yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKıyaslama seçkileri – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kıyaslama seçkileri – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hemen konuya girecem. Deyerlendirmeleri de sizze brakıyorum. Yorumsuz brakacam….

Geçenlerde bilgi için dünyayı takip ediyordum. Ülke adı bana ikili kıyaslama hatırlattı. KKTC ilanında sonra tartışılan “tanınma” vardı. Bu arada Türkiyeye Sudan vekileri gider. Özal onları hem görüp gezmek hem de tanınma amacıyla Kuzey Kıbrısa gönderdi. Sudan Milet vekileri geldiler. Giyimleri ve davranışlarıyla kendine has ilgiyi de gördüler. Gezerlerken de dayre penceresinden seyrediyorduk. Kimisi küçümseyerek kimisi de “işte bizi tanıyacak” diyorlardı. Sonuçta; Sudan vekileri giderken, bizde de ayrılıklar var. Biz neden ayrışmıyoruz sorgusuyla ayrıldılar. Ayrılırken söyledikleriyle de bizim mekan da “zaten Sudan oldukça geri kaldı” denip küçümseyip alay dahi yaptılar….

Aradan yılloar geçti. Geçen hafta yine Sudan Kıbrıs kıyaslı ikili gelişmeler oldu. Sudanda yapılan gelişmelerle Laiklik kabulendi, olan iç savaşlar anlaşmalarla sonlandı, Devlet din işlerinden kesin ayrıştığı bilgiler peşpeşe geliyordu. Kadın haklarının da kabul edilerek ikincil olma siyasal durum da bozuldu… Ayni günlerde K. Kıbrısta bir dergahta keendine Başbakan diyen Ersin Tatarın acemice el açıp dergahta zikir çekişi ekranda gösteriliyordu. Tıpkı Türkiyede Ayasofya camisine dönüştürme anında burada yine Tatarın buradaki eski Ayasofyadaki Selimiyede namaz kılma pozisyonları yaşanıyordu.

Anladık: Sudanda resmen şeryatdan ve otoriterlikten demokratik geçiş dönemi yaşanıyordu. Peki, kendine bol bol “Atatürkcü, laik ve biz daha Türkiyede uygulanmadan burada gerçekleştirdik” havasında olan K. Kıbrıstaki gelişmelere ne isim koyacağız?*********

Yine son günlere takılacam. Bu defa saraya dek uzanacam. Kimse alınmasın. Alınırsa da zaten umurunda hiç deyil…. Nedense yine Akıncıya özellikle Türkiyeden de gelen gerçekten kendinin söylemediği sözlerden saldırılar yapılmaktadır. Geçen hafta Çarşanba günü Türkiyenin Yeni Şafak gazetesi “RUmculuk sakızıyla” akıncıya veriştirdi. Öyle veriştirdi ki Tele 1 sabah prokramcısı Can Ataklı dahi şaşkınlık geçirdi. İlginç olan şu diyaloğu da anlatıverdi: Kendisi tanıdığı AKP teorisyenlerinden birisine buradaki seçimlri sorar: kendine iyi üst yetkili diyen kişi de ona “Akıncının işi tamam. Öteki kazanacak dedi”. Ataklı nedense kocaman “başbakanımızın hem de son günlerde bol nol TC ana akımdan yalaka medyaya çıkmasına rağmen, bilemedi”! Ne tuhaf dyeil mi?

İş burada da bitmiyor: Akıncı kendine yönelen ilgi nedeniyle de T24 sitesine reportaj verdi. Anladığım kadarıyla yayınlanan raportajla konuya Türkiye medyasına dikat çekilmek istendi. Oysa. Akıncı Türkiye konusunda kıvırırken, sanki ona onca saldırıyı yapan Rumlarmış gibi, kendi makamını silikleştiren yine Anastasiyadis miş gibi onlara veriştirdi. Gaz havarisi ve siyasal eşitlikle Rumlara veriştirdi. Oysa buraya gelen yetkililer dahi Türkiye çevrelerinin ve buradakilerin kendini nasıl dıştaladıkalrını hep yaşıyoruz. Ama,kutsalık şurda:bir şey yapmak deyil, bir yere gelip orada kalma kuralı olunca, bunlar tekrardan yaşanıp gidilir. ********

Bizim yetkililer gaz aşkı ile deniz fatihi olmaya hız verirken, Özne veya oyun kurucu olmaya adayken, nedense gerçekleri hala konuşmaktan çok uzaktır. Tıpkı Korona hikayesini masalaştırma becerisi gibi. Hala verilen rakamlara inanılmazken, etrafta şüpeler yayılırken, makamcıalrın karar bozma eflasyonu ile dünya rekoruna oynarken, birileri hala ödül bekliyor. Öyle bir ödül ki pandemi hastahanesini dahi sel olasılığı olan yerin yani derenin içine yapma ısrarıyla, anavatan mütahit yardımıyla gerçekleşmeye hız veriyor. Bu arada tekrar edecem: Diyabet derneğini hem de voyvoda gibi basıp derneği dışarı atan sayın makamcı konusunda pek de haber yapılmadı. Herhalde makamcının Korona iyi yönetme kuralına toz kondurtmak istenmemektedir! Ya, Diyabet dernek başkanının kınama dahi yapmamasına ne demeli?*******

ABD şimdi de Bahreyini İsrail ile anlaşma yapmaya ikna edtti. Hemen Türkiye dışişleri bakanı Bahreyini kınadı. Tıpkı Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı gibi… Baahreyinin de Filistin haklarını katlettiğini ve Kudüsü kabullenmekle de ihanet ettiğini açıkladı! Peki; israili ilk tanıyan kim? Üstelik Türkiyenin İsrail ile olan istihbaratdan öteki ilişkilerinin tarihçesi de zengin. Ama, iş İsrail ile küçük arap ülkelerinin anlaşması veya tanınması olunca onlar Filistin hayini. Türkiye daha ta baştan bu tanımayı gerçekleştirdiğine göre!********

Bir de benzer Sırbistan hikayesi çıktı. Trump Sırbistan Kosovayı görüştürürken, önlerine koydukları metindeki Kudüsü başkente taşıma cümlesinin de olması, eleştiri getirdi. Kimisi Sırbistana yöneldi. Kimisi de kandırıldılar dedi. Bu arada nedense eleştirenler ayni durumu Kınbrısa indirgemediler. Örneğin, B.M. kararları dendi. Peki Güvenlik konseyi kararları Kıbrıs için de vardır. Hele de Maraştan tutun birçok başka kararlar net. Dahası, Türkiye Sırbistanı eleştirirken ve aynen buradaki bazı kesimler de benzerini yaparken, Kosovanın adı konmaması da dikate şahandı. Üstelik, Türkiye Kosovayı ayrışma sürecinde destekleyip, orada hala askeri varlığı vardır. Oldukça iyi ilişkileri mevcut. Hele de Kosovadan adam kaçırmada Türk isdihbaratının tutumları ülkede görevden almalara dek sonuçlar oluşturdu……

Bu olayları artırmak mümkün. Örneğin, basitten gidelim: bir belediyede veya farketmez dayrelerde çalışanları yöneticiler veya meclis üyeleri bedava çalıştırıyor. Buda normal. Geçenlerde bir belediye meclis üyesinin bu hareketine eleştiri geldi. Üye, “bana gelsinler bakalım” yanıtını verdi. Güzel, deyilmi. Ama, biz çağdaş ve demokratık…

Ülkemiz işbirlikçiliğini unutursak, abartma yönlerimizi görmezden gelmenin ötesine övgüleştirme yaparsak, bolca yanılgı ve kendi mitlerimizi boş yaratma kültürünü de oluştururuz. Yerine göre solcu, yerine göre sağcı, yerine göre ona veya buna danışman, fona göre görüş belirten bir havuzzda kimlikler kurgularız. Bunları da ya millileştirme veya insan hakları dyeip savunuruz. Herkesin karşılaşıp normalleştiği konuyu abartıp anlatma teknikleri de işbirliğini üreten önemli belgelendirmelere getirdi. Zamanındaki solculuk ile günümüz teslimiyetini fırsatla kulanıp kendini övme işlerimiz de epey yaygınlaştı. Biz zamanında deyip veya normal bir olayı abartıp adeta kendini acındırma veya övme noktasına getirme sanatsalığı da artı. İçi boş veya olanı deyiştirip süsleyerek bazın şundan bazen burdan kulanıp kişisel kalıcılaşma fırsatı oldukça rövançta. Hat ta öyle yalanlarla anlatılır ki ben  egosunun da tatmini gerçekleşir. Bilmek ve kıyas yapmak bu nedenle önemlidir. Kıyasla gerçeği bulmak oldukça önemlidir. Zamanında denip veya benim karşılaştığımla oynamak, yeni bir teslimiyet kültürünün de eserlerini oluşturdu. Örneklerimiz ne yazık ki boldur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin