yaklaşımlarHalil KarapaşaoğluKamusal alanlar, yerel yönetimler ve özel şirketler – Halil Karapaşaoğlu
yazarın tüm yazıları:

Kamusal alanlar, yerel yönetimler ve özel şirketler – Halil Karapaşaoğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

halil (2)Kamusal alanların zarara uğratılıp, batırılması sonrasında da özel şirketlere devredilmesi ülkemizde de artık sık sık haberlerde okuduğumuz bir durumdur. Adanın kuzeyiyle birlikte güneyi de neo liberal politikalar çerçevesinde yeniden şekillenmekte, kamunun egemenliği özel şirketlerin hegomanyasına dönüşmektedir.

Kamusal alanlar zarara sokulurken ve zarara sokulan kamusal alanlar özel şirketlere devredilirken büyük yolsuzluklar olmaktadır. Siyasiler, bürokratlar ve hükümetler kamunun çıkarları üzerinden yolsuzluk yaparken başta meclis olmak üzere hiçbir kurum bunun hesabını soramamakta, yolsuzluklara adı karışanlar yargılanmamaktadır.

Toplum nezdinde kamusal alanlara ve siyasete olan güven her geçen gün azalmaktadır. “Devlet bu işi yapamıyorsa, verin özele gitsin!” diyerek toplumda özelleştirmeler meşru bir zemin kazanırken, “biz sandığa gidip bu hırsızlara mı oy vereceyik?” diyerek insanımız sandıklara gitmemekte, oy vermeme oranı gün geçtikçe artmakta, halk büyük bir umutsuzluğa kapılmaktadır. Ortaya çıkan yabancılaşmadan dolayı, insanımız politikadan uzak durmaya başlamakta, bundan ülkedeki demokratik anlayışta zarar görmektedir. Günün sonunda duyarsızlaşma, umursuzlaşma ve bunun gibi duygular topluma empoze edilerek diğer sosyal olaylar karşısında da toplum tepkisizleşmektedir.

AKP’nin, dolayısıyla İMF’nin ekonomik dayatmalarına karşı iktidara gelen hükümetler direnmeyi bırakın, ülkeye gönderilen ekonomik paketleri sualsiz uyguladığından toplum neo liberal politikalar çerçevesinde yeniden tasarlanarak başka bir şekle bürünmektedir. Avrupa Birliği’nin ise buna benzer politikaları adanın güneyinde uygulamakta kamusal alanlar daraltılarak, şirketlerin yönettiği bir ada karşımızda dimdik durmaktadır.

Neo liberal dayatmanın yeni modellerini yerel yönetimlerde de görebiliriz. Lefkoşa Türk Belediyesi neo liberal politikaların yerel yönetimlerde nasıl uygulanacağına dair en iyi örneklerden biridir. Cumhuriyetçi Türk Partisi eski Belediye Başkanı Kutlay Erk döneminde “Lettaş” diye bir şirkete kamu taşımacılığı yani belediye otobüsleri kamu özel işbirliği içerisinde Lettaş’a devredilmiştir. Daha sonra Arabahmet bölgesindeki belediyeye ait taşınmaz mallar yine aynı şekilde kurulan şirketin kontrolüne verilmiştir.

Ulusal Birlik Partili veya Demokrat Partili olan Lefkoşa Türk Belediyesi eski Başkanı Cemal Bulutoğluları ise surlariçinin çöplerinin toplanmasını özel bir şirkete vermiş son olarak CTP Belediye Başkanı Kadri Fellahoğlu ise Arabahmet Kültür Merkezi’nin çalıştırılmasını Girne Amerikan Üniversitesine teslim etmiştir.

Sosyalist olduğunu iddia eden örgütlerin ve Toplumcu Demokrasi Partisi’nin desteğiyle seçilen Lefkoşa’nın yeni Belediye Başkanı Mehmet Harmancı, en azından şimdiye kadar yerel yönetimlerdeki neo liberal politikalara karşı direniş gösterememiş tam tersi özel şirketlerle işbirliği içinde Lefkoşa’yı yeniden yapılandırmaya çalışmaktadır. Mehmet Harmancı’nın neo liberal politikalarla ilgili ortaya koyacağı tepki kuzeydeki tüm sol örgütler için önem arz etmektedir. Her ne kadar bazı noktalarda ayrışsakta, sol hareketin yükselmesinde bir nebze olsun Lefkoşa Türk Belediyesi’nin gidişatı etkileyici olacaktır. Liberal politikalarla sol özdeşleştirildiği zaman ne sağ ne sol birbirinden ayrı olmayacağından toplumun sol düşünceye olan güveni sarsılacaktır.

Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Kumsal Parkıyla ilgili belediye ve özel bir GSM şirketi işbirliği antlaşmasına gitmiştir. Diğer parklarında aynı şekilde diğer özel şirketlerle işbirliği içinde şekillendirilmesi tartışmaları yapılmaktadır. Belediyenin en üst katındaki kafeterya ihaleye çıkılarak özel bir şirkete devri söz konusudur. Bunun yanında, Lefkoşa’daki çemberlerin bakımı ve tasarlanması daha önceki belediye başkanlarının başlattığı Harmancı’nın da devam ettirmesiyle özel şirketler tarafından istila edilmiştir.

Kumsal Parkının özel bir şirketle işbirliği içinde yeniden yapılandırılması, Ortak Muhalefet Alanı’nın belediye meclis üyesi olan Yeni Kıbrıs Partili Murat Kanatlı dışında TDP, CTP, UBP ve DP’li belediye meclis üyelerinin olumlu oyuyla belediye meclisinden geçmiştir. Bu bağlamda şirkete kumsal parkının büfesinde kendi ürünlerinin pazarlanmasında öncelik hakkı tanınacaktır. Yok olmaya terkedilen parkı tekrar tasarlayacak bunun sonucunda da kendi şirket görsellerini yerleştirecektir. Şirket kendi aktivitelerini de parkın içinde gerçekleştirecektir.

Ülkenin diğer kurumlarıyla birlikte yerel bölgelerdeki alanlar şirketler tarafından şekillenirken, kamusal anlayış ortadan kaldırılarak, ülke özel şirketlerin rekabetçi, rantçı anlayışlarına teslim edilmektedir. GSM şirketinin işgal ettiği, kendi pazarlama anlayışına göre yeniden tasarlanan parkın şık görünüşü, şirketin parkın içindeki faaliyetleri parkı “güzelleştirirken”, özelleştirme, kamu mallarını özel şirketlere kiralama, özel şirketlerin kamusal alanlardaki tahakkümü toplumun belleğinde pekiştirilecek, devletin yapamadığını özel şirketler yaptığı için gün gelecek insanımız patronların ülkeyi şirket yönetir gibi yönetmesini talep edecektir. Bu ve buna benzer söylemleri medyada yavaş yavaş zaten duymaktayız.

Sosyal demokrasinin dün olduğu gibi bugün de yaşadığı krizlerden bir tanesi de çökmüş, batırılmış kurumlara karşı aldığı veya alamadığı tutumdur. Sosyal demokrasi neo liberal politikaların belirleyici olduğu dönemlerde sağ, sosyalist politikaların belirleyici olduğu dönemlerde de sol bir çizgiye kaymaktadır. Bunun sebebi sosyal demokrasinin ekonomik ve sınıf temelli bir ideoloji olmamasıdır. Bundan dolayı da demokratik toplum, toplumun refahı, hukuk devleti gibi genel tabirlerle siyasetini oluşturmaktadır. Sınıflı toplumlarda demokrasinin, refahın ve adaletin kimin çıkarlarına hizmet ettiğini sosyalistler “taraf” olduklarından daha belirgin bir çizgide direnişlerini gösterirler.

Bütün bu çizilen fotoğrafta yerel yönetimlerden başlayarak “neo liberal aklın” halklar tarafından nasıl meşrulaştırıldığını, şirketleri yönetir gibi patronların ülkeyi yönetme arzusunun nasıl yaygın bir hale geldiğini görmek zor değil.

Kumsal Parkı olayında muhalif medya üstüne düşen görevi yapmamış, kamuoyu bu konuyu tartışmamıştır. “Sosyalist” örgütlerin bazıları sosyal demokrasinin yükselişinden faydalanmak adına sessizliğe kapılmışlardır.

Sosyal demokrasi sağ rüzgardan yükselirken Şehere “tatlı” bir esinti getirmektedir. İnsanların yüzünü okşayan ve onları gülümseten bu rüzgar ne zaman duvara vuracak aslında şimdiden bellidir. Bu şehirin tekrar fokur fokur kaynayacağı günler çok uzak değildir. 6. aya girerken Lefkoşa Belediyesi’nde toplu iş sözleşmesi hala imzalanmamıştır. Bu olayın kendisi bile mutfakta yanmaya başlayan yemeğin kokusunu buralara kadar getirmiştir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
314AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin