yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEsintiler sonrası kuzey Kıbrıs – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Esintiler sonrası kuzey Kıbrıs – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Fuat Oktay adaamıza gelip yeniden ülkesine döndü. Yaklaşık iki gün etrafta esintiler yarattı. Sarayın da bu defa yolunu buldu. Daha önceleri, sarayda Akıncı varken, nedense Fuat bey yolu bulamıyordu! Doğrusu, koltuktaki öteki makamcılar ne olayın nedenini soruyor, nede sorulan sorulara yanıt veriyorlardı. Sömürge ülkelerde dahi sömüren devlet böylesi davranışı pek yapmazdı. Ama, Fuat Oktay veya farketmez, öteki Türkiye yetkilileri nedense başlangıçta kucakladıkları Mustafa Akıncıyı sonradan öteleyip klasik diplomatik saraya uğramayı dahi yapmayarak, direk mesajla seçimin ilk müdahale baskısını da gerçekleştirdiler. Hem de kendine hükümet diyen ve egemenik masalını okuyanların da söyledikleri lafın palavra olduğunu da farkında olmadan kanıtlamaları da yaşandı. Fakat, son dönemde saraya hem de müdahalelerle gönderdikleri, bazı yargı gibi uluslararası sorunlarını da haledikleri Ersin Tatarı bu defa ziyaret eetiler. Üstelik Tatar, kendinden geçme normalliğini yeniden yapıp salamalarıyla ses heycanlanmalarını yeniden herkesin önünde gerçekleştiriyordu.

Gelen Türkiyenin Cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Üstelik artık net şekilde de söylenen KInrıs işlerine bakan yetkilidir. Fuat Oktay Kuzey Kıbrısa her türlü müdahaleleri direk yapma ismi oldu. Zaten, bunu en iyi UBP yaşadı. Seçimler dönemi gelgitmeler veya direk müdahaleler yapıldı. Parti kongresi ve adayları geri çektirme pratiği de yaşandı. Bunları şu anda hem koltukalrda hem de sarayda oturanlar kabulendi. Bu nedenle, Fuat Bey adaya gelince, dikat  etmeliydiler. Elbet, yapılan anlaşmaların sadece adı dneilip içerikleri boş kalacaktı. Yönetimin başı ise zaten konuşma gafları ile resmen atamalı boşluğu doldurduğu için zayıflıkları nedeniyle hamaseti dahi doğrudürüs yapamadı. Ama, basın toplantısını izleyen başta gazetecilerin tutumunu görünce, aklıma eski Pirgo Dilirga köyü geldi. Buraya sonradan gelenler bunu pek bilmez. Fakat, özellikle yaşlı kesim eğer işine gelmiyorsa bilir. Hacibavlo fıkraalaşmış gerçek vardır.

Aday olan Hacibavlo, Pirgo köyünde probaganda yapıyor. Ahali de Bravo Hacibacvlo diye alkışlıyorlardı! Hacibavlo öylesine coştu ki “ey halkım, analarınız analarımdır, babalarınız babalarımdır,ananız anam, babam, çocukklarınız çocuklarımdır”. Alkışlar coşar: hacibavlo tüm istenenleri yapacağını söyler, öyle kendinden geçer ki “çocuk istiyorsanız, çocuk da size yapacam” der. Ahali alkışlar. Sonradan birileri düşünmeye başlar: bu Hacıbavlo bize ne dedi: “istersek çocuk da yapacakmış” anlayışını kavrayınca peşinde sövmeye başladılar…

Bu klasik olay fıkralaşıp bazen ekler bazen   azalmalarla hala eski kesim tarafından seçim dönemlerinde özellikle ders niteliğinde anlatılır. Ben bunu niyemi anımsadım: Fuat Oktay basın karşısında şu  cümlelerlerde oldukça gazeteciler dahi alkışlandı: “Türkiyede ne varsa burada da olacak” diyordu. Acaba coşkun şekilde alkışlayan başta gazeteciler Türkiyedeki meslektaşlarının basına gelenden habersiz mi! Üstelik, Fuat Bey burada nutuk çekerken, örneğin Türkiyedeki Boğaziçi ünüversite olaanları kaçı biliyor. Dahası kaçı gazetecilik mesleği adına olayları haber olarak yaptı. Ama, düşünmeden ve gerçekten çoğunun içinden gelerek “Türkiyede ne varsa, burada da olacak” sözlerini alkışlayarak karşılık verdiler.

Fuat Bey konuşurken bakın Türkiyede neler oluyordu: Örneğin, AKP başkan yardımcısı meclis kürsüsünden Maraştaki gördüğünü savunuyordu: Yoksulum diyen çifcinin nasıl yoksul olmadığını cebindeki telefonun markasıyla acıkılıyordu. Günlük ihtiyaç haline getirilen cep telefon sahibi olmak yoksul olmamanın kriteri olarak anlatılıyordu. Bir TC gazetesi ise market listesi yayayınlayıp, nelerden uzak durmayı savunurken, zepzeleri veya raflardaki bazı ürünleri dahi dikate getirip, gıda fiyatlarından korunma önerisi yapıyordu. Buna benzer birçok örnkler olurken, Erdoğanın Aya sert iniş haberiyle de hemen kocaman pröfesörler Aydaki ve genel uzaydaki zengin maden yataklarını ekranlarda anlatıyorlardı…..

Bunlar K. Kıbrısta karşılık elbet bulmaz. Sadece işlerine geleni alıp önce Türkiye, sonra buradaki koltukçulara ve en son medya patronu veya partiye dokunmayanı aklayıp haber yapma becerileriyle iş yapmaktadırlar. Hele birielri alkışlarken, seyirci kalmak da tehlikeli olmaya adaydır.

Net şekilde saraydan makama, Fuatdan Erdoğana ayni nakarat tekrarlandı: Federasyon artık yok. Daha ileriye de gidildi: Maraş açılımına da devam. Sıkılmadan “uluslararası kararlara da uyma” eklendi. Tuzla resmen darmadağın edilen aşa sirke katma gibi oldu. Elbet anlaşmalar da açıklandı. Gürleyen Cafer pay bekliyordu: bilmem tatmin oldumu, konuşmadı. Bunlar esinti gibi olurken, terleten, düşündüren sözlerdi.Hele de buna karşılık destekleme atışı yapan makamcıların gerçekten anlayıp anlamadıklarının anlamı yoktu. Tüm bunlar olurken de R”rumdan” siyasal eşitlik isteniyordu”!

Şu soru sık sık sorulması gerekir. Hepimiz biliyoruz da bilmemezliğe vurduğumuz yaşanan vardır: koltuklara öylesine yerleşimler yapıldı ki hiçbiri geldiği yerin dahi farkında deyil. Oysa, bize Türkiyeden gelen kaynak rakamları açıklandı. Ufak bir sorgu var: bu kaynak buraya mı geldi, yoksa Türkiyede açılan ihalelerdeki mütahitlere mi verildi? Gösterilen tamir veya başka direk Türkkiyede yapılan harcamalar, gerçekten doğru mu? Türkiyede bu konuda hep eleştiriler var. Hele de harcanan rakamlar konusunda asronomik farkları bizat sayıştay açıklıyor. Elbet işbirlikçilik ile koltuk sevdası artık bu soruların sorulmasını engeliyor. Zaten öylesine silik bir yönetimimiz oluştu ki brakın Türkiye gerçeğini, kendi parti yapısını dahi düşünmeyecek derecede müdahaleleri kabullenip koltuğa oturdular. Ersaan aday dahi deyildi!

Tüm bunları tamam  BRT yayınına ne demeli? Hoş geldin sömürge tipi Göbels yayını.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin