlayamıyoruz. Yorumlayanları da basit suçlarlaa dikate almayarak kendimize has kültürü de oluşturduk.

Son nokta olarak şunu bütünleştirelim: Falyalı cinayeti öncesi, Taner AY diye Almanya Türkiye eksenli yapının temsilcisi Bulgaristanda trafik kazasında öldüğü söylendi. Ne resmi nede ölüm şekli yok. İzmirde AKP örgüt başkan yardımıcısı da öldürüldü. Feto borsacısı olduğu idiyaları var. Son olarak da Halil Falyalı öldürüldü. Nemi ilişki var. Çoğu kuruyor. Bir son dip not: Falyalının şöferi ile Bulgaristanda ölüp de trafikte öldüğü resmi olymayan Almanyadaki Osmanlı örgüt temsilcisi ayni yöreden gelmedir. Kırşehirin Kamal ilçesindendir.

Neyse kafanızı fazla karıştırmadan yaazıyı noktalayım. Ama devamı da mutlaka gelcek. Odenli yanlışlar var ki mutlaka değinmek şart.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin