yaklaşımlarÖzkan YıkıcıŞiddet ve siyaset – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Şiddet ve siyaset – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Konunun günceliğini uzakta aramaya hiç gerek yok. Hat ta dibimizde dahi kolayca yakalarız. Tabi ki bunu görmek istersek! Konuşturulmama sansürünü deşersek, içeleştiğimiz ve siyasal bağımlı olduğumuz Türkiye merkezli, yukardaki başlığın günceliği ile dahi, yeterli yorum yapmaya yeter ve artar. Söylediğim gibi; eyer dibimizdeki gerçekleri yakalayıp görmek istersek, yeterlidir. Buradan da yola çıkıp, günümüz dünyasının nedenli şiddet ve siyasetle saydamlaştığını da anlarız. Politikayı resmen şiddetle yürütürken de oluşan ve gidrek evrenseleşen istihbaratlardan ordulara, özel kuvetlerden polise uzanan güçlü militaris ve paramilitarisleşen örgütlerle karşılaşırız. Dahası; güçlendikçe güçlenen askeri sanayi ekonomik alanı da hesaba katarak ekonomik gücü de anlarız. Bunları işleten sermaye gerçeği ile pratikte baskı aracı olarak kitlelere piskolojik korku yayma middetli politik koşullar da sağlanmış olunur. Zaten, Kapiitalizmin genel krizle hala boğuşması, devletlerin krizi yönetemeyerek otoriteleşmeye yönelmesi ve siyasetin normal demokratik olgularla yürütülememesinin sonucunda da şiddet hem yapıyı koruma hem de resmen karşıtı korkutarak hegemonya kurma aracı olarak piyasada yerini alır. Alırken de sadece direk savaş kurallarıyla deyil, provakasyonlu eylemler veya piskolojik korkutma vuruşları ile şiddet sarmalını güncel yaşam biçimine dek getirir. Bu yöntem deyişim yerine, varolanı baskıyla elde tutma tutumuyla da örtüşerek, baskıyla şekilenir.

Yukarda özetlediğim genel politik kağos ile yönelinen otoriter baskıyla güç kulanma argümanları sonucu da şiddet ile siyaset ayrılmaz CİA ikizleri gibi hareket eder. Böylesi kurumsalaşma da başta demokrjatik koşulları ve barışçıl yaşam biçimlerini yerlebir edip bu kabusa eklemeye yönelir. Tutuklamalardan tutun, kulanılan deyişik şiddet yöntemlerle halkları da korkuyla otoriterleşmenin arasında ezip bağımlı kılma veya susturmaya taşır. Bu gerçekleri öyle uzakta deyil, Türkiye ile öteki komşularımızda kolayca yaşayarak yakalamak kolaydır. Hat ta burada her ne kadar şiddet pratikte yoğunlaşmasa da buna hala ihdiyaç duyulmamanın sonucu olduğunu da akıldan çıkarmayalım. Anımsayalım ki Trafik katliyam olayında biraz gençler direnince polisin nasıl harekete geçtiğini birlikte yaşadık. Bu dahi herkese uyarı olarak kulaklara küpe edilmesi gereken pratikti!

Şiddet ve siyaset dedik! Öyle uzağa gitmeyelim de uyardık. Konuyu dibimizde yakalamanın gayet normal hale geldiğini de vurguladık. İçeleştiğimiz Türkiyeyi de işaret yaptık. Hem Şiddet hem de siyasetin aynası olarak da bakalım. Türkiye gündemi artık ister Kürtlerle olan çatışmalar, ister girilen Suriye bataklığı sonucu güncel ölüm haberleri normaleşti. Öyle normaleşti ki eskiden enazından resmi asker ölümleri politiğk probaganda aracı olarak da gündemleştirilirdi! Oysa şimdi bazen bu ölümlerin haberini dahi duymayız. Brakın karşıtlardaki can kayıplarını…

Giderek şuna da alışıyoruz: Dolmabahçe mutabakatının yırtılması sonrası oluşan savaş hamleleri ve şiddet döngüsü sonucu

Bonbalamalar ve imtihar saldırıları gerçekleşmeye başlandı. Özellikle muhalif kesime yönelen şiddetli imtihar bonbacılara taraflaşmanın paranoyalaşmaya varılması nedeniyle gereken duyarlı uyarılar olmadı. Özellikle devlet eksenini de oy olarak artırması ile konu beklentilere sunuluyordu. Ancak işler yoğunlaşıp büyük kentleri vurunca da şiddetle birlikte ayrışmalar ve ölümlerin de yoğunlaşan batıda da yaşanması bsüreci oluştu.

Sonuç mu; son günelrde istanbuldan Kayseriye iki önemli bonbalı imtihar saldırısı oldu* Rus elçisi vuruldu* Suriyeden gelen ölüm habrleri de devam etmeye ve hat ta yoğunlaşmaya başladı. Bunlar olurken de Türkiye yeni otoriter fiylen olan başkanlığı yasal kılıfa sokma adına meclise sunuyor. Bu ikili siyasal eksene düne dek olmaz denilen, çizilip hedef konulan siyasal kayış da uluslar arası boyutta yaşandı. Suriyede karşıtları destekleyen Rusya, iran ve Türkiye Suriye için bir esnek olsa da anlaşma adımı attı. Bunun kulanılan siyasal adı da şu: “Suriyeli Eset gidecek, Şamda namaz kılılnacak” stratejisi resmen iflas etmiş oldu.

Öteki önemli kırılma da şu: “Düne dek desteklenip özgürlükcüler diye savudurtulan Elnusra veya Fetihci Şam yapıları ile IŞİD, artık 3 ülke tarafından karşıt düşman kabulenildi”!Oysa yine Türkiye bu yapılarla resmen Eseti götürme savaşında rol aldı. Şimdi sanki hiçbir kanlı savaş olmamış gibi ve düne dek karşıt olarak savaşan 3 ülke, ortak anlaşma yolunda adım atılar.

Bu siyasal adımın kimilerini kandırma boşluğu da vardır! İlgili anlaşmada Suriye politikasının oluşmasında ve savaşın temel merkezlerinden ABD yok! Bu eksiklik konuları tam bilmeyenleri aldatacak görünüş taşır. Sanki Türkiye, Rusya ve iranın mütefikleşerek Amerikaya karşı zemin gibi algının da inandırıcılığına yardımcı olunacaktır. Oysa, T Türkiye gerçekliğini bilenler, Suriyedeki bataklık nedenini ve ibrenin kime yöneldiğini süreçle birlikte gözlemleyenler, Amerikanın kapı ardında kalmasının da öyle zayıflık falan olmadığını da anlar. Helle de Türkiye Amerikan yapısal ilişkileri iyi bilenler, bu basit yanılgıya düşmez. Ama temel işleyişleri göz ardı edenler, Suriyede olanları bilmezliye koyanlar, sanki Türkiye Rusya itifaklı ABD karşıtlı algılama aldanmaları da kolayca oluşur. Ama özellikle Kıbrıslılar eyer kutsal işbirlikci ruhiyeden kurtururlarsa, Amerikanın direk masada olmadan nasıl adamız konusunda etkin rol alıp belirleyici olduğunu da anımsar! Tabi ayni zamanda da Türkiye Amerikan yapılanış üst durumuda gözden kaçırmaz.

Fakat öylesi bir karmakarışık Suriye politik çıkmaz oldu ki hep uyardığım gerçekler gelişiyor. İtifaklar aşmazlık ve kağos nedeniyle elyordamıyla gelişip, kırılmaya da açıktır. Özellikle genel hegemonya ülkeleri ile bölgesel merkezi güçelr arasında kayışların olması kısa dönem için de normaldır. Bunu brrakın bize, kendi kitlelerine dahi anlatma sıkıntısına düşerler. İşte size son olayla alakalı bir örnek!

Rus Ankara elçisi öldürülmeden önceki bir günde, türkiyede sokaklarda protesto vardı. AKP alt yalpı örgütler sokağa çıkıyor ve Suriye politikası nedeniyle Rus ve iran elçilikleri önünde sert gösteriler yapıyor. Hilafet çağrıları dahi yapıyor. Türkiyede brakın gösteriyi, basın açıklamasına dahi izin vermeyen güvenlik güçleri, bu militanlara sadece elçilik içlerine girmeleri konusunda engel konuldu. Sonra, birgün sonra da Rus elçisini çelik polis kuvetinden birisi vurdu. Vuran polisi canlı yakalama yerine de polisler onu öldürdü!

Türkiye Suriye tepkilerini sokakta hem de devlet yanlısı kesimelrle böyle yaşayıp, Rus elçisi vurulurken; yukarda belirtiğim şekilde 3 ülke yetkilileri toplanıp ilgili ortak kararı aldılar. Hem de hala Suriyede Türkiye yanlıları ile Rus iran Esat devleti arasında savaş sürerken! Kağos ve çıkarlar bazen böylesi şiddet ile politik kartları birbirine karıştırıp darmadağın eder. Dahası var; Türkiye yetkilileri hemen düşman edip torbayla her şeyi yükledikleri Fetoya Rus elçisinin katlini havale ederler! Oysa yine Türkiyenin desteklediği Feetihci Şam örgütü bu cinayeti üslenir. Hepsi birbirine karışmış gibi geliyor. Oysa kağos ve aşmazın böylesi kırılmaların habercisi olduğunu ta baştan hem de bu köşelerde yazıp uyardım.

Şimdi bu ikili siyasal ve şiddet döngüsünde eksik kalan unsurların da tutumu önemli. Amerika artık Obamaya veda ediyor. Trump resmen Rusya ile daha iyi ilişki ve Çinle daha gerilimli genel politik mesajı çakıyor. CİA gibi Amerikada politik karışıklık yaratmaya aday istihbarat kesimi ise hala Suriye konusunda eski tutumda ve Rusya ile uzlaşmaya karşı. Bunları dahi yan yana koyunca işler karışıyor. Şunu da ekleyelim: Türkiye Amerika ile ilişkileri malum. Nato üyesi oluşu, ordular arası ve istihbarat ortaklaşa işleyişler de ortada. Bunlar hep yeni dönemin hamlelerinde ısınacak. Isınacak bir konu da Kürtler! Türkiye Eseti Esat kabulenme veya artık Şam fetihciliğinin imkansızlığında takıldı. Ama Suriyeye girerken hem Şam hem de PYD hedefi vardı. Kürtleri amerikanın desteklediği, IŞİD karşı Suriye dinamiği olarak kulanmakta olduğu malum! Kürtler de belirli bir noktaya geldiler. Şimdi hesap gidrek yeniden hem Suriye hem de Irak politikalarındaki kürt durumuna da yoğunlaşacak. Bölge ülkelerinin İsrail dışında Kürtleri istemediği ve özerkliği dahi kabulenmeyecekleri malum. Malum da Rusyanın tavrı ve şimdiye dek başta en net tetikleyici ABD nin kürt politik ekseninin ne oalcağı önemlidir!

Düşürülen Rus uçağı sonrası Türkiyenin Suriye politikasından yalıtıldığı ve iplerin Rusyaya geçtiği kesin. Kesin de Ruslar Kürtler için ne düşünüyor? Türkiye hem iç hem dış politikada saldırarak otoriteleştirilen devlet yapısıyla, şimdi Suriyeli Kürtlere iyi bakacağını kimse inanmıyor. Amerika açıktan olmasa da bu konuda takınılacağı tavırla bu kağosta önemli ayraç rolu almaya adaydır. Belkide Suriye politikasına Türkiye üzerinden örtülü veya Kürt kartıyla daha net olarak katılma ikilemi vardır. Sudielr mi? Yemen bataklığı onları oyalıyor. Sunistan eksenli çoğu yapı ise imha listesine kondu. Bunlar belli ediyor ki şimdilik Sudielrin başlangıç finansman ve cihatcı katılımcı rolu iyice kırıldı.

Şimdi; şiddetlerin kol gezdiği ve siysiyasetlerin kaygan Ortadoğusunda kısa zamanlı bOP gerçekleşme şansı var mı? Öteki taraftan; Almanyaya dek taşınan ve deyişik şiddet yöntemlerininin kitleleri rahatsız ederken, yükselen faşist parti gerçeği,yarınların sistemine ne gibi etki yapacak? Bunların toplamında, Kapitalizmin girdiği böylesi karanlık dünyada sosyalistlerin yeri ne? Bu gelişmelerle sorular, yarınların dünyasının karanlığını aydınlatacak yanıtlarını belki verme umuduyla yazımı burada noktalıyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
218AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin