arşivUlus IrkadKuzey Kıbrıs’ın ekonomisi ve döviz kurlarından yola çıkmak - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Kuzey Kıbrıs’ın ekonomisi ve döviz kurlarından yola çıkmak – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulusGerçi birkaç haftadır Türkiye’deki  ve Güneydoğusu’ndaki olaylara odaklandık ama maalesef Türkiye’nin gerek siyasetinin gerekse ekonomisinin kötüye gitmesiyle bizim de bayağı bu kötü durumdan etkilendiğimiz bir gerçek. Geçen hafta sonu Türk parası döviz karşısında birkaç kuruş kazanınca, Türkiye’deki ekonomistler ve aydınların birçoğu bayram ettiler ama bu durumun devam edeceğini söyleyemeyiz. Elbette kapitalizm dünya genelinde bir duraklama içinde. Dünya ekonomisinin başını çeken dolar ve Amerikan ekonomisi,Barak Obama döneminde bazı başarılar kazanmasına rağmen, Çin ekonomisi karşısında geçen sene de geriledi. Çin’in Amerikadan daha fazla deniz limanlarına bugün yatırım yaptığı, daha fazla ihracatta bulunduğu da bir gerçek. Ama Çin ekonomisi de aynen ABD ekonomisi gibi petrole bağımlı. Daha fazla üretim yapması için Orta Doğu’daki petrole o da bağımlı. İran’a karşı ambargonun kaldırılmasıyla aslında Çin daha fazla karlı çıkacağa benziyor fakat Çin’in de bu sene ekonomisinin durgunlaşma safhasına girdiği bir gerçek. Aslında kapitalist ekonomi dünya genelinde büyük bir sıkıntı içinde. Suriye olayları yüzünden Suriyeli göçmenler AB’ye yönelince AB ülkelerinin nasıl telaşa kapıldıkları da bir gerçek. Suriyeli göçmenlerin Almanya’ya yönelmeleri de aslında Alman ekonomisi için oldukça büyük bir darbe olacak çünkü Almanya onbinlerce göçmene bakabilecek bir bütçeye sahip değil ve görünüşe göre iyi gözükse bile maalesef Almanya ekonomisi de kapitalizme bağımlı olarak tehlike sinyalleri veriyor. Bu arada Almanya’daki ırkçılığın bu göçmen akını ile daha da artacağı bir gerçek.

Türkiye ve dünya kapitalizmi bu kadar sorun yaşarken elbette “KKTC” ekonomisi de fire verecek. Hele hele Türk parasının büyük paralar karşısında değer yitirmesi Kuzey Kıbrıs’ı da son zamanlarda büyük açmazlara sürükledi.Geçen haftalarda dövizin TL  karşısında en az %50 değer kazanması elbette Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanlara menfi yönden etki yaptı. Bir anda 1400 TL alan bir işçinin kazandığı asgari ücret, Yediyüz TL seviyesine düştü. Yarı yarıya değer yitirdi. Hele hele bu arada  elektrik fiyatlarının, petrolün dışta alacağı değere göre artacak olması da aslında Kıbrıslıtürklerin belini gene büyük oranda bükecek ve onlara ayrı bir mükellefiyet getirecek. Geçen haftalarda büyük ve şaşaalı açılışlara sebep olan Türkiye’den gelen su ve son ana kadar hükümettekilerin sunun yönetimi ne olacak konusundaki tartışmaları da görülmeye değerdi. Yani gerek CTP ve gerekse UBP onyıllardır bu hükümetlerde bulunurken, ilgili merci olarak hala daha bu gelen suyun nasıl yönetileceği konusunda bir karara varamamışlarsa vay bu Kıbrıstürk halkının haline…

Kuzey Kıbrıs’ın yönetimi, gene irade konusu ve Türkiye’ye bağımlılık konusu maalesef gerek ekonomi konusunda gerekse su konusunda  geldi ve karşımıza dikildi. Otoriteler ne kadar isterlerse seçim yapsınlar ve Kuzey Kıbrıs’ta idareci egemen biziz  desinler, Kıbrıslıtürkler günlük yaşam koşullarında bile maalesef  bu bağımlılığın ve ekonomik sorunlarının gene önlerine gelip konulduğunu ve 1974 yılından beri bu sorunun konuşulduğunu görüyorlar. Aslında ne isterse olsun Kıbrıs sorununun çözümü de Kıbrıslıtürklerin egemenliğinin ve siyasal iradelerinin bağımsızlığında gelip düğümleniyor. Kıbrıslıtürk halkı kendi egemenliğini ele alıp çözmedikçe veya söz sahibi olmadıkça belli ki bu sorun  her konuda reddedilse ve görülmek istenmese bile karşımıza çıkacak ve bizi etkileyecek. İdare edenler de bir sandalye uğruna o yerlere geliyorlar ama saklasalar bile onlar da bu sorundan mütevellit  gerçeklerle karşı karşıya kalıyorlar. Sayın Akıncı’nın seçildiği ilk gece, yaptığı konuşmanın bile nasıl Recep Tayyip Erdoğan’ın hışmına uğradığını gördük. Akıncı daha sonra büyük bir sessizlik içine girmiş hatta ona oy verenler bile bugün onu eleştirir olmuşlardır ama ben onların muhalifliğini daha önce görmek isterdim. Kim ne isterse söylesin, gelmekte olanı görmemek ve bildiğinde devam etmek de büyük bir umursamazlıktır.

Başladığımız yerdeyiz. Daha bir milim yol katetmedik. İnşallah bir beş sene daha hayatımızdan harcanmaz. Gerçi 1963 yılından bu tarafa 52 sen e geçti…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
215AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin