yaklaşımlarÖzkan YıkıcıLibya'da Osmanlı oyunu bitmez! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Libya’da Osmanlı oyunu bitmez! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Öylesine bir hale sokuldu ki birileri dürtüklemese veya önemsediğimiz biri yazmasa, dış gelişmeleri hiç konuşmayacak derecede duyarsızlaştık. Libya bu örneklerden en canlısıdır.n  üstelik hem Kıbrısla alakalı, hem Kıbrıslıların gidip çalıştığı ve dünyaca son müdahale ile oldukça kaağosa saplandırılan ülke durumunda olmasına rağmen. Türkiyenin Orada askeri üst ve milis nitelikteki taşınan cihatçılarının da olması, tetikleme yerine yasaklamalarla bilinmeme oynuna hep önem verdirtildi. Bu  yüzden Libya önemli gelişmeleri yaşarken, pek de konuşturulmama öteki ters düşünceyle de susturulup unutulan bilgi haline sokuldu. Halbuki özellikle B.M. direk katılımıyla alınan kararlar ve sistemin gelecek Libya hesapları nedeniyle,hala canlı yaşanan Kıbrıs sorunu nedeniyle, bizim için takip edilip dersler alınacak örnek de olmaya aday siyasal özelliği de bulunmaktadır. Buda ne yazık ki ister kuzey ister güneyde ne siyasal nede  medya tarafından öne çıkarılmadı. Önemsenip en azından B.M. kontrolunda yapılan anlaşmanın uygulanma  şekliylen dikat edilecek kendimize gelecek duruma dahi değer verilemedi. Sadece B.M. kuruluşunu da Kınbrıslayıp paketleyip, pandoraya koyup birinin aşmasını bekler şarkısıyla reytink yapmaya takılıp kaldık..****

Eksiklikler nedeniyle girişi böylesi Libya ekseninden kısa bir Kınbrıs dokunuşu da ekleyerek yapma ihdiyacı duydum… Gelelim Libyaya: Libya eğer alınan ve B.M. kontrolunda imzalanan anlaşma uygulansa, şu günlerde yapılmakta olan seçimleri ve hangi adayın kazanma şansıyla, ülkenin savrulacağı yönü tartışacaktık. Elbet, Libya çöllerinde okadar taraf vardır ki kaçınılmaz olarak dünyada da çok yönlü konuşmalar, yazışmalar da gerçekleşecekti. Libyanın geleceği üzerinden B.M. başarısı veya başarısızlığı konuşulacak. Çok yönlü dış müdahilin tutumu da elbet seçim sonucuyla beklentiler veya endişeler de olacaktı. Hele de askeri üstü olan, ciahtcı taşıyıp orada birçok soruna neden olan, tek taraflı bir örgütle yaptığı anlaşmaları ısrarla evrensel kural halaine getirmeğe uğraşan Türkiye de bu yelpazede çok tetdirgin veya başarı masalı analtacaktı. Dahası, yine tıpkı ölen kişileri söylememe sansürü gibi birçok sonuca sansür koyup kendi kamuoyunu bilgisiz kılıp algıyla kulanmaya çalışacaktı…..

Tüm sıraladığım bu bilgiler, eğer anlaşmaya uygun takvin işleseydi, şu anda mutlaka yazılıp çizilecekti. Kimisi itirazlarını veya başarılarını sıralayacaktı. Ama olmadı. Olmadığı için de nedenleri pek de belirtilmek yönünde kamuoyu uyarılmadı. Sadece bazı ekranlar kısa birkaç kelime belirtip orada braktı. B.M. ise bizat kendi önderlik yaptığı birçok ülkenin direk müdahalesiyle oluşan anlaşma uygulanmadı. Basit bir erteleme yapıldı. Önümüzdeki ay ayni gün takvimi koydu. Önümüzdeki ay denilir de ayni zamanda bir yıl sonrası da olduğunu hemen hatırlatalım. 21 yılında değil, 22 yılının başındaki ilk Ocak ayında seçimler yapılacak dneilir de inanan pek olmadığı için de fazla öne çıkarılmadı.*****

Gelelim bazı gerçekleşmeme nedenlerine: hatırlayanlar benim yorumlarım hep ikili oldu.  Çünkü, bir yanda çok değişik iç güçler varken, Libyayı işkal veya direk yandaşıyla müdahil olan birçok ülke mevcutdur. Onların da çıkarları ortak değildi. Dahası, ülkeği dağıtan, paramparça eden, orraya milisinden işkalci askerler gönderme rolleri de oldukça ayrışmaya benzin döküp uçakla da destek verdiler. Petrol gibi önemli kaynak kavgası da işin canasıydı.

Libyayı iç savaşa sürükletip sonra geniş savaşa geçme sürecinde donuklaştırıp arayışa geçildi. Bu yılın Mart ayında B.M. temsilcisi başkanlığında da seçimlerin yapılmasıyla yeni dönem anlaşması imzalandı. Hem iç hem de dış güçlerin ortak anlaşması gibi olmasına karşın, yine ters yönden herkesin itirazları da vardı. Ben o  günelrde olayın Libyadaki halkın yönünde önemli rol oynaması gerektiğini ve ülkenin bütünlüğünün ancak bu şekilde korunacağını belirtim. Yine de sorularla seçimin yapılıp yapılmayacağının da anlaşılacağını hep kuşkularla birlikte uyardım.

Nitekim benim yazımın etkisi daha bitmeden, Türkiye anlaşmada 3  ay içinde yabancı askerlerin çekilme ilkesini uygulayamauyacağını açıkladı. Savunma bakanı Hulusi Akarın “türkiye dış güç değil, iç asker konumundadır” yorumu bunu kanıtladı. Devaamında cihatçılarını da geri çekmedi. Desteklediği şahısların dalaveralarına daa desek verdi. Devamında yine kurallar işlemiyordu. Öyle ki seçime 3 ay kala yönetim konseğinde eğer aday oluacaksa istifa etme kuralına da Türkiyenin desdesteklediği kişiler uymadı. Aday olmak isteyen, başta Kadafinin oğluna da seçim kurulu ret, mahkeme evet dedi. Böylesi ikilemler de sonuçta konseydekilerin istihfa etmeden aday dayatmalarıyla da belirsizlik artı. Yabancı güçelr çekilmedi, istifa etmek gerekenler yapmadı, dış müdahalelerde Türkiye başta olmak üzere yoğunlaştı, mahkeme ile seçim kurulu kararları çelişti. Temsilciler meclisi konseyin görevinin sonlandığı gün bunun uygulanması adına karar aldı. Konseyde bulunan ve sırtını Türkiyeye dayatan kişiler başta olmak üzere yolsuzluk idiyaları da ayuka çıktı. Daha sayacak çok neden daha seçime takoz koydu.

Bunu uygulatması gereken B.M. ise adeta seyircilik ile eski namelerle olayı öteliyordu. Oysa olay resmen Birleşmiş Miletler kararıyla da taşlandırtıldı. Uymayanlara karşı ne yapılacağı ise net değildi. Sözde iyi niyet denildi. Denildi de olmayan sadece Mmart ayının anlaşmanın seçim sürecinin gerçekleşmesiydi. Öyle ki başta Türkiye işkal milislerini ve askeri üstü kapatmamasına rağmen “belki seçim sonrası” gibi tuhaf umut ponpalamaasıyla seçimlerin gerçekleştirileceği dahi söylendi. Sonuçta, Libyada seçimelr yapılmayıp bir ay sonrasına ertelendi.

Kısaca, eğer yapılaşaydı Libya seçimleri çok tartışılacaktı. Hangi sonuç çıkarsa çıksın öyle olacaktı. Hele, başlangıçta konulan uygulanması gereken hamleler de yapılsaydı, karşımıza değişik Libya da gelirdi. Hiçbiri şimdilik olmadı. Olan, yine sistemin kendi kendisini yeniden üretmesidir. B.M. destekli kararlar olsa da çok yönlü emperyalist hegemonya kurralları işledikçe, krizler yeni kriz yaratmaya devam edilecektir. Hani hep Türkiye ve yanına Uluslararası hukuk diyenler, bu örneği yeniden dikat etsinler. Belki Kıbrıs sayfalarında kaçırdıkları bölümleri de yeniden yakalarlar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin