arşivUlus IrkadBaşkanlık konusunda diyalektik ne der merak ediyor muyuz? - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Başkanlık konusunda diyalektik ne der merak ediyor muyuz? – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hep alışılmıştır Kıbrıs’ta, Türkiye’de ne olacaksa bizde de olacaktır diye. Mesela Türkiye’de çok gelişen milliyetçilik ve ırkçılık vardır, muhakkak Kuzey Kıbrıs’ta da olacaktır. Mesela 12 Mart 1971 olduğu zaman bizde de sola karşı düşmanlık vardır. Gençler daima düşmandır, sol bulunduğu yerde ezilmelidir. Enklavların içinde o dönemlerde solcu öğrenci avı, gençlere karşı takipler ve onları kovuşturmalar, sansürler gırla olmaktadır. 1973 yılında devrin toplum liderine karşı Cumhurbaşkanlığı muavinliğine aday olanlar bir bir alınlarına silah dayatılarak adaylıktan vazgeçirilirler. O yetmez, baskılar , tehditler gırla devam eder. Birçok genç ve partili korkutulur. Adaylardan birinin evi abluka altına alınır ve sonuçta Türkiye’nin istediği aday kazandırılır. Hatta ve hatta tarafsız olması gereken yabancı bir ülkenin bir Büyükelçisi de toplum liderinin yanında ona propaganda yapmaktadır. Emir demiri kesmektedir ve Kıbrıslıtürk toplumunun iradesine resmen anti-demokratik müdahaleler olmaktadır.

1974 sonrası da aynıdır. Türkiye’de güya parlamenter sistem vardır ama parlamento bile kontrol altındadır. Parlamenter sistem kontrol altındadır. Kırmızı kitaplar henüz ayyuka çıkmamıştır. Parlamento gerisinde bir oligarşi vardır. Özel Harp Cumhuriyeti gibi bir gölge devlet, asıl devleti veya hükümeti idare etmektedir. 141, 142 engellemeleri, sola karşı müdahaleler Türkiye’de de devam etmektedir. Ecevit de bunu aşamaz…

Sonra 12 Eylül 1980 Darbesi gelir. Bu defa gene sınırlı ve kontrollü parlamento devam eder. 12 Eylül Anayasası herşeyi ortadan kaldırır. Solun canına ot tıkanır. Din 12 Eylül tarafından da korunur. Ve 1990’lı yıllarda din artık tüm etkisiyle sahnededir. 2000 yılında hükümeti kazanır ve daha da sonra etkinlik kazanır. Bu arada güya 15 Temmuz 2016 tarihinde bir darbe olur ama darbe ile resmen Başkanlık sistemi gelir ülkeye. Kolay bir şekilde etkinlik kazanır ve parti de bu etki ile tekrar oy kazanır. Güneydoğudaki halka kan kusturulur. Gene binlerce insan öldürülür. Başkanlık sistemi ile otoriterleşme gelir, demokrasi, ayaklar altında… Yasama, Yargı ve Yürütme tek adamda toplanır. Meclis aslında artık göstermeliktir. Herşeye başkan karar vermektedir. Başlangıçta ABD Başkanlık sistemi denilmiştir ama daha otoriteryen, despotik ve de baskıcı Türk başkanlık sistemi gelmiştir Türkiye’ye. Yine aydınlar, insanlar, parti başkanları ve milletvekilleri hapislerdedir..

Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ta da Başkanlık sistemi istenmektedir. Tamam da en demokratik sistem ABD’de. Orada bile son zamanlarda çalışmamakta, sorunlar olmaktadır. Gerisi yani Başkanlık sistemlerinin olduğu Güney Amerika’daki Başkanlık sistemleri diktatörlüklere despot tiranlıklara dönüşmüştür. Sana Kuzey Kıbrıs’ın iradesini elinde tutup devamlı iradeyi kontrol edenler demokratik bir başkanlık sistemi getirtecek ve uygulatacak mı? Yoksa Venezuella,Kolombiya,Meksika ve Brezilya’da olduğu gibi ororiteryen başkanlık sistemini mi getirtecek sana? Sen gene bu gerçeklere rağmen “Başkanlık sistemi en uygunudur” diyorsun. Peki ama somut koşullar? Senin egemenliğin ve iradenin olmaması, burasının altbirim olması, iyimser olmana yeter mi? Yeter mi?

Ne o ses yok mu?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin