yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİskoçya referandumunu doğru okumak gerekir – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İskoçya referandumunu doğru okumak gerekir – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İngiliz hayranlığı ve oraya çok özenen bir yerel kültür ile siyasal hedefli bir yerden İskoçya’yı yazmak elbet normaldir. Ama durun; Burası Kuzey Kıbrıs olup hayran duyulan, içselleşilen ve daha nice konuda, ses çıkarmamanın ve bilmemenin yerleşmesi kadar doğal olan öteki gerçek de vardır. Aynen Türkiye gibi; Kıbrıs’ın “garantörü” olan ve eski sömürge yeni hegemonyatik efendi İngiltere için de durum geçerlidir. Hâlbuki son İskoçya referandumuna bakacak olursak; ister resmi, ister gayrı resmi olan görüşler mutlaka bu konudan kendilerine düşecek çok algı ve tartışma değerleri vardır. Kuzey için “bağımsız” isteyenler; eski ezberleri “sınırlar değişmez” ile taçlandıranlar; İngiltere sonucu ile cepteki paranın etkilenme durumu gibi birçok konu İskoçya referandumu ile aslında burada da tartışılması ve dahası; gelişmelerle kullanılacak malzeme de bolca vardır. Ama hep söyleriz: “Burası Kuzey Kıbrıs olup; sömürge, ilhak ve yasadışılıkların” oluşturduğu bir yapısal gerçek vardır!

İlgisizlik veya yanlış algıları biryana bırakarak; İskoçya referandumu üzerine birkaç söz edecem. Şu farkı hemen belirtelim: Ben yazıyı yazarken referandum hala sonlanmadı. Oysa yazı karşınıza geldiği zaman; siz sonucu bilip hatta yorumları dileyenin de yaptığı sonuçla karşı karşıya gelmiş olacaksınız. Kısa ama yazılış ile okunuş önemli farkı da yazmadan edemiyecek kadar önemli bir farklılık koşulu olacaktır. Bunu dikkate alarak, resmen sonuçla alakalı değil de İskoçya sorununun gelinen noktasındaki bazı önemli akılda kalması gereken notları yazacam.

İskoçya’da Bağımsızlık referandumu yapılıyordu! Beli ki sonuç yakın çıkacak. Sonuç yanında çok önemli başka argümanlar da vardır. Olay Emperyalist önemli merkezlerden biri olan İngiltere de gerçekleşiyor. Gerçekleşen olayda sistemsel dinamiklerin hepsi ortaya konuldu. Sermayenin kaçış korkusu; İskoçya’nın AB dışından yeniden sürece başlama konumu; içsel refahın düşeceği korkusu; İngiltere’nin bölgeye bazı etkileyici önlem alacağı gibi birçok baskılanma durumu söylendi. İngiliz partilerinin çabası ve sermayenin kaçış tehdidi ile İskoçya’nın İngiltere’den ayrılmaması önerisine destek aranıyordu.

Bankalar kaçacaklarını, merkez bankası Sterlin belirsizliğini ve “işçi partisi” gibi kesimler; bölgeye daha geniş yönetim verme sözleri ardı ardına İskoç semalarında savrulan görüşler oldu. İskoçya’nın bağımsızlığını savunanalar ise; kendi kaynaklarını kullanma; yeni enerji kaynaklarından nükleer limana olacak kendi öz kaynaklarından söz ediyorlardı. Konu salt İngiltere de olsa; başta AB direk İskoçya’ya baştan: “sizi AB dışında kabullenip; yeniden üyelik sürecine girmeniz gerekecek” dendi. Oysa İskoçya bağımsız ateşinde, başlangıçta İngiltere’den ayrılma ile AB üyelik devamlı bir enstrüman geliştirildi! Ama şunu ekleyelim: çok kısa zaman önce: “Kosova” olayında yine benim gibi insanlar şu değişimi özetli uyarı yapıyordu: “Kosova da çektiğiniz pim ve uyguladığınız ayrıştırma politikası; yarın sizi göbekten vuracaktır”! Bu analizler de hep “İskoçya, Bask, Katalonya” gibi birçok ab içi bölge örneklendiriliyordu. Oysa İngiltere ve Amerika ısrarla Kosova’yı Sırbistan’dan koparma hamlelerini adalet divanına dek kabullendiren kararlarla oluşturdular! Şimdi yaklaşık 10 yıl süreç yine öngörülerle bizi haklı çıkardı!

Bir önemli not: ispanya baştan beri Kosova sonrası kendilerine de sıra geleceğini resmen uyardı! Şimdi İngiltere asırlarla ortaklaştırılan İskoçya Bağımsızlık referandumuna dek gelinen noktaya ulaştı. Özelikle şu önemli aşamayı belirtelim; Teçirizim ile girilen Serbest piyasa ve Neoliberal yapılanmalarla zaten Ulusal devletler tavsiye sürecinde kırılmaların da olacağı; seksenler döneminde hep belirtildi. Kosova gibi uygulamalar la olay somut Avrupalaştırma sıçramasına geldi. Neoliberal yapılanışın beklide getirdiği önemli yapısal sonuçların Avrupa’nın hegemonyal çevreler kendilerine dokunulmayacağına inanıyorlardı. Kendilerinin koyduğu “sınırların değişmezliği ve toprak bütünlüğü” kuralını başkaları için kırarken; sömürme adına tetiklerken; bir gün gelip kendilerini de saracağına pek inanç yoktu. Oysa zaten Ulusal devletler ekonomik yetkilerini piyasaya yani sermayeye veriyor; bazı yetkileri yerel eksene kaydırıyor; birçok karar alma gücünü de AB veya bazı Uluslararası kuruluşlara devrediyorlardı! Bunlar yeniden yapılanmanın hem evrensel kurumsallaşma, hem de yerel parçalanma ikilemleri yaratıyordu. Buna siyasal boşluk ve kültürel piyasalaşma ile etnik olguların artışı ile artık kırılmalar merkezleri vurmaya başladı. Merkez Belçika giderek ayrışırken; başta İtalya, ispanya, İngiltere gibi ülkelerde ayrışma eğilimleri artı. Hele buna ekonomik faydacılık ile öteki ile paylaşma yerine hegemonyatik istenç de tetiklenince!

İskoçya bunun sadece bir damlası; biriken sorunlar, girilen kapitalist ekonomik yumuşak adı ile “duranlık” gerçek de kriz döngüsünden çıkamama sonucu; sorunları ötekine ihale ederek dar faydacılık umma bunalımları; artık kopuşları daha da tetikledi. Emperyalist genel din dar anlamda etnik kuralalrla şekilendirme siaysalaşmanın kendi içerinde de doğan boşuklarla krizlerin etnik eksenle kavranması sonucu; parçalanmada etnik olguları gidrek yoğunlaştırdı. Parçalanma ve ayrışma yanında hegemonya kurma etnik eksen; sonuçta Avrupanın kendisini de sarstı! İskoçya bunun genel sistem sonuçalrının uğrak kavşaklarından birisi!iskoçya sonuçları biryana; olayın bu noktaya gelişi ve birlikte olmanın kulanılan sermaye eksenli tutumlar; bize klasik bir kapitalist işleyişin İskoçya İngiltere yelpazesini gösteriyor. Şüpesiz çıkacak sonuç ile tetikleme yanında ekonomik ve genel sonuçlar bakımından önemli hızlanma veya yavaşlama ikilemleri de getirecektir. Tabi kimine moral, kimine de endişe verecek bulgular da sarsıntı yaratmaya adaydır.

Bazı bölgeler referandum “İskoçya Katalonya” gibi; Ortadoğuda olduğu gibi de krizlerle sınırların buharlaştırılması yolu ile artık Emperyalist yapı bazen kontrolundan çıkan gelişmelerle sarsılıyor. Ezberlerin silikleştikce belirsizliklerin de oluşması; olayın öteki acı ama bilinmesi gereken gerçeklerdir. Sadece sermaye karına endekslenen ve hegemonya için etnik din argümanlarla yapılması sonucu; karşıt sınıfsal ortak paydaşlıklar oluşmadığı için; etnik eksen veya benzer koşul ayrışma ve yeniden pay almanın neyazık ki siyasal seçeneği haline geldi. Bunu görmek gerekir.

Kısaca; İskoçya önemli bir referandumu yapıyor. Sonucu sadece İngiltere içinde kalmayacak sonuçlar yaratmaya kesin aday. Belki bazılarını biraz ertelese de; sistem böylesi uygulamalara devam ederse; salt sermaye karı ile parçalayarak hegemonya kurmak yöntemi izlendikçe; böylesi gelişmelere devamı gelecektir. Bir ders de biza; Biz hep birileri topuzu alıp “çözüm” gertireceği algısı hala hakim. Unutmayalım: çoğu “uluslararası” adı ile konuştuğumuz ilkeler buharlaştı! Burada B.M. kararları ve hukuki ilkeler de vardır. Zaten Kıbrıs senaryolarını okuyan; Uluslararası eski kararlar değil; yeni geleceğin hesaplarının denklemleştirildiği Kıbrıs tartışıldığı görülmektedir. Birilerine ihale edilince de; ihaleyi alanın kendine göre şekillendirdiğini de biraz olsun düşünelim.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
341AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin