yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHatırlatma yapma amacıyla – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Hatırlatma yapma amacıyla – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Garip durumlara düşüyoruz. Oysa, çok deyil, doksanlar dönemiyle geliştirilen stratejilere bakıldığında, günümüz bunların sonucunu yaşamakta olduğumuzu da kavrarız. Dahası, neyin gerçekleşip neyin gerçekleşmediğini de düşünmeye başlarız. Çizilen hedefin üzerinden geçen zaman, kendi koşullarıyla günümüzde yaşatılmaktadır. Neydi dünyada özetlenen gelecek: Sovyetler blokunun dağılmasıyla, Kapitalist sermaye dünyası resmen bayram yaptı. Seçeneksiz bahçesinde stratejiler hemen piyasaya sürüldü. İki ayak oldukça geleceğin hedefini açıklıyordu. Zaten etkin olan Neoliberal ekonomik yapılanış, tamamen yerleşecek. Sihirli el gibi dünyayı düzenleyecekti. Siyasal anlamda, sınıfsal eksenin yerine hemen Kültürler çatışması dönüşümünü koydular. Bu temel stratejiyle islam dünyası fay hatıyla başlayıp, Ortadoğu projesi ilk adım ile Çin kuşatılmışlığına uygulanacak plan kondu. Henktintın bu düşüncenin geliştiricilerindendi. Başta saçma görülse de ikibinlerde Kültürler savaşı resmen Afkanistan işkaliyle yürürlüğe girdi. Gerçi Neoliberal ekonomik yapı 98 yılındaki Asya kaplanları kriziyle resmen sonuna gelindiğini haykırdı. Hormonlu, balon şişirme tetetbirlerle yapılan tedavi ise sadece birkaç yıl sızıyı dindirdi. Şimdilerde kimse Neoliberalizmin üsreceğine inanç getirmiyor.

Kültürler çatışmasının özünde kimlik ve inaç temelli ayrışmadır. Bu islam dünyası üzerinden geliştirildi. Elbet şu dönüşüm de hızlandı. Soğuk savaş dönemli makinenin yerine yeni anlayışın kurumsallaşmasının da geçirilmesine hız verildi. Bunun Türkiyedeki direk yansıyışı AKP siyasal islam projesidir. Nitekim, birçok ülkede girişimler devlet içi çatışmalarla yoğunlaştı. Bu aynen Türkiyede de ikibin başında başlandı. Yeni AKP çizgisi ile geri dönemin yapısı arasında krizler başladı. Herkesin nerede ise yanıldığı konu, yeni dönemle birlikte darbelerin de özünü deyiştireceğidir. Kıbrıs sürecinde Türkiyede bazıları bu gelişmelerle darbe beklerken, ben onlara “boşuna beklemeyin* Ne çabuk unutunuz: Türkiye tipi ülkelerde Amerikasız darbe yapılamaz” gerçeğini defalarca hatırlatım. Kültürler çatışması anlayışla AKP iktidar olup bölgesel liderlikte düşünülüyordu. Nitekim, 2007 yılında tarihi TC döneminin imzası atıldı. Anıt ve Erdoğanın imzalayıp açıklanmayan belge, ayni zamanda AKp çizgissinin devleti ele geçirmedeki öne geçişin de tarihiydi. Dikat etiniz mi; Türkiyede onca AKP geçmişi konuşulmasına karşın bu Anıtla anlaşma hiç tartışmalara kondurtulmuyor. Hele de Kıbrıs sürecindeki TC içi devlet çatışmaları ve Amerikan müdahalesi unutulup gidildi. Oysa, başlangıç oldukça sancılı geçti. Neden se Anıtla olan anlaşma sonrasındaki olanlar hep tartışılıyor.

Bu basit kuralı unutulması şekli devamında yeni yanlışların da kabulunu getirdi. İki tanesini belirtecem: ispanya ile yapılıp şaşalı probagandalaşan Kültürlerin buluşması planı. Oysa, pratikte Kültürler çatışması ırakta, Afkanistanda kanlı şekilde yaşanıyor. AB ve Türkiye de direk tarafytı. Demogojik probaganda esruman tutuyordu. Kültürlerin veya medeniyetlerin buluşma algısı gerçekleri örtüyor, AKP ve AB için önemli probaganda aracı oluyordu.

İkincisi, İstanbul ve Jakartada yapılan Kadın sözleşme anlaşmalarıdır. Oysa, Türkiye ve Endonezya kadın bakışında inanç din gericiliğinin kültürünü yaşatıyordu. Buda yutuldu. İkisi de başatı ılımlı islam ile Hristiyanlık buluşma belgeleri olarak savunuldu. Her ikisi için ben özellikle Ortam gazetesinde “yanılmayın” diye defalarca uyarı şeklinde yazılar yazdım. Çünkü, emperyalist gerçek, gericilikle idolojik aygıt oluşturma gerçeklerini kolayca yanyana bütünleştirmeği biliyordum.

Çok geçmedi. Jakartada kadın sözleşmesine karşı çıkanlar epey ses çıkarıyorlar. Türkiyede AKP geldiği aşamada bu kendi imzaalatığı belgeden çekildi. Birileri tutup “hukuk, adalet” diyor. Oysa kriz döneminde yaşadığımız, gericiliğin devlet içinde epey güçlendiği, AKP siyasi hedeflerini de düşününce, nereye gelinip neden kolayca bu akararın alındığını anlar. Tabi medeniyetler buluşma hikayesi çok abartıldı, ama kolay unutuldu.

Yukardaki iki örnek, daha dün denilen dönemde yaşandı. Devlet gelişimi, kültürler çelişkisinin vardığı  hedef ortada. Baydının Rusya ve Çin hamleleri de boşuna deyil. Aslında Suriyede Rusya sahaya inmese, plana göre iran çoktan tertiplenip Rusya kuşatmasına geçilecekti. Bu hayal deyil. Planın uzun vadeli Çin kuşatmaa yolunun kendisidir. Burada temel kriter kültür çatışması ve serbes piyasa ekonomisidir. Serbes piyasadaki kriz ve aşılamaması, bunu engeliyor. Ayrıca, kültürler krizleriyle ılımlı radikal derken, doğan boşlukta da bu kesimlerin metropolleri tehtit etmesi de işin kesen öteki tarafıdır.

Bu kısa gerçekleri yok sayarsak, yerine göre de bilmeden savunursak,çıkış yolunu fda bulamayız. Gelinen aşamada bir gecede hem Kadın sözleşmesi hem de merkez bankası başkanı bir kalemde alınıyorsa, durumun basit sözlerle geçiştirilecek noktada olmadığını gösteriyor. Herkesim kendine göre hedefler de buluyor. Uluslar arası adıyla başlayan anlaşma ve belgelerin en cılız geçtiği günleri de yaşadığımızı unutmayın. Kıbrısla kararlar sanırım en net anlayacağımız kısımdır.

Bu yazımda kısa bir hatırlatma ile Türkiye ağırlıklı geçmiş günümüz buluşması yaptım. Önemli gelişme olmaz sa yarın da bu süreçteki Kıbrısa deyinecem.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
341AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin